n sonunda sessizliği bozan Mavi Göz oldu. Birsey diyecekmis gibi bakti. Ama sonra kararını değiştirmiş olacak ki agzini kapatıp tekrar açtı. "Seni uyarıyorum. Saçma sapan hareketler yapma. Mantıklı düşün. Tek hareketinde seni öldürüm." Mere 'oldursene hadi!' Diye bagiracakti ama vazgecti.
Mere gittikleri yere bakti. Oldukca lüks bir eve gelmislerdi. Meredith'in ilk dikkatini çeken şey evin çiçeklerle dolu bahçesi oldu. Papatyalar her tarafı sarmış, topragin ustune bir sal gibi ortmustu. Evin sag ve sol taraflarinda belli araliklarla ağaçlar vardı. Eve doğru giderken yurudukleri tasli yol ise bahçeye hoş bir hava katiyordu. Meredith bu eve sahip olan biri tarafından kaçırdığına inanamadı. Evin büyük kapısından girdiginizde ise ilk gordugunuz şey balkon evin icindeki bir balkon gibi gorunen ikinci kata, çıkan ahsap merdivenler. Solunuza baktığınızda sadece bir kapi görüyorsunuz. Saginizda ise duvara monte edilmis bir plazma tv ilk goze carpan şey. Ve onun etrafına dizilmi 3 adet 3'lu su yesili koltuk. Kapinin hizasindaki duvarda ise buyuk bir disbukey bir cam ve onunde minderler vardi. Balkon gibi gorunen ikinci katin altinda merdivenin arkasinda kalan dikdortgen evin diger yeri ise kahverengi renginde. Duvar bir koseden diger köşeye kadar kitap dolu. Mere kitaplara bayilirdi. Kitapligin tam ortasinda ise yanan ve hafif bir yanma sesi cikaran şömine! Mere gozleri parlayarak eve bakıyordu. Tek kelimeyle hayran kalmıştı. Kendini o kadar vermisti ki ona bakan mavi gözleri görmemişti. Mere evi incelerken Mavili de ona bakıyordu. Kızın pembe renk kendine özgü saçları asiligini dışa vuruyordu. Kahverengi gozleri ise hayran olmuşcasina etrafi inceliyordu. Bu dusuncelerden kurtulmaya çalıştı. Ve eski sogukkanliligina geri donerek etrafindakilere emir verdi. "Kızı yukarıdaki odaya götürün ve kapısını kilitleyin!" Mere ahsap zeminde kendini yukarı cikartanlara bakti ve ellerini cekmeleri için bir hamle yaptı. Bu kadar sert çekmesini beklemeyen adamlar kısa sure afalladı ama sonra hemen tekrar tutarak yukarı çıkardılar. Yukarısı tıpkı bir balkon gibiydi. Karşılıklı iki oda vardi. Direk iceri bakanda 3 oda vardı. Kızı merdivenin yanında duran degilde onun karşındaki yani en uzak odaya götürdüler. Mere iceri gitince gozlerine inanamadı. İçerde tek kisilik bir yatak vardı ve duvarin hemen yanindaydi. Buyuk bir suruklenen pencere vardi. Sag tarafta ise duvarda boydan boya aynali bir dolap vardı. Odada ise yerde tuylu olan halilar vardı. Meredith odaya itilince homurdandı. "Ne kadar da kibarsiniz."
Mere yataga oturmamisti. Bildiğiniz yere buyuk pencerenin yanına çökmüş oturup dışarıyı izliyordu. Aynı zamanda , nasıl kaçacak onu düşünüyordu. Şimdiden bir sürü yol bulmuştu ama uygun zamani bekliyordu. Merrdith yatağa oturmadi çünkü yatağa oturursa uyurdu. Eğer uyursan ölürsun mantığıyla yaşıyordu şuan.
Yaklaşık yarım saat sonra açılan kapı ile kapıya baktı. Onu kaçıran adam, namı diğer kabuğunun oğlu, kapıda ona bakıyordu. Meredith ise onun bakışlarına karşılık vererek gözlerinin içine baktı. "Yerde oturarak kendine iskence cektirmeye calisiyorsan yorulma! Zaten sorularıma cevap vermezsen yeterince işkence çekeceksin." Bu kelimelerin ardindan ise kizin yataginin başlığına sırtını yaslayarak uzandı. Mere yavasca dogruldu. Sırtını aynali olan dolaba yasladı. "Adın ne?" Mere bu soru karşısında afalladı. "Meredith." Adam basini iki yana salladı. "Tam adını sormuştum." Meredith kaşlarini çattı. "Victoria Meredith Monroe." Bu adam aptal mıydı? Adını bilmediği bir kızı kaçırıyor fakat onun kim olduğunu biliyordu. Kiz ben hangi belaya surukleniyorum diye düşündü. Çocuk gülümsedi. "Benim adım da Daniel." Daniel adı Daniel. Mere birşey demedi. Ne diyebilirdi ki zaten?
5 dakika mi oldu? 10 mu? Saniyeler dakikalar gecerken ikisi sadece birbirlerine bakıyorlar ve hiçbirşey demiyorlardi. "Ben sana ne yaptım? "
MEREBALAR. YENI BOLUMU HEMEN GETIRIYIM DEDIM. YAZIM HATALARI OLABILIR. TELEFONDAN YAZIYORUM CUNKU ^^
