Sabah gözüme giren güneş ışığıyla uyandım. Bugün Hogwarts'taki 4. yılım başlayacaktı. Her sene heyecanım daha da katlanıyordu. Çünkü her sene başımıza hiç hesapta olmayan olaylar geliyordu. Biz neden normal bir çocukluk yaşayamıyoruz. Ah evet en yakın arkadaşımız Harry Potter iken normal bir çocukluk istemek... mucize olur. Nedense hiç şikayet etmiyoruz. Çünkü biliyoruz ki birbirimizden koparsak ölürüz yok oluruz. Başka tutunacak dalımız kalmaz. Yapayalnız biçare bir hayatı kim tercih eder ki. Onlar benim seçebildiğim kardeşlerim. Ben de onların. Biz bence böyle çok tatlıyız. Ayrıca okulda adımız fantastik dörtlüye çıktı. Ben Harry Ron ve Ginny'miz. Yanında rahat olabildiğim ailem onlar benim.
- Hadi kızım hazırlan kahvaltı hazır. Sonra da çıkarız.
- Peki annem benim. Geliyorum.
Hazırlanmaya başladım. Üstüme beyaz şifon bir gömlek altına da beyaz pantolon giymiştim. Bence güzeldim. Tabi saçlarım hariç. Onlar hep kendi havasında. Aşağıya indim ve anneme ve babama selam verip masaya oturdum.
- Her şey hazır değil mi?
- Ah baba sen beni tanımıyor musun? 1 hafta önceden hazır etmiştim bile.
- Tamam. Sadece emin olmak istemiştim prensesim.
Kahvaltımızı yaptık ve istasyona doğru yola çıktık. Yarım saat sonra varmıştık. Hemen Ginnyleri aramaya başladım. Önüme bakmadan yürüyordum. Ve sonra...Draco
Ah yine Hogwarts! Ne kadar da harika(!) Önüme bakmadan yürümeye başladım. Biri ile çarpışmıştık.
Hermione. Üzerinde beyaz şifon bir gömlek ve altında da dar beyaz bir kot vardı. Ama saçlarına diyecek tek lafım bile yoktu. Melek gibiydi. Benim kalbimde aşkını yaşattığım meleğim. Hogwarts'ı harika kılan tek şey. Elim ayağıma dolaştı. Ama bunu ona tabi ki de belli edemezdim . Etmedim de zaten.
- Önüne baksana pis bulanık.
Sana bunu demek ne kadar canımı sıksa da sen bunu bilmemelisin. Beni böyle biri olarak tanımalısın.
- Asıl sen önüne bak. Ben sana değil sen bana çarptın. Ve sana kaçıncı kez demem gerekiyor. Ben BULANIK değilim.
Sinirlenince ne kadar da tatlı oluyordu. Topla kendini Draco. Eğer böyle bir şey mümkünse.
- Ah eminim değilsindir. Senin yüzünden Hogwarts'a gidince uzun süreli bir banyo yapmak zorunda kalacağım. Ve bu kıyafetleri daha yeni almıştım. Senin sayende bunları da çöpe atmam gerekiyor.
Ah Hayır tabi ki de çöpe atmayacaktım onları ömrümün sonuna dek saklayacaktım. Çünkü onlara sen dokundun.
- Senden nefret ediyorum Malfoy.
Etmeni istemiyorum ama etmek zorundasın.
- Nefretimiz karşılıklı.
Ama benim sana olan aşkım karşılıklı değil. Ve nefretin de.
Ondan sonra Potterları gördü ve yanlarına yüzünde kocaman bir gülümseme ile koşmaya başladı. İlk başta erkek Weasley'e ondan sonra kıza ve de sonrasında Potter'a sarıldı. Keşke onlardan sadece birinin yerinde ben olsaydım. Ama tabi ki mutlu olmak gibi çok büyük bir şey istiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KİM BİLİR?
FanficOBLİVİATE DİYE FISLIDADI DRACO. HERMİONE'NİN HAFIZASINDAN SİLMİŞTİ GÜZEL ANILARINI. O ANILARLA BİRLİKTE KENDİNİ DE SİLMİŞTİ BU DÜNYADAN. ÇÜNKÜ ARTIK O YAŞAYAN BİR ÖLÜYDÜ SADECE... MİONE'Sİ OLMAYAN BİR DRACODAN FAZLA BİR ŞEY BEKLEYEMEZLERDİ ŞU SAATT...