Elinizden geldiğince yorum yapın ve sondaki notu okuyun lütfen~
---
Küçük Jiwoo saçındaki tokayı çıkarıp kot ceketinin cebine koydu. Daha sonra babasının elini tuttu. Bir yandan da raflara bakınıyordu. Babasıyla evin ihtiyaçlarını almak için markete gelmişlerdi. En sevdiği atıştırmalığı görünce ufak gözlerini kocaman açtı. Daha sonra babasının pantolonunu çekiştirmeye başladı.
"Kyun baba kurabye ayayım mı?" diye yalvardı Jiwoo babasına. L harflerini söyleyemiyordu küçü Jiwoo. Fazlasıyla sevimli bakışlarla yalvarmasına rağmen Changkyun babası izin vermemişti. Küçük kız, yumuşacık saçlarını yüzünden çekti ve asık suratıyla babasının elini tuttu. Eli ufacık kalıyordu babasının kocaman, güzel elinin içinde.
"Jiwoo."
"Efendim babacığım?" Jiwoo başını kaldırıp sevimli bir ifadeyle baktı babasına. Kurabiye almasına izin vermesini umuyordu. Çikolatalı kurabiyeye bayılıyordu fakat babası beceremiyordu, marketten almasına da izin vermiyordu.
"Bugün Jooheon baban gelecek. Ona ne yemek yapmak istersin?"
Jiwoo, Jooheon babasının adını duyunca yüzünde güller açmıştı. Jooheon babasını çok seviyordu, Changkyun babasını da seviyordu tabii fakat mesele o değildi. Jooheon babası, ara sıra işi için başka ülkelere gitmek zorunda kalıyordu. Jiwoo'nun saydığına göre bu seferki 5 gün sürmüştü. Fakat ona haftalar geçmiş gibi gelmişti.
"Pizza yapayım mı Kyun babacığım? Yütfeeeen~ Evde yapınca çok güzey oluyor."
"Tatlı yapmak istemez misin babana?"
"Kurabye yapabiyir miyiz babacığım?"
Changkyun kızına önce sert bir bakış attı. Jiwoo onun kızacağını düşünmüştü. Fakat Changkyun üzgün bir ses tonuyla kurabiye yapamadığını söyledi. Jiwoo babasının elini bırakıp önüne geçti. Daha sonra eliyle eğilmesini işaret etti. Changkyun kızının hizasına çömeldiğinde Jiwoo elini onun omuzlarına koydu.
"Ben sana öğretirim baba." dedi. Gülümsediler. Daha sonra babasının yanaklarına öpücükler kondurdu.
"Hadi baba mayzemeyeri aymamız gerekiyor. Merak etme ben sana söylerim mayzemeyeri."
"Malzeme olacak Jiwoo-ah. L harfiyle. Sanırım seninle bu harfe daha çalışmalıyız." dedi Changkyun gülümseyerek. Daha sonra doğruldu ve kızının elini tuttu. Jiwoo onu yönlendiriyordu. Çok önemli bir şeyi arıyormuş gibiydi. Bakışlarıyla damla çikolatanın bulunabileceği reyonu arıyordu. Kısa bir süre sonra bulduğunda, Changkyun onun gözlerinin bir şahininkiler kadar iyi gördüğünü düşündü. Jooheon'un gözleri de iyi görürdü. Evlatlık alınmış olmasına rağmen bu kadar benzemeleri hayret vericiydi.
"Baba buydum bak!" diye bağırarak işaret etti kutuları. Daha sonra bir tanesini alarak Changkyun babasının elindeki mavi sepete attı.
Süt almak için başka bir reyona gittiklerinde Jiwoo bir çift gördü. Babaları gibi birbirlerine iltifat ediyor, el ele tutuşuyor, birbirlerine bakarken gözleri parıldıyordu.
"Baba onyar sizin gibi değil. İkiniz de erkeksiniz ama onyarın biri kız." Jiwoo masum bir surat ifadesiyle sormuştu. Changkyun, küçük kızının bunu bir gün soracağını biliyordu fakat çok ani olmuştu. Nasıl anlatması gerektiğini düşündü. Daha sonra eğilip kızının kulağına fısıldadı.
"Jooheon baban ve ben özeliz Jiwoo-yah. Ve bu kötü bir şey değil. Yalnızca her yerde iki baban olduğunu söyleme. Seni kıskanabilirler." Kızına gülümsedi ve yumuşacık siyah saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı. Kahküllerini de düzelttikten sonra doğruldu.
"Hadi sütümüzü de alıp eve gidelim."
"Baba, Jooheon babam için süsyenebiyir miyim? Prenses gibi görüneyim istiyorum."
"Sen hep prenses gibi görünüyorsun Jiwoo." dedi Changkyun gülümseyerek. Daha sonra kızının başını okşadı ve elini tutup kasaya yöneldi.
---
---
Bütün bölümleri hazır. Özel bölümle birlikte 6 bölüm. +10 oy ve +15 yorumla atacağım bölümleri. Yani demem o ki, okuyun okutturun bsjxbsibsjxbs
Diğer hikayelerime çok özen gösteremiyorum ve bu beni üzüyor. (Bütün ülkeyi sen üzüyorsun Sue)
Sizi seviyorum, umarım siz de bu hikayemi seversiniz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fathers // joo-kyun ✔
Short Story•Tamamlandı• Jiwoo'un babası bir şirkette çalışıyordu, diğer babasıysa köşe yazarıydı. °Lee Jooheon + Im Changkyun° 13.11.17~16.11.17 Kısa hikaye #585 mini fic