Çok bekletme beni sevgilim

13 2 5
                                    

Erdeniz gece uyuyamadığı için geç kalkacağını düşünmüştü ama pencereden, bulutların arkadasında kalan güneşi izlerken buldu kendini. Kalkmak istese de Ada onun sol kolunu rehin almıştı. Gülümseyerek dün kendisini dövmeye kalkan kızın suratını izledi. Aşağı sarkmış dudağını... Boşta kalan eliyle, abisi seviyor diye kestirmediği saçlarını taramaya başladı. Dün geceki yalvarışlarını unutmak istiyordu.

"Onları öyle ortada bırakamam Ada anla beni. Hem izin versen Melike sana kendini sevdirir. O çok iyi biri. Anla abim beni,anla"

Alnından öptü sonra. Ada uyanınca huysuz ifadesini hemen suratına yerleştirdi.

"Karını öperek uyandırırsın artık ben sevmem böyle şeyleri"

Erdeniz'in üstünden atlayarak banyoya geçti. Ama abisinin sesini duyabiliyordu.

"Of Ada of!"

Ada banyodan çıkınca çantasını alıp kaçar gibi evden çıktı. Okula giderken yolun üstündeki pastaneyi gördü. Birden Okyanus'u hatırladı. İçeri girip orda mı diye baktı. Ama yoktu. Muhtemelen o da okuldaydı. Ne istediğini soran kadına aldırmadan çıkıp gitmek ayıp olur diye düşündüğü için bir simit alıp pastaneden çıktı.

°•°•°•°•°•

Aynı saatlerde Okyanus denizin kenarındaki banklardan birine oturmuş kuzenine yolda çarptığı kızı anlatıyordu.

"Abi kesin bir şey olacak diyorum sana. İnsan hisseder yani. Böyle bir bakarsın 'Ulan bu kız beni aşkından öldürür' dersin anladın mı?"

Barış sadece gülüyordu onun bu hallerine. En az yüz kere 'ilk görüşte aşk olur mu olmaz mı?' tartışması yapmışlardı. Okyanus yine onu anlamayacağı için tekrar aynı muhabbete girmedi. Elindeki simitten ısırıp sordu.

" E tamam da şimdi nasıl bulacaksın o kızı tekrar?" Okyanus güldü.

" Dün seni onun telefonundan aradım ya! Kaydettim numarayı ama şimdi mesaj atsam sapık falan mı sanar beni ha? Napayım sence? Ya da okulunu da biliyorum okula mı gitsem? Orda yürüyomuş gibi yapsam, nasıl fikir?"

Barış dehşete kapılmıştı.

"Oha yavaş yavaş çüüş! Bi' dur be! Sakin ol önce. Atlama hemen!"

O anda Barış'ın telefonu çaldı. Bengisu ismini görünce zaten her şeyi unutup gitmişti Barış.

Okyanus tek başına kalınca denize gönüp Ada'yı düşünmeye başladı...

"Ne zaman gireceksin hayatıma? Çok bekletme beni sevgilim."

°•°•°•°•°•

Barış hemen sevdiği kızın yanında aldı soluğu: Bengisu.

Liseyi birlikte okumuşlardı. Okulun ikinci haftası, Barış çok konuştuğu için öğretmen yerini değiştirip en ön sırada oturan Bengisu'nun yanına oturtmuştu. Ama Barış, sessiz sakin ve çok utangaç olan Bengisu'yu bile kendine benzetmiş, ikisi de sınıftan atılmayı başarmıştı. Dersten atılmayı fırsat bilip kantinde birer kahve içtiler. Bengisu çok utangaç olduğu ićin konuşmalar çok akıcı değildi belki ilk başta ama Barış aradaki farkı kapatıyordu.

İkisi de uçlardaydı. Bu durum birbirleri için mükemmel denge sağlıyordu. Mesela toplu bir ortama giremeyen Bengisu, Barış sayesinde çok fazla zorluk çekmiyordu.  Ya da ciddi bir olay karşısında Barış'ı dizginleyen ve susmasını sağlayan da Bengisu oluyordu. Tüm lise hayatını birlikte geçirdiler.

Mezuniyet günü Barış artık aşkını itiraf etmeye karar verdi. Dans ederken içinden " Şimdi tam zamanı oğlum, hadi!" diye kendini gazlasa da, hiç susmayan Barış o gün ona bakarak konuşamadı.

Bengisu onu dinlemesi için çağırmıştı bu parka. Şimdilik çok ses yoktu buralarda. Bir bir hafta sonra sahneye çıkacaktı. Ailesi, arkadaşları, öğretmenleri... Herkes onu dinleyecekti. Gözlerini kapatıp yan flütünü çalarken esen hafif rüzgar,sarı saçlarını geriye doğru savurdu. Güneşin ışığı teninde parlarken Barış bu görüntüyle mest oluyordu. Derin bir iç çekti.

Bengisu parçasını bitirip gözlerini açtığında heyecanla nasıl olduğunu sordu. Dalıp giden Barış gerçek dünyaya döndüğünde "Ç-çok güzel!" diyebildi. Bengisu, Barış'ın tek seferde doğruları söylemeyeceğini bildigi için üsteledi. Sonunda Barış gerçekten ne düşündüğünü söylemişti.

"Son kısmı çok hızlı çalıyorsun. Sen heyecanlanıp sahnede iyice kaçırırsın."

Barış kızın suratının düştüğünü görünce hemen dizlerine yatıp "Hadi saçlarımla oyna. Dün uyuyamadım." diyerek dikkatini dağıttı. Hep böyle yapardı zaten. Ne zaman üzülecek gibi olursa bir şekilde bir salaklık yapıp o kötü havayı dağıtırdı. Gülerek saçlarıyla oynamaya başladı Bengisu. Ve Barış gerçekten de uyudu dizlerinde. Bengisu da kendini çimlere bıraktı güneşin sıcağı rüzgarın soğuğuyla karışırken. Barış'a alışmıştı galiba. Liseden önce bile hiç arkadaşı yoktu Bengisu'nun. Hep tek başına oynardı. Lisede Barış olmasaydı bütün hayatı yine tek devam edecekti. Onca yıllık hayatına tek bir kişi yeter mi insanın? Yetiyordu işte! Derin bir nefes alıp bıraktı. O liseyi kazanmasına, Barış'ın çok konuşup yanına oturmasına, dersten atılmasına... Her şeye bir kere daha:

"Çok şükür."

Okyanus ve AdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin