Ada elinde tahta kalemiyle Ferit hocaya bakıyordu.
"Bana ne bakıyorsun evladım? Yazsana tahtaya hareket formülünü!"
Ada fizikten hiç anlamazdı. Zaten tahtaya çıkınca heyecandan bildiğini de unuttu. Ferit hocanın bakışlarından korkarak gözünü kapatıp fizik namına bildiği tek formülü yazdı: " F=m.a"
" Aferin. Bak bakalım şimdi neleri biliyorsun. Formülde yerine yaz."
Geri çekilip tahtaya baktı. Sadece cismin kütlesini yazabildi.
"İvmeyi nasıl bulacaksın peki Ada, biliyor musun?" Ada korkarak kafasını salladı.
Ne Ferit hoca gülümsedi mi?
Sınıftan kıkırtılar geliyordu. Ama Ferit hoca geri dönüp bakarak anında herkesi susturdu. Ada'ya yaklaşıp sınıfın duyamayacağı bir sesle konuşmaya başladı.
"Bir daha uykun geldiğinde, dersimden sıkıldığında izin alıp elini yüzünü yıkamaya git, tamam mı çocuğum? Ben burda boğaz patlatırken sizi uyuklarken görünce sinirleniyorum ne yapayım?"
Ada ağzı açık bir şekilde hocaya bakıyordu. Üç senedir okulundaki öğretmenini ilk defa bu kadar yumuşak bakıp konuşurken gördü. Ağarmış sakalları ve göbeği yüzünden Ada'nın gözünde bir iki saniyeliğine tonton dedelere benzemişti.
Yoksa üst sınıftakilerin dedikleri doğru muydu?
Şaşkınlığıyla yerine geçerken öğretmen soruyu çözmesi için başka birini daha kaldırdı. Ve Ada ilk defa o gün dersi dinlemişti. Anlamak için gerçekten uğraşıyordu ama konuyu ortasından dinlemeye başladığı için kafasında çok boşluk vardı. Bir ara tahtadaki soruya gözünü kısmış çözmeye çalışırken Ferit hocayla göz göze geldi. Bir saniyeden daha az bir süre dudakları kıvrılmıştı. Ada sınıfta bu anı gören tek kişi olduğuna emindi. Utanarak önündeki hiçbir not almadığı deftere döndü.
"Sonunda fizik bu sınıftan da birilerini etkisi almaya başlamış çocuklar"
Tahtayı sildiği için arkası dönüktü Ferit hocanın. Sınıftakiler etrafına bakıp hocayı anlamaya çalışıyorlardı. O anda zil çaldı. Ferit hoca soruyu çözemediği için suratı düşmüştü ama yemekhane sırasını da biliyordu.
" Çıkabilirsiniz, afiyet olsun."
İki saniye içinde bütün sınıf boşaldı. Ada kafasını sıraya koymuştu. Fizik gerçekten beyin yakan bir dersti. Ferit hocanın "Ada!" sesiyle yerinden sıçradı. Kafasını kaldırdığında sırasının dibindeydi. Kitaplarının arasından konu anlatımlı olan bir kitabı çıkarıp Ada'ya uzattı.
"Defter tutmuyorsun. Belki bu kafandaki boşlukları doldurur" Ada için bu kadarı fazlaydı.
"Teşekkür ederim hocam ama çözecek birine verseniz daha iyi olur sanırım." Anında kaşları çatılmıştı. Dediğine pişman olmuştu Ada.
" Hediye değil. Bu kitabı yalayıp yutacaksın. Yapadığın soruları getir. İlk yazılılardan sonra kitabı kontrol edeceğim" Kitabı sıranın üstüne bıraktı. Ama hala gülüyordu. Ada sesli düşündüğünü bilmeden konuştu:
" Bu kadar sert görünürken nasıl bu kadar içten gülebilirsiniz? "
Ferit hoca Ada'nın başını okşadı.
"Ben sana bu kadar donuk suratken gözlerinin nasıl böyle parladığını soruyo muyum?"
Sonra arkasını dönüp gitti. Ada önündeki kitaba baktı birkaç dakika.
"Bu sene senden kalmayacağım ulan!" diyerek yumruğunu kitaba vurdu.
Ama bugün çok halsiz hissediyordu. Sabah yataktan çıkabilmesine bile şaşırmıştı. Bütün derslerde sırasında oturarak bazen de uyuyarak günü bitirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Okyanus ve Ada
Teen FictionNe söyleyeceğini düşündü bir süre. Ama sadece iki kelime döküldü dudaklarından; "Özür dilerim."