Tapınağın Sırrı - Bölüm 15

204 8 1
                                    

Alaric'in actığı yoldan sakince ilerlemeye başlamışlardı.İlerideki mezarlık fazlasıyla kasvetliydi.Agacların çoğu kurumuş,bir çoğunun dalları kırılmış haldeydi.Etrafta mermerden yapılmış bir çok kırık sütün vardı hepsi kırık değildi.Toprak sanki lanetlenmiş gibi yeşilimsiydi.Kronos ve Leah bu gergin ortamda sakince yürümeyi tercih ediyolardı.Hiç konuşmadan.

O sırada karşılarında bir ruh belirdi.Leoric'in tacını koruyan ruha benzer bi haldeydi.Kronos'un içinde hızlıca gecti ve Leah'a sert bir darbe indirdi.Leah neye uğradığını şaşırdı ve yere düştü.Kronos hızlıca toparlandı ve arkasındaki ruh tam ona saldırcak iken kenara çekildi ve saldırsında kurtuldu.Sakin ve katı bakışlarıyla ruhu takip etmeye başladı.Ağaçların arasında kaybolan ruh gitmişti.Kronos bu hamleyi biliyordu.Bi defasında yememişti ve yinede yemicekti.Etrafında dolanan ruh Kronos'un arkasında belirdi ancak Kronos'ta bunu bekliyordu.Baltasını ruhun kafasından geçirdi ve yarık oluşturdu.Oluşan yarıktan bembeyaz bi ışık ve çığlıkla beraber ruh kayboldu.Leah'ı yerden kaldıran Kronos yollarına devam etmeleri gerektiğini söyledi.Leah başıyla onaylayıp ayağa kalktı ve yürümeye devam ettiler.

Az ileride bir mağara görünüyordu.Bu aradıkları yerlerden biriydi.Mağaranın ağzına yaklaştılar ve kapıdaki tabelaya baktılar.The Warrior's Rest yazıyordu.Bu Alaric'in onlara söylediği yerlerden biriydi.Sakince içeri girdiler.Fazlasıyla karanlıktı.Yerler mermerden yapılmıştı.Dik merdivenlerden aşağı doğru indiler ve vadi gibi bir yere geldiler birbirine tahta korpuyle bağlanmış devasa kayalarla yol yapılmıştı ve yolun sonunda aradıkları şey duruyordu.Kronos ''Kopruden tek tek geçelim.'' dedi.Leah ona hak vermişti.Olası be tehdide karşı Kronos önden gitmeye karar verdi.Doğru bir karardı,köprüye adımını atmasıyla az ilerideki kayada yerde yatan iskeletler ayaklanmıştı.Bir çeşit lanet olmalıydı.Hızlıca iskeletlerin üzerine sıçardı Kronos iskeletler dirilmeden önceki hallerine dönmüşlerdi.Kemikleri dört bir yana dağılmıştı.Zaman kaybetmeden anahtarı aldı ve çıkışa koştu,Leah'ın köprüden geçmesine bile gerek kalmamıştı.Tekrardan lanetli ormandaydılar.

Dışarı çıktıkları gibi etrafını bi şeytan ordusu sarmıştı adeta değişik sesler çıkaran yaratıklar ve iskeletlerde vardı aralarında Kronos kendine fazlasıyla güveniyordu.Bir savaş çığığı atıp yaratıklara doğru atıldı.Baltalarını hızlıca savuruyor ve kafalarını kopariyordu.Saniyeler içinde hepsi ölmüştü.Kronos adeta zevk alıyordu.Ne zaman bir şeytanın kafasını uçursa gülümserdi,bu onu mutlu ediyordu sanki.

Hızlı adımlarla ormanda dolaşıp bir yandan karşılarına çıkan yaratıkları tek tek öldürüyorlardı.İşte oradaydı sıradaki yer,Crypt of The Ancients.Kapısına gelince Kronos duraksadı ve Leah'a dönüp ''Sessizce halledelim sakin ve sessiz.'' dedi.Leah sessizlik işini biraz abartmış olacak ki sadece başını salladı.Yavaş ve emin adımlarla içeriye girdiler.Yine dik basamaklar ve karanlık bir mağaraydi.İçeriden uğultular geliyordu.Kronos bir gözüyle Leah'ı kontrol ediyor bi gözüylede etrafı kolaçan ediyordu.Tam o sırada hiç istemedikleri bişey oldu.Leah'ın ayağı bir kuru kafaya çarpmıştı ve sesli bir şekilde mağaranın içine doğru yuvarlandı.Saniyeler içinde Kronos ve Leah'a bakan bir iskelet ordusu oluştu yerdeki topraktan.Kronos sinirli gözlerle Leah'a döndü fakat tek kelime edicek vakit yoktu.Hiç bir şey demeden baltalarını eline aldı ve koşarak ordunun içine daldı.Baltalarını çeviriyor,sallıyor,tekme atiyor verebileceği en iyi mücadeleyi veriyordu.Leah hatasını telafi etmek için ona yayı ile destek oluyordu.Leah gerçekten iyi bir okçuydu.Bir kaç defa Kronos'un meşgul olduğu sırada arkasındaki iskeleti öldürmüştü.Bütün iskeletler ölmüştü.Anahatarı alıp hızlıca dışarı çıktılar ve Drowned Temple'a doğru ilerlediler.

Drowned Temple'a gelmişlerdi.Alaric onları bekliyordu.Hızlıca anahtarları yerine yerleştiren Kronos kapının açıldığını gördü ve yürümeye başladı.Alaric ''Kapı açıldı içeri girin ve gardiyanları öldürün.Onlar aynı zamanda benim kardeşlerim...Sizi öldürmeye çalışcaklardır.'' dedi.Kronos başını salladı baltalarını eline aldı ve kapıdan içeri girdi.Oldukça etkileyici bir yerdi.Yarısı dökülmüş bir tahta köprü vardı.Plan aynıydı.Tek tek ve sakince.Karşıya geçtiler.Karşılarında boyca Kronostan biraz daha uzun elinde dev gibi bir balta taşıyan zırhlı bir iskelet duruyordu,bu gardiyan olmalıydı.Kronos vakit kaybetmeden üstüne atıldı ve savaşmaya başladı.Zırhı fazlasıyla kuvvetliydi.Kronos onun bir Nephalem olduğunu anlamıştı.Oldukça güçlüydü.Ölü olmasına rağmen.Kronos seri darbeler halinde iskelete saldıryordu ve başardı,zırhını kırabılmişti.Sert bir tekme ile iskeleti itti ve biraz soluklanmak için fırsat aradı.Tekme yiyen iskelet kendi etrafında dönmeye başlamıştı.Etrafta şimşek çakıyordu bu ne tür bir büyüydü.İskelet bi anda parçalara ayrıldı ve vücüdundan 3 şimşek parçası yerde duran üç mezara düştü.Mezarlar çatlamıştı ve üç iskelet daha çıktı.Alaric'in asıl kast ettiği gardiyanlar bunlar olmalıydı.Ancak Kronos'un gözüne daha güçsüz gelmişlerdi.Birinde kocaman bir kalkan,birinde bir yay,birindede kılıç vardı.Kronos kılıç tutanın eline bir balta darbesi geçirdi ve kılıçını yere düşürdü ve diğer elindeki baltaylada kafasını koparmıştı.Hızlıca arkasını döndü ve yay tutana vurcaktı ki yay tutan iskeletin kafasına bi ok saplanmıştı aniden bu Leah'tı.Kronos onu es geçip kalkanlıya doğru sıçradı kalkanı olduça kuvvetliydi fakat onu Kronostan koruyamazdı.Oda bir kaç saniye sonra yok olmuştu,ve Alaric belirdi.

Alaric ''Şampiyonları öldürdünüz.şimdi neyi planliyosunuz ?'' dedi.Kronos Alaric' dönüp kapıyı gösterdi ve '' Aç!'' dedi.Alaric gizli kapıyı açmıştı ve ortadan kayboldu.içerisi oldukça etkileyiciydi.Kılıç'ın parçası az ileride duruyordu.Kronos parçaya doğru yaklaştı ve karşısında Maghda belirdi.Maghda ''Bunca yolu sadece ölmek için geldiniz.'' dedi kahkahayla.Kronos ''Mahgda!'' diye bağırdı.Maghda Leah'a dönüp ''Arkadaşın kim ? Adria'nın kızı ? Onun güçünü hissediyorum.'' dedi ve ekledi ''Sonuç olarak onun kaderini paylaşıçaksın.'' dedi ve ortadan kayboldu.Onun ortadan kaybolmasıyla etraflarını büyücüler sarmıştı.Kronos kızgın bakışlarıyla büyücüleri saniyeler içinde parçalara ayırdı ve kılıc'ın parçasını aldı.Leah,Kronos'a dönüp ''Annemin kaderi derken ne demek istedi.Yani annem bunca yıldan sonra hala hayatta mı ?'' diye sordu.Kronos ''Ona inanma o tümüyle bir yalan.'' dedi.Leah ''Bu savaş çok kolaydı,bizimle oyun oynuyor.Amcam'ın yanına dönmeliyiz.'' dedi.Kronos hızlıca bir kaç kelime fısıldadı ve ikisinide New Tristam'a ışınladı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 06, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DiabloHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin