Yine merhaba arkadaşlar :( Hiç yorum olmaması beni çok üzüyor. En azından bir fikrinizi almak istemiştim ama kimse yorum yapmıyor. Böyle olunca da içimden yazmak gelmiyor ama okuyan 7-8 kişi var onlara haksızlık olsun istemiyorum çünkü şahsen ben bir hikayeye başladım mı onun devamının da gelmesini beklerim. O yüzden okuyanlar ya da okuyacak olanlar için bir bölüm daha koyuyorum. Yapmıyorsunuz ama ben yine de yorumlarınızı bekliyorum. Oy da verirseniz gerçekten güzel olur. Şimdiden TEŞEKKÜRLER.
Evden Dawsonla çıktık. Bu arada ev tipik köy eviydi ama soba yerine ısıtıcı vardı. İnsanın kendi hayatı hariç diğer şeyleri hatırlamaması çok tuhaf diye düşünmeden edemedim. İnsan aklı gerçekten tuhaf yani neden hafızamı kaybetmiştim ki ? Beynimin bölümlerinde neler oluyordu? Evet, kendime konferans vermeyi kesmeliyim bunu bir yere not etmeliydim. Dawson'ın bir şeyler anlatacağı aklıma gelince ona baktım. Onun da beni izlediğini fark edince kızardım. Ne yani iki saatten beri beni mi izliyordu ? Ona bakınca hemen bakışlarını kaçırmıştı. Ne olurdu o mavi gözlere yakından baksaydım.Bu düşüncemden sıyrıldım.Hem belki sevgilisi vardı. Onun hakkında bir şey bilmiyordum sonuçta. Düşünmeyi bıraktım ve etrafı dinledim. Fazla sessizdi gerçekten fazla...Bu sessizlikten rahatsız oldum ve : "Hangi mevsimdeyiz? " diye sordum. Sonbahar olduğunu tahmin ediyordum çünkü havasoğuktu ama güneş vardı. Cevap verdi "İlkbahar" dedi. Daha fazla konuşmadı. Ben devam ettim: "Bana bir şeyler anlatmayacak mıydın ?" dedim. Dawson bunu yeni hatırlamış gibi : " Şey, evet haklısın. İlk önce buranın kurallarını anlatayım. " dedi. Sözünü kestim: "Buranın adı ne ?" "Buranın adı BRAVE olarak geçiyor ama pek kullanmıyoruz. Ev diyoruz. Sen de öyle de. Herneyse devam ediyorum. Saat 8 'den sonra dışarı çıkmak yasak." Yine lafını bölüp " Neden ?" dedim. "Çok soru soruyorsun güzelim."dedi. İçimdeki Elena kudurdu. Güzel dedii !!! Sana güzel dediiii !!! Kesin senden hoşlandı !!! Hemen susturdum o sesi çünkü haksızdı. Lafın gelişi öyle demişti. Bu acıyla içim burkulsa da bu saçlarla beni sevemeyeceğini biliyordum. Ben bunları düşünürken o devam etti : "Yırtıcılar yüzünden . Adı hayvan topluluğu gibi ama bunlar insan. Bizi öldürmek istiyorlar neden bilmiyorum sakın sorma. İnsanlar aslında ama hayvana da dönüşebiliyorlar. Bunu nasıl yapıyorlar bilmiyoruz. Onları nasıl öldürebiliriz onu da bilimiyoruz. Sadece yaralayabiliyoruz ve de ateşten korkuyorlar.Bu yüzden her akşam 19.30 'da büyük bir ateş yakıyoruz. Sınırımıza da küçük küçük ateşler yakıyoruz. Biz bunu akıl edene kadar bizden çok can aldı ." dedi. Bunu o kadar hüzünlü söyledi ki içim acıdı. Kim diye soracaktım ama dilimi tuttum. Ne düşündüğümü anlamış gibi : "Annemdi. " dedi. Aklıma benim annem geldi daha doğrusu ailem... Bir ailem var mıydı acaba? Dawson konuştu : "Herneyse , sorun var mı ?" dedi. Sesi hüzünlüydü. Soru sormayacaktım ama dayanamadım : "Madem insan da olabiliyorlar onları nasıl ayırt edebiliyorsunuz ?" diye sordum. İç çekti: "Sorun şu ki edemiyoruz sadece insanken gözleri hafif parlıyor. Bu parlıklığın güçle alakalı olduğunu düşünüyoruz. Ne kadar güçlüyse insanken o kadar az parlıyor. Böylece ayırt edilmesi zorlaşıyor. Gözlemlerimizden bunu anladık. Zaten genellikle hayvan oluyorlar. Her geçen gün daha da kalabalık geliyorlar. İğrenç, çirkin ,duygusuz yaratıklar. " dedi . Nasıl oldu bilmiyorum . Birden patladım. Amaçlarını bilmeden nasıl böyle konuşurdu : " Nasıl böyle konuşursun ? Amaçlarını biliyor musunuz ? Belki sadece kendilerini koruyorlardı !" diye bağırdım. "Onlar annemi ve daha bir sürümüzü öldürdü onlara iltifat etmemi mi bekliyorsun?" o daha çok bağırdı. Ben de boğazımı parçalayarak :" Onları öldürdüğünü gördün mü ? Belki öldürmediler sadece kaçırdılar . Nereden biliyorsun !!!! " dedim. Çok sinirlenmiştim. Nereden geliyordu bu sinir anlayamamıştım. Dawson 'ın gözleri irileşti. Offf , gerçekten güzel gözleri vardı. Tamam bunu söylemeyi kesmeliyim. Sinirim ne çabuk geçmişti öyle ya da Dawson 'ın gözleri beni sakinleştiriyordu. Dawson bağırdı : "Elenaaaaa ağaaaaççççç !!! " Arkama baktım . Ağaç düşüyordu. Üzerime. Ölecek miydim ? Zaman yavaştı çok yavaş. Ben ölümü düşünüyordum. Birden biri beni kendine çekti ve ağaç büyük bir gürültüyle yere düştü. Yumuşak inişimin nedeni olan Dawson'a baktım. "Şşşşşş ağlama , ben burdayım. " dedi ve sardı beni. Bir dakika ne demişti . Ağlıyor muydum ? Eğer Dawson söylemeseydi fark etmeyecektim.Gerçekten ağlıyordum ama umrumda değildi. Dawson'a sarıldım. Başımı göğsüne yasladım.Sonra bir ses duyuldu. Ahhh, tabi geleceklerdi. Koskoca ağaç düşmüştü."Dawson , Elena burda ne oldu böyle !" Bu Adam'dı. Dawson ikimizi birden kaldırdı. Çevreme bakınca herkesin toplandığını gördüm. Herkes bana bakıyordu. Bir kişi hariç. Bir kız Dawson 'a bakıyordu. Gözlerinden öfke akıyordu.Sanki kıskançlık da vardı ya da ben oturma organımdan uydurmuştum ( Rapunik'e selamlar :D ) . Yine de Dawson'ın koluna girdim ve sıkıca sardım. Dawson fark etmedi ama kız alev saçan gözlerle bana baktı ben de gözlerimi kaçırıp Dawsonla Adam'ın konuşmasına odaklandım. Dawson ağacın aniden düştüğünü falan söylemişti. Fazla ayrıntıya girmemesine sevinmiştim ama sevincim kursağımda kaldı çünkü arkadan Matthew geliyordu. Kaşlarını o kadar çatmıştı ki yüzünü yarıp birleşecek zannettim. Adam da kaşlarını çatmıştı ama Matthew'inkilere göre kahkaha atıyor sayılırlardı. Matthew kükredi. Abartmıyorum gerçekten kükredi: "Noluyor burda !!! Herkes evine geri dönsün , burda bir şey yok ! " dedi. Nedense herkeste bir koşuşturma başladı.Sanki herkes evde birşey unutmuş da şimdi aklına gelmiş gibi koşmaya başladı. 5 dakika içinde sadece üçümüz kalmıştık. Matthew tekrar sordu. Dawson ona da bir özet geçti. Matthew çok kızmıştı. Her zamankinden çok. Muhtemelen bana. Ama neden ki yani ? Sanki ağacı ben düşürmüştüm. Beni kapı dışarı mı edeceklerdi? Bu düşünceyle sarsıldım ve çok kızdım. Ahhh sanırım yine oluyordu. O nereden geldiğini bilmediğim kızgınlık hissi bu sefer yorgunlukla beraber gelmişti. Bayılmadan önce tek gördüğüm yine bir çift mavi göz olmuştu.
Eveeeetttt umarım beğenmişsinizdir. Elimden gelenin en iyisini yapmaya çalıştım. Yazım hataları için özür dilerim tekrardan :D
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YIRTICI
FantasyHafızasını kaybetmiş bir kız..... Ortaya çıkan bir güç.... O yosun yeşili gözler.... İŞTE BU YIRTICI