BÖLÜM 4

39 2 0
                                    

     Evet, öhöhöm . Aslında daha yb yayınlamayı düşünmüyordum ama yeterince beklettiğimi düşündüm. Bu yüzden de oturup yb yazdım. Zaten sınavlarım başlayacak o yüzden sınavlardan önce bir bölüm yayınlayayım dedim.Bu arada Dawson'ın kız arkadaşının ismi Jessica'ydı ama ben Angela olarak değiştirdim. Zaten beklettim işte yeni bölümünüz. Bu sefer DAWSON'IN AĞZINDAN .

     ---DAWSON--

       Ve öncekiler bir yırtıcı saldırısı... Tamam, sadece kendimi kandırıyordum. Bu öncekiler gibi değildi. 20.00'dan önce göremediğimiz yırtıcılar 19.00 gibi kapımızı tıktıklamıştı....ya da  yumruklamıştı bilmiyorum. Tabi kadınlar - bazıları çünkü birkaçı dövüşte gerçekten çok iyiydi - , çocuklar ve yaşlılar hemen sığınağa gönderilmişti. Sığınak dediğimiz yer doğal bir yeraltı mağarasıydı. İçi genişti ayrıca yeryüzüden bakılınca da hiç gözükmüyordu. Burayı Matthew tesadüfen bulmuştu. Biz de kendi çıkarlarımıza göre düzenlemiştik. Burası hem bir sığınak hem tarımdan üretilen ürünlerin koyulacağı bir yer hem de buzdolabı görevi görüyordu. Evet, orası buz gibiydi en azından 7 yıl önce. Oraya yedi yıldan beri gitmiyordum. Yani dokuz yaşımdan beri. Babam beni bir savaşçı olarak eğitmişti. Savaşçıların sığınaklara saklanmayacağını ,evimizi sonuna kadar savunmamız gerektiğini söylüyor. Ben de öyle yapıyorum. Bu kadar gevezelik yeter değil mi eğer biraz daha burada dikilirsem bir yırtıcı beni öldürebilir. Öldürebilir miydi ? TABİ Kİ HAYIR ÇÜNKÜ BEN EN İYİSİYİM. Kulağa biraz kibirli geliyor olabilir ama iyi bir eğitim biraz da yakışıklı - kimi kandırıyorsam ben mükemmelim - bir görünüm ve tabi evimizi yöneten kişinin kızıyla çıkmak sizi de en iyisine YAKLAŞTIRABİLİR. Evimizi yöneten kişi derken Matthew'den kızı derken Angela 'dan bahsediyorum. Angela'nın da annesi yoktu. Beni anlıyordu. Bir tek bu özelliğini seviyorum sanırım. Zaten onunla çıkmak kendi isteğim değildi. Babamın isteğiydi. Beni Angela ile evlendirip Matthew'le dünür mü olmak istiyordu anlamıyordum ki. Zaten bu köyde Angela' dan iyisi yokTU. Ta ki o gelene kadar. Elena... Yanlış anlamayın ben aşık olamam. Kızlar sadece kişisel ihtiyaçlar için .Zaten birkaç sevgi gösterisiyle hemen yumuşuyorlar. Onları önemsediğim falan yok. Önemsemekten bahsederken aklıma geldi.  Yırtıcılar .... Elena .... Yalnız .... Sonra korunaklı odada olduğu aklıma geldi ve rahatladım. Bir dakika zaten endişelenmemiştim. Ben ve bir kız için endişelenmek . Pehhh ! Kendime yalan söylemeyi bırakmalıyım. Oda ayrıca korunuyor çünkü Matthew ve babamın planları , ıvır zıvırlar falan filan oradalar. Tam olarak ne var bilmiyorum bana söylemiyorlar. Düşüncelerimden sıyrılıp yırtıcıları saymaya çalıştım . Normalde 2 - 3 tane gelirdi ama şimdi tam 5 taneydiler. Ah, dur bir tane daha 6 oldu. Bu sayılar biraz küçük gelebilir ama gerçekten zararlar büyük oluyordu. Şimdiyse çok daha fazlaydı. Büyük bir hırsla savaşmaya devam ettim ve onu gördüm. Elena 'yı. Dışarıda ne yapıyordu bu kız ? Yosun yeşili gözleri etrafı inceliyordu. Kumral saçları ilk geldiğindeki gibi dolaşıktı ama bu ona yakışıyordu. Büyük bir beğeniyle onu süzdüğümü fark edip kendimi toparladım. Yanına gidecekken yırtıcıyı fark ettim ve bir yumruk attım. Yumruğum sertti ama öldürücü değildi . Zaten öldürücü olsa da bir işe yaramazdı. Bu lanet yaratıklar ölmüyordu. Elena'nın yanına gidip sinirle : " Hemen eve gir ! " dedim. Bana saçma sapan baktı ben de saçma sapan baktım. Biraz daha bekledikten sonra : " Evleri görmüyor musun ? Ya çatı başıma çökerse ?"dedi. Ne yani çatının başına çökmesinden korkup yırtıcıların yanına mı gelmişti ? Belki de düşündüğümden daha salaktı. Cevap verdim : "En çok bu ev korunuyor. Sığınak kadar güvenli. " dedim. Bana soru soran gözlerle baktı. Bu haliyle o kadar tatlıydı ki... Salak olabilirdi ama güzel kız güzeldir. Bu benim zaafımdı sanırım. Aniden " Ben de savaşmak istiyorum. "dedi. Ciddi bir ortam olmasaydı gülebilirdim hem de kahkahalarla. Bu ince kollarla mı canım ya ? Gerçekten mi ?O uzun saçlarla olmaz o iş güzelim . Bu kırılganlıkla ahahahhaah bu incelikle , narinlikle asdadsda. Kısacası hayatta olmaz , demek isterdim ama onun yerine daha yumuşak sözcükler seçtim. Kızlara - özellikle de güzellere - olan yumuşak davranışlarımın zedelenmesini istemiyordum: " Saçmalama , hiçbir eğitimin yok. Hemen eve gir . " dedim. Hımmm pek de yumuşak olmadı sanki ama zarar görmemeliydi ondan hoşlanıyordum hatta belki sevebilirdim de . Ama hemen kendime kızdım. KİMSEYİ SEVMEK YOK DAWSON YOKSA SEN ÜZÜLÜRSÜN . Babam da böyle diyordu. Bu yüzden onu da pek sevmiyordum. Elena'ya baktım. Hiç de içeri girecekmiş gibi durmuyordu. Hatta sert duruyordu. Ahhh , bu halini sevmiştim.Biraz önce kırılgan mı demiştim ahaha boşverin onu. Zor , sert kız .... Ama yine de deneyimsizdi onu içeri ittim kapıyı da üstüne klitledim. Onu neden koruyordum ki ? Dışarı çıkıp yaralansa ne olacaktı ? Yoksa onu mu seviyordum ? Yoksa gücümü mü göstermek istemiştim ? Niye bu kadar karmaşıktım? Kendime "Sen bunlarla uğraşma." diyerekten yırtıcılarla savaşmaya devam ettim ama yok...Bunlar neden pes etmiyordu ? Genellikle kısa bir saldırı yapar giderlerdi. Bu sefer niye oyle olamamıştı ki ? Anlayamıyordum. Bu da sinir bozucuydu. Kontrol altına alamamak..... En korktuğum şey buydu ve şu anda onu yaşıyordum. Bu kötüydü. 

          Babamı aramaya karar verdim ya da Matthew'i . Artık hangisi olursa. Sonunda ikisini de buldum. " Neler oluyor ?" diye sordum. Matthew : " Hiçbir fikrim yok şimdiye kadar gitmeleri gerekirdi." İçini çekti : " Taşı arıyor olabilirler mi ?" diye sordu. Kimse cevap vermedi. Çünkü bilmiyorduk. Üçümüzün de karakterleri farklıydı ama yırtıcılardan hepimiz nefret ediyorduk. Babam konuştu: " Hadi dağılalım burada böyle durmayalım. " dedi. Haklıydı. Dağıldık. Ben Elena'nın kilitli (!) kaldığı evin yakınlarına gittim. Bir dakika Elena çatıdaydı !!! Bu kızın söz dinlememesi sinir bozucuydu. Dik kafalı !! Yırtıcılar etrafını sarmıştı. Nerdeyse hepsi ... Yani başından beri onu mu arıyorlardı ? Anlamıyordum. Yine. Bu. Beni.Deli.Ediyordu. Birden bir güç patlaması oldu. Yırtıcılar Elena'ya bir şey yaptı diye çok korktum ama sanırım kormam gereken Elena'ydı. Çünkü güç ondan gelmişti. Ama deneyimsizdi bu çok belliydi. Sadece iki tanesine isabet ettirebilmişti. Kendine kızmış görünüyordu yırtıcıyı fark edemedi ve başına darbe aldı. B-A-Y-I-L-M-I-Ş-T-I !!!!! "HAYIRRRRRR !!!! " diye bağırdım. Onu götürüyorlardı. ONU !!!! Ne kadar onu sevmediğimi inkar etsem de ne kadar kendimi beğenmişlik yapsam da neredeyse en iyisi olan Angela'dan bile çok önemsiyordum bu kızı. Ya da sadece önemsemem yeterdi. Sonuçta Angela'yı önemsemiyordum. Dediğim gibi ihtiyaçlar.. Ama şimdi gidemezdi. Hem çatıya nasıl çıkmıştı. Belki de düşündüğüm kadar salak ve uysal değildi . Ardından koşmaya yeltendim ama bir el beni durdurdu." Babamdı bu. Nereye gidiyorsun ? O gitti artık. Önemsemen gereken daha önemli şeyler var. Evin gibi... Sığınağın girişine git ve insanlara tehlikenin geçtiğini söyle . Angela'yla da ilgilenmeyi unutma. "dedi." Saçmalama bu durumda Elena'nın yanına gidip onu kurtarmam lazım . "dedim. Babam zalimce güldü ." Ne sanıyorsun kendini kahraman mı ? Burdayken kurtaramadın onların kendi bölgesinde mi kurtaracaksın ? Ayrıca gece oluyor. Çok tehlikeli ve bu kurtarma isteğini anlamıyorum. DUYGULARINI KONTROL ALTINA AL ! "dedi. Lanet olsun. Haklıydı. Ne sanıyordum kendimi? Onu kurtarmaya giderken ölmek istemiyordum açıkçası. Onu önemsiyor olabilirim - kesinlikle sevmiyorum - ama kendimi seviyorum yine de.

Sonuçta babama yine boyun eğmek zorunda kaldım. KONTROL KONTROL diyordu ama kontrol hep ondaydı. Sığınağa gittim - tabi ki içeri girmedim - . Tehlikenin geçtiğini söyledim. Elena'yı götürdüklerini söyleme zahmetine girmedim. Burada oturup savaşmayan - savaşabilecek durumda olup savaşmayan - gereksiz insanların bunu bilmesine gerek yoktu. İnsanlar çıkarken Angela'yı beklemeye karar verdim. Yine en sonlarda çıktı. Çok korkaktı . Her zaman sığınağın en uç köşelerine giderdi. Korkaktı. Elena'nın aksine. Elena hafızasını kaybetmesine rağmen yine de dışarı çıkmıştı. Hatta "savaşmak istiyorum" demişti. Oysa Angela saklanıyordu. Ben de niye karşılaştırıyorsam artık... Angela yanıma geldi. Evet mırlayarak, : " Seni özledim . " dedi. Aklım Elena'da olabilirdi ama Angela'ya da karşı koyamıyordum. Gözlerine baktım. O gri gözlerde sadece şehvet vardı... Sevgi yoktu. Angela beni kıskanıyor olabilirdi ama o da çıkarları içindi. En iyisine sahipti çünkü. Beni kaybetmek istemiyordu. Beni bir eve çekti . Dudağıma yapıştı hatta ısırdı. Karşılık verdim. Böyle yapınca Elena'ya ihanet etmiş gibi hissediyordum onu bulacaktım sadece ertelemiştim çünkü  ihtiyaçlar.....

    Dawson fark ettiğiniz gibi değişken bir karakter bir yanı Elena'yı seviyor gibi ama diğer yanı da bunu istemiyor. Dawson'ı nasıl yapcağıma karar veremedim aslında. Açıkçası hikayeyi nasıl devam ettireceğimi de bilmiyorum. Yb yazmaya karar verdiğimde ancak aklıma geliyor. Herneyse Dawson iyi mi olsun yoksa başka erkek karakter daha mı girsin ?  Yorumlarınızı bekliyorum :* 

YIRTICIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin