~1~

11.8K 134 11
                                    

Medyada Fragman var iyi izlemeler ve hikaye (kitap) biter bitmez düzenlenecektir yazım yanlışlarım varsa şimdiden affedin.

~~~

"İnsanlar onları anlamalarını isteyecek kadar aciz varlıklardır."

Diye devam etti edebiyat öğretmeni, elimi kaldırdığımda bana cevap hakkı tanıdı.

" Peki öyleyse hocam. İnsanlar aciz varlıklar ise onu anlamasını isteyen kişi de aciz değil midir?"

~~~

Kampüsten çıkmış otobüsü bekliyordum, ayağım yerde ritim tuarken gözlerimi kolumdaki saattem ayırmıyordum. Ofladım ve önümdeki taşa tekme attım, taş önümdeki çocuğa çarpınca arkamı hızla döndüm, Tanrım korkudan dört köşe olmuştum, otobüsün geldiğini gördüğüm an tüm şükranlarımı Tanrıya ilettim. Yavaşça bindim ve akbilimi basıp boş bir yere geçtim. Ne kadar da sakindi, tabii benim hatam. Kim Şaban'ın filmlerindeki gibi bir otobüs beklemez ki? Kitaplarımı sıkıca kavradım ve cam kenarına oturmadığım için kendime kızdım, malum otobüs erken geliyor (!) kitabımın rastgele sayfasını açıp okumaya başladım. Edebiyat derslerini hep çok sevmişimdir, örgü yaptığım saçımı arkadan birisi çekiyordu ve bu benim sabırlarımı taşırıyordu. Bu ülke bu yüzden gelişemiyor! Arkamı hırsla döndüğümde beklediğim şey bir çocuktu benim yaşlarımdaki biri değil.

"Ne yapıyorsun?!"

Dedim bağırmamaya çalışarak yüzüne sinsi bir gülüş yerleştirdiğinde suratımı ekşilttim.

"İyiyim sen ne yapıyorsun?"

"Hatırını soran olmadı! Yapma rahatsız oluyorum."

Dedim sesimin tonunu hafiften yükselterek, hala yapıyordu! Sinirlerim gerilmişti. Saçımı elinden kurtardım ve önüme attım bir de not yapıştırmış!

"O taşı senin attığını biliyorum. Edebiyatçı, ama canımı acıttığını söylemek isterim. Umarım tekrar görüşürüz prenses!"

Gıcık! Gıcık! Gıcık!

"Umarım görüşmeyiz."

Diye fısıldadım, inmek istediğim yere gelmiştim bile, şoföre seslendikten sonra aceleyle indim otobüsten. Arkadaşlarım beni bekliyordu şimdi ve otobüs gittikten sonra aklım başıma gelmişti. Lanet olası kalemimi orada unutmuştum!

~~~

"Simay! Beklesene beni ya!"

"Bekleyemem, basıp gideceğim ya!"

Anahtarı ve telefonumu alıp aceleyle çıktım. Bu kız beni deli ediyordu!

"Koşsana Simay servis gidiyor el kol et bir şey yap!"

Simay el kol işaretleriyle servisi durdurmuştu. Bugün kampa gidiyorduk ne kadar da şanslıyım, tabii ki de şanssızım. Yolda yürürken araba çarpar! O derece şanslıyım (!) sızlayan kolumu ovuyordum, incilmiş miydi? Bilmiyorum ama çok acıyordu.

"Deniz."

"Efendim."

Dedim yanımda oturan Simay' a.

"Berk' te kampta olacakmış, büyük ihtimal gelecek biliyorsun onu."

"Hım Berk, hani şu bana sanaldan oyun oynayıp okulda su şişesini kafamdan aşağı boşaltıp benimle iki ay alay eden çocuk. Hım iyiymiş."

Dedim ve koltuğa yaslandım, ondan önceden hoşlanıyordum ama yaptıklarından sonra Nuh derim Peygamber demem! Nefret ediyordum ondan hemde çok fazla.

"Biraz tepki verseydin ya."

"Garez* besliyorum ya o, ona yeter."

Dedim ve telefonu sinirle çıkarıp rastgele bir şarkıda durdum. Lanet olsun ki tüm şarkılar bana ondan hoşlandığım zamanları hatırlatıyordu.

Yeni açtığım hesabıma girişimi yaptığım anda bir mesaj geldi.

"Selam güzellik."

"Selam?"

Yazdım ve ekrana bön bön bakmaya devam ettim. Salak.

"Ben Berk."

Bende Adriana Lima,

"Bende Paris Hilton."

Yazıp gönderdim, şu sıralar platoniğim olan çocuktu Berk ve onun mesaj atması imkansızdı.

~Birkaç hafta sonra~

"Berk bir fotoğraf gönderdi!"

Gönderdiği şeye tıkladım, gerçekten oydu. Kalbim yerinden çıkacakmış gibi davranıyordu oksijenim azalıyordu. Pek nadir görebildiğim gülümsemesi yüzündeydi. Bu şu an ki haliydi sanırım.

Fotoğrafına bakmayı kesip mesajına baktım.

"Skype den konuşursak inanacak mısın?"

"Belki."

Diye yanıtladım.

"Berk sizinle görüntülü görüşmek istiyor, kabul etmek için tıklayın."

Butona tıkladığımda ekranda görüntüsü belirmişti ve benim yine heyecanım her şeyi berbat etmek için geliyordu.

"Ihm Deniz?"

"Ah evet ben Deniz."

Dedim beceriksizce sesim kısık çıkmıştı.

"Hasta mısın? Sesin kısık çıkıyor da."

"Hayır, hayır hasta falan değilim. Yani birazcık."

Dedim ve gülümsedim, o kahkaha atarken yerin dibini boylamıştım.

"10-A da ki kız değil misin? Hani şu hep otobüse geç kalan?"

"Geç kalmıyorum ya. Sadece bir - iki dakika. Bir saniye otobüse geç kaldığımı nereden biliyorsun?"

"Aynı otobüsteyiz, fark etmem normal."

İç sesim bana küfür ederken ölmeyi diledim.

"Çok güzelsin."

Dedi ve utanmamı sağladı. O hep bunu başarıyordu kafamı eğdim ve gülerek,

"B-ben mi?"

Dedim ve yine kahkahalara boğuldum o ise ciddiydi.

O an bilmeliydim dalga geçtiğini ve o an ona bağımlı olmayı bırakmalıydım. Ela gözlerinde kaybolmamalıydım.

Eveeeet ilk hikayem ile karşınızdayım! Umarım beğenirsiniz.

İntikam, Kin Ve AşkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin