Dün olan o olaydan sonra tamamen iştahım kesilmişti, zayıftım ve daha çok zayıflamıştım. Tabii bana göre...
Odamın kapısı tıklatıldığında telefonu nereye fırlatacağımı unutmuştum. Boğazımı temizledim ve
"Gir."
Dedim, odadan içeriye giren Isabell' le şaşıp kaldım, göz altları morarmış, gözleri şişmiş, teni soluklaşmıştı. Yatakta yanımdaki yerini bulduğunda ona sarıldım,
"Ne oldu Isabell?"
Dedim, endişelenmiştim.
"Terk edildim."
Dedi. Onu kendime daha çok bastırdım bu duygunun nasıl hissettiğini biliyordum, ellerimde hissettiğim yaşlarla ağladığını fark etmiştim.
"Nasıl hissettiğini biliyorum. Çok boktan bir duygu."
***
Simay
Berk şu an İngiltere'deydi. Acaba Deniz ne yapıyordu? Çok merak ediyorum doğrusu...
Yavaşça ayaklarımı harekete geçirdim, o kadar yavaş yürüyordum ki kaplumbağa yanımda hızlı kalırdı. Oh tabii ben bu kadar üşengeç olunca, kendim gibi de arkadaş bulmuştum doğrusu. Caddede biraz ilerledim ve sağ köşeye döndüm karşıma bir kız çıkmıştı, sarı saçları ve mavimsi gözleri ile ben bile dönüp bakardım. Kız tam geçiyordu ki yere kapaklanmıştı, hemen yanına gittim ve onu yerden kaldırmaya çalıştım. Sonunda ayağa kalkabilmişti.
"Kusura bakma, son günlerde çok başım dönüyor."
"Önemli değil, hastaneye uğra bence."
Dedim, gerçekten güzel kızdı ve yere kapaklanması biraz komik olmuştu.
"Uhm, bu arada ben Buse."
Dedi ve elini uzattı, uzattığı elini sıktım.
"Bende Simay."
Diye yanıtladım ve ekledim.
"Nereye gidiyorsun?"
Sonuçta kız başım dönüyor demişti ve ben burada böyle bırakırsam vicdanım sızlardı.
"Ben parka gidiyordum, orada biraz oturacaktım."
"Beraber gidebiliriz istersen?"
Diye sordum, çok moralsizdi ve ağlamışa benziyordu, pek üstelemedim birde ben moralini bozmayayım. Bir gün merakımdan başıma her türlü şey gelecek.
***
Isabell de bana katılmış çikolataları tüketiyorduk, açtığımız korku filmi yüzünden tabiri caizse altıma sıçmıştım.
"Kapat şunu kapat!"
Diye çığırdım resmen, adamın yüzünü televizyon ekranına aniden yaklaştırdıklarında meyve suyumda korkudan dökülmüştü. Üstüm başım batmıştı, tuvalete artık bir ay boyunca gidemem.
"Deniiiz!"
Diye bağırarak yanıma geldi Isabell korkudan bende bağırdım, rengim kaçmıştı yahu.
"Zıkkım ye inşallah! Ben nasıl tuvalete gideceğim ya!"
Dedim bende, hâlâ film devam ediyordu. Ben bu gece sağ çıkarsam iki rekat şükür namazı kılacağım be!
Yere serdiğimiz yorgan ve yastığa daha da sokuldum. Of! Ben artık öldüm.
"Isabell?"
Dedim, filme odaklanmıştı
"Hı?"
"Benim üzerimi değişmem lazım."
Dedim meyve suyu falan dökülmüştü sonuçta. Ayaklandı ve dolabından bir tişört çıkarıp bana verdi, lekelenmiş tişörtümü odanın ne tarafına fırlattıysam göremiyordum çünkü karanlıktayız gibi. Tişört üzerime tam uymuştu, yavaşça yere çöktüm ve filme odaklandım.
***
Eve girecektim ama annemlerin bu gece evde olmaması da bir fırsattı sonuçta. Önce Isabell'in odasına uğrayacaktım sonra da gidip uyuyacaktım, yorgundum.
Acaba Deniz ne yapıyordur? Diye geçirdim içimden, ama ne yapabilirdi ki. Kızı bıraksam yedi yirmi dört uyurdu! Eskisi gibi...
Kapıyı açtım ve yavaşça içeri girdim, kapıyı kapattıktan sonra montumu portmantoya astım, susamıştım. Mutfağa girdim ve arıtmayı açıp suyun bardağı doldurmasını bekledim.
Bir saniye... Yukarıda cinayet mi işleniyor lan!
Dolu bardağı tezgaha bırakıp merdivenlerden çıkmaya başladım.
"Allah kahretsin seni ne yapıyorsun! Çık oradan çık!"
Isabell bağırınca bende korkmuştum bu nasıl sestir?
"Isabell ben lavaboya gidiyorum, sana burada iyi korkular."
"Dur, dur ben de geliyorum. Kapının önünde beklerim seni."
Tuvalete bile birlikte gideceklerse fena korkmuştular. Bana da bu fırsattan yararlanmak düşer.
Ayaklandıklarında bende aceleyle bir yerlere saklandım. Odadan ikisi de çıkmıştılar, Deniz önde Isabell arkada gidiyordu.
***
Isabell odaya doğru giderken Deniz aşağıya inmişti, ben de yavaşça aşağıya indim. Korkutursam ölür müydü? Bilmiyorum denemek lazım.
Deniz su içiyordu yavaşça ve ona gözükmeden mutfağa girdim arkası dönüktü, mutfak geniş olduğundan bir yerlere saklanabiliyordunuz.
"Kim var orada?"
Dedi etrafa bakınırken,
"Allahuekber, Isabell sen misin?"
Aniden çıktım ve gözlerini kapadım, nefes alışverişleri hızlanmıştı.
"Seni bulursam geberteceğim!!!"
Bunu yapardı biliyorum.
"Kayra değilsin ki o şuan burada değil sin sürtüyordur. Isabell sensen yolacağım yeminle."
Ouww bu sanırım kalbimin kırılma sesiydi, Isabell söyleseydi alınmayacaktım ama Deniz'in söylemesi... Sanırım koymuştu. Gözlerini açtım ve geri çekilmedim. Deniz hızla arkasını döndü ve beni görünce şaşırdı... Cidden mi? Beni kırdığının farkında değil miydi?
Kapı zili çalınca kapıya bakmaya gitti Deniz, bende odama çıkacaktım ama ondan önce kim gelmişti merak ediyordum. Kapıdan zil zurna sarhoş birinin çıkacağını nereden bilebilirdim! Sonra da Deniz' in üzerine atlayıp, benim dokunmak istediğim dudaklarını sömüreceğini!
Sinirden gözüm dönmüş vaziyetteyken kim olursa olsun gözünün üzerine patlattım ve yere sendelemesinden faydalanarak onu öldüresiye dövdüm.
Ben onu severken kimse dokunmasın, canım yanıyordu ulan! Söylemesemde seviyordum işte...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İntikam, Kin Ve Aşk
ChickLit06.11.2015 Umudun bıraktığı yaralar, oluk oluk kan verirken kabuğundan dışarı, ben burada hala geri döneceğin günü bekliyorum. Bana dönüp sarılmanı, 'Gitmeyeceğim vallahi' demeni, yürürken her ne olursa olsun yine parmaklarınla uğraşmanı, her şakala...