2079

''FAZIL'' Bölüm 2

2. BÖLÜM Fazıl

Profesör Fazıl anlaşılması her zaman zor biri olmuştu. Sanki beyninin bir bölümü hep farklı birşeyler düşünmekteydi ama çoğu zaman o bile farkında değildi. İlk defa bunu lise 2'de anladı. Sorulan çok zor bir problemi kendisi dahil hiç kimse çözememişti. Ancak üç ay sonra bir gece saat 2:48'de uyanıp soruyu çözdü ve geri yattı. Sabah öğretmenine sorduğunda cevap elbette ki doğruydu. Neden, nasıl ve ne kadar süreyle bu soruyu çözmeye çalıştığının kendisi bile farkında değildi; tıpkı neden, nasıl ve ne kadar yaşayacağımızı bilmediğimiz gibi.

Tartışmacı olarak bilinirdi; bunun yüzünden girmiş olduğu üniversiteyi neredeyse bitiremiyordu. Üniversitesi mi? İzmir Atatürk Yüksek Fizik ve Uzay Araştırmaları Üniversitesi; bölümü ise Teorik Fizik ve Felsefe Tarihi. Üniversite kompleksi biri yirmi dört, diğer ikisi onikişer katlı olmak üzere üç binadan oluşmaktaydı. Tam olarak sekizyüz ondörtbin metrekarelik bir alana kurulan bu yapının tam ortasında yeryüzündeki beşinci büyük teleskop olan Kanuni bulunmaktaydı.

Öğrenciler isterlerse kampüs yakınındaki öğrenci evlerinde kalabiliyorlardı; ancak Fazıl üniversiteye 19 kilometre uzaklıkta bulunan, babasından kalma köhne bir kulübede yaşamayı tercih ediyordu. Meşe ağacından yapılma giriş kapısının, sağ üst köşesinde bulunan yağ lambasının ışığı etrafı aydınlatırdı. Hemen her akşam onun altındaki iki kişilik salıncağına oturur, zaman zaman kitap okur, bazense yıldızlara bakıp hayallere dalardı. Arkadaşları evine gelince yanlarında getirdikleri rakı ve yerli ucuz viskilerini yudumlarlar, bir yandan poker oynarlardı. Çünkü hayatta biraz şans da gerekliydi. Ama daha önemlisi şansı yanına çekmeyi bilmek. Çünkü bilirdi ki şansın tanrısı oklarını cesur, bilgili ve akıllı adamlar için başka yöne, cahil ve korkaklar için bambaşka bir yöne fırlatır.

Ne zaman masaya meze getirmek için mutfağa geçse doymak bilmeyen koca gözlü arkadaşı Sosis ayağına dolanırdı. Her zaman onun için birşeyler elbette vardı, ne de olsa eski bir dostu aç bırakmak olmazdı. Mutfakta süs olarak uzun, kurutulmuş kabaklar vardı. Pencerenin önüne dikmiş olduğu Yaseminler, bedenlerindeki hoş kokuyu en kutsal bir armağanı bahşedermişçesine sunarlardı.

' Ooo şu salatanın üzerine de limonu sıktıkmı herşey tamam.'

Mehmet: -Fazıl senin sıran nerede kaldın?

Yasemin: -Saat 7 yi geçmiş bilgisayarı açta haberleri seyredelim.

Fazıl :- 'Açıl' deyince bilgisayar açıldı; onun sesine ayarlıydı ve sadece bu komutla açılabiliyordu.

Akşam Haberleri

İyi akşamlar sayın seyirciler. Yine Türk Sat haberle karşınızdayız. Bugünün haber başlıkları kısaca şöyle:

- Süt ürünlerinin kalitesini ve miktarını artırmak için labaratuvar ortamında geliştirilmeye başlanılan Sarı Kız Projesi nihayet sonuç verdi. Üretilen proje sayesinde Afrika'daki dört ülkenin protein ve kalsiyum eksiğini giderebilecek yoğunlukta bir süt oranının 5 sene içerisinde Türkiye tarafından üretilebilmesinin mümkün olduğu belirtildi.

- Küresel Isınma sonucu sular altında kalan ülkelerden başlayan göç dalgasının önüne geçilmeye çalışılıyor. Tarihçiler medeniyetlerin yapısını kökten değiştirebilecek düzeyde olup olmadığını tartışa dursun, bazı ülkeler kaçak göçmenleri durdurmak için

sınırlarına asker sevkiyatına başladılar bile.

- Doğu Ekonomi Birliği 'EEU' ile başmüzakereci emekli Amerikan büyükelçisi John Power liderliğindeki Batı İttifakı 'UW' arasındaki bor üzerine yapılan görüşmeler yine sonuç vermedi. İlişkiler oldukça gergin.

-Yasemin: Boşver, kapat artık olaylar iyice sarpa sardı; şu güzel geceyi de boş endişelerle geçirmeyelim. Hayat bir anlık ne de olsa.

-Defne: Geçmiş geçenindir,

gelecek olmayanın,

şu an işte elimdeki bu kadeh ,

şu an işte bu hayat

Nasıl başladı nasıl biter bilinmez,

Amma gece bizim ey dostlar

Güzellik bize uğramadan geçemez.

Defne gitarıyla bu parçayı çalmaya başladığında, ne kadar haklı olduğunu düşündüler, sanki yıldızlar bile daha parlaktı öncekinden tamda bu şarkıyı dinler iken. Keşke asıl sebep bu olsaydı. Şehrin ışıkları birer birer sönmeye başlamıştı onun için yıldızlar daha parlaktı. Neler olduğunu anlamak için bilgisayarı açtıklarında savaş henüz başlamıştı.