multimedia ya foto yükleyememişim çok özür :(
Adını bile bilmediğim çocukla evime kadar yürüdük. Koca yolu hiç konuşmadan geldik. Kapıya vardığımızda
-Bu arada ben dylan.
-sonunda.
-Efendim ?
-Sonunda geçte olsa konuşmayı akıl edebildin.
-Sanırım o egosu tavan yapmış manyağa hak verebilirim.
-Sen kaybedersin. deyip kapıyo yöneldim.
-Peki ya senin ?
-Benim ne?
-Adın ?
-İsabel
-Yumurtadan arınmış bir zamanında bişeyler yapsak senin için olur mu ?
-Bu bir çıkma teklifi mi ?
-Belki.
-Benden yararlanmaya çalışıyorsan senin için kötü olur.
-Öyle bir niyetim yok ama bunu düşünmeliyim.
-Senin için zaman yaratabilirim.Umarım buna değersin.
-Hiç şüpheniz olmasın leydim.
-Şimdi izninizle temizlenmem gerek.Şuan bir leydiye hiç yakışmayacak bir durumdaydım.
-Peki leydim yarın bu saatte sizi burdan alırım.
-Tamam görüşürüz.
-Görüşürüz leydim.
Eve girdiğimde o cadaloz kadın evde değilidi.Bir zamanlar herhangi bir hücresi olduğum adamın yanına gidip alnına bir öpücük bıraktım sonra banyoya geçip şu pislikten kurtulmaya çalıştım.Dylan denen çocuk sayesinde pek düşünememişim bu gün olanları.Ama şimdi kendimle başbaşaydım ve şu düşünme olayından kaçamazdım.Bu sığırın derdi neydi böyle neyin acısını benden çıkartıyo ? Ona ne yaptım ki ? Hiç. Koca bir hiç. O zaman neydi bu. Benden hoşlanmıyordu-nerden biliyorsun derseniz kadınsal hisler- hem insan hoşlandığı birine böyle davranmazdı ki. Bide yarın okulda nasıl olacak çok merak ediyorum. Tüm bakışlar benim üzerimde olacak .Bunu kaldırabileceğimi sanmıyorum. Sonunda temizlenip banyodan çıktım. Duş iyi gelmişti. Neden bilmiyorum ama hep üzgün olduğumda duş alırım. Bu benim mutlu olmamı sağlıyor. Saçma ama öyle. Giyinip saçlarımı taradım. Daha eken olduğundan uykum yoktu .Bende carrie yi aramaya karar verdim .Hem bana bir açıklama borçluydu.
-Nerdesin sen?
-Yumurta şovunu izleyemediğim için üzgünüm.
-Dalga geçmeyi bırakta cevap ver köle.
-İşlerim vardı
-Bende onu soruyorum işte
-Çok sıktın kapatmalıyım
-Hey dur bakalım ne kapatması
-Gerçekten şimdi kapatmalıyım hadi öptüm bbbbb. Suratıma kapattı.Ne işi olabilirdi ki. Artık okulda konuşurduk bunu.
Sonunda midem isyan etti. Öyle bir guruldadı ki sanırsın 7.5 şiddetinde deprem oluyor. Buzdolabının kapağını açıp mal gibi bakmaya başladım. Bir numaralı platonik aşkım benim. Dolaptaki çilekleri görünce içim gitti. Bakışlarımı çileklerin üzerinden almaya çalışıp biraz daha bakındım. Ve sonunda dünden kalma yemekleri mideye indirip odama geçtim. Odam demişken evde en çok takıldığım yer burası olduğundan benim zevkime göre düzenlenmişti. Duvarlar simsiyah tabi posterlerden çok görünmüyor ama fena değil. Geniş bir yatak. Büyük bir dolap ve bir masa. Savaş alanı gibi ortalık ama en hoşuma giden yanıda bu. Burası benim bölgem benim kurallarım geçerli burada. Sıkıntıdan biraz daha telefonda takıldım sonunda kulaklığımı takıp uyumak için yalvardım. Bu konuda kime başvuracağımı bilmediğimden her şeye yalvardım. Gözlerime ,kalbime, kanıma ,beynime. Genelde vücuden düşündüğümde sonuç böyle oluyor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
sürtük
Teen Fictionacınası bir kızın hayatını ele alıyor bu kitap. çok hızlı bir giriş ile başlıyor fakat sonradan olaylar değişecek. keyifli okumalar :)