Kafamı çevirdiğim an Ege ile burun buruna geldim. Daha saniyeler önce karşı banktaydı. Bir anda nasıl buraa gelmişti? İçim ürperdi. Bileğimi kurtarmaya çalıştım ama kurtaramadım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken birden bir ses duydum.
-İleride konuşalım.
Bunu diyen Meltemdi. Olayın şokuyla oraya doğru ilerledim. Yürümeme rağmen Ege beni hala çekiştiriyordu. Canım çok yanıyordu ama bunu bir türlü belli edemiyordum. En sonunda durduk ve Ege'nin gözlerinin içine sert bir ifadeyle bakarak
-Ne yaptığını sanıyorsun sen? Hele ki tanımadığın birine. Canımı ne kadar çok yaktığının farkında mısın?
Meltem lafa girmeye çalışırken Ege yüksek bir sesle
-Benim hayatım neden senin gibi bir sürtüğü ilgilendiriyor acaba?
Sürtük mü? Ben mi? Daha hiç sevgilim olmamasına rağmen hiç tanımadığım birinden sürtük damgası yemiştim. Bir an ağlamaklı oldum ama hayır ağlayamazdım bir yabancının beni kırmasına izin veremezdim. Ona yine sert bir ifadeyle bakıp
-Birincisi senin hayatının beni ilgilendirdiğini nerden çıkardın? İkincisi ağzından çıkan kelimelere dikkat et! Daha ağzımda bir sürü laf vardı ama bu serseriyle uğraşmak istemiyordum. Dönüp gitmeye karar vermiştim tam dönüp giderken tekrar bir el bileğimi kavradı, daha sert bir şekilde. Gözlerimin içine bakarak
-Daha konuşmam bitmedi nereye böyle? Dinliyeceksin beni! Bana emir vermek ne haddineydi? Ama alttan alarak
-Dinliyorum seni hayvan herif
Kolay kolay sinir olmayan biri olmama rağmen bu çocuk beni deli etmişti.
Gözlerime sert bir şekilde bakarak
-Arkadaşın bile sana sürtük diye hitap etti. Sürtük olmasan neden sana öle hitap etsin ki ? Bu yüzden sana sürtük dememde pek sakınca olduğunu sanmıyorum. İkincisi kuşlar bana birine benim hikayemi sorduğunu söledi.
Kan beynime sıçramıştı sanki. İsmet'e dönüp bağırmamak için kendimi zor tuttum. Ama bundan çok ilgimi çeken benim sadece Meltem ile olan aramızdaki diyologtan nasıl da onun haberi olurdu? Meltem bunu yapmazdı dimi. Hayır hayır yapmazdı. Aslında kendimi kandırdığımın farkındaydım. Meltem sölemişti. Nasıl bir tuzağa düşmüştüm ben ? Meltem enim dostum değil miydi? Evet başka bi dostumdan bi kazık daha. He he evet hayatım mükemmel. Öfkeyle ilk Meltem'e baktıktan sonra Ege'ye çevirdim.
-Sana bi tavsiye benden sürtüklerle muhabbet kurma. İşte kendinde dedin ben bir sürtüğüm ve sana sürtüklerle konuşmak yakışmıyor.
Bunu ben mi demiştim? Allahım resmen ona kendimi sürtük ilan etmiştim. Kafamı toprağa gömüp bir daha çıkarmak istemiyordum. Bana dalga geçer bir suratla sırıttı.
-Sürtükler hoşuma gider.
Piç kurusu. Bunu sesli demeyi o kadar çok isterdim ama sölemeye korktum.
-Defol git başımdan! Dedim bağırarak.
Beni kollarımdan çekip kendine yaklaştırdı. Vücudumuz neredeyse birbirine temas ediyordu. Gözlerimin içine o delici yeşil gözleriyle sanki nefret dıyarmış gibi bakıyordu.Ne olduğunu anlamaya çalışırken birden dudaklarıma yapıştı. Aniden onu üzerimden attım ve göğüslerine yumruk atmaya başladım. Ama yumruklarım hiç bir işe yaramadığı belliydi. Hayvan gibi güçlüydü. Ağlayacak gibi olduğumu anlayınca oradan hızla koşarak ayrıldım. Arkamda benimle koşan biri vardı ama arkama bakmaya korkuyordum.
-Selin! diye bağırdı bir ses. Bu kız sesiydi arkama dönmemle Pelin'i görüp durmam bir oldu. Pelin gözlerimin içine bakarak
-İyi misin sen ? dedi hüzünlü bir sesle.
Evet çok iyiydiydim ne demessiniz. Sürtük damgası yemiştim hiç tanımadığım birinden ve en kötüsü de hiç tanımadığım birinin dudakları dudaklarıma deymişti ve bunu olul arkadaşlarım görmüştü. Çok utanmıştım. Peline dönerek
-İyiyim dedim onu başımdan savmaya çalışarak. Çünkü kimsenin suratına bakmak istemiyordum. Eve girdim ve saatlerce ağladıktan sonra uyuyakalmışım. Sabah annem okula gitmem için uyandırdığında hiç de okula gitmek istemiyordum. Hasta oduğumu söledim ama zorla beni okula gönderdi. Sınıfa girene kadar başım aşagıda girdim. Sınıfta herkesin suratı üstümdeydi. Bunu hissedebiliyordum. Okulun bitmesi için dua ederken Mehmet hoca sınıfa girip beni çağırmıştı. Neden çağırdığını merak ederken, korka korka kendimi onun yanında buldum.
-Yarın saat 11 de salonda ol maçınız var.
Kafamı sallayarak tamam dedim. Yarınki maça kendimi hiç hazır hissetmiyordum. Voleybolu severdim ama eksiğim çoktu. Sonunda okul bitti ve geceyi de atlattıktan sonra uyudum. Uyandığımda saat 8 di ve uyku tutmuyordu. Okula gitmeyip direk maça gideceğim için ne yapacağımı bulamadım. Daha sonra hazırlanıp salona gittim ısınmak adına. Salona vardığımda saat 09.30 du ve salon doluydu. Maçı izlemek için boş bulduğum yere oturdum ve maçı izlemeye başladım. Maç ticaret meslek ve anadolu lisesiyleydi. Ticaret meslek çok iyi oynuyordu. Daha sonra ticaret mesleğin hocası oyuncu değişikliği için hakemden izin aldı. Oyuna giren kişiyi görünce irkildim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HER ŞEYİ DEĞİŞTİREN YABANCI
RomanceBir gülüş... Yemyeşil gözler... Bir bakış... Bir masumiyet... Hayattan bıkmış, asabi...