BÖLÜM 1

157 25 16
                                    

Uykumun en güzel yerindeyken sağolsun annemin "Hadi kalk okula geç kalıcaksın" lafıyla uyandım. Aslında pek de uyanmış sayılmam. Çünkü annemin o lafindan sonra tam 10 dakika geçmişti ve ben hâlâ yatağımda , gözlerim yarım açık bir biçimde uzanıyordum.

Koca bir "Of" çektikten sonra annemin baskısıyla kalkabilmiştim. Üşendiğim için hiç çarşafimı düzeltmeden direk yorganı yatağımın üzerine serdim. Yüzümü yıkayıp odama geçtim.

Üstümü giyindikten sonra yakamdaki o kocaman düğmeleri küçücük deliklerden geçirebilme çabasındaydım. Sonunda yapamayacağımı anladığımda gidip anneme bağlattırdım. En sevdiğim saçlarımı özenle tarayıp mutfağa geçtim.

Fazla vaktim olmadığından dolayı ağzıma attığım bir parça ekmek ile yumurtanın mideme ani hızla inmesine sebep olmuştu.

Ardından evden çıktım. Okulum evime yakın olduğu için yürüyerek gidiyorum. Ama yalnız değilim çünkü yolda bana kardeşimden daha çok sevdigim manevi kardeşim Açelya eşlik ediyordu.

Açelya , çok çocuk ruhlu biridir. Geçenlerde önümüzde bir çocuk düştü , resmen çocukla birlikte ağladı. Ben ise tam tersiyim. Yani çocukları severim ama onun gibi bağımlı değilimdir.

Yolda ilerlerken onu gördüm. Yine çocuk gibi hoplaya zıplaya geliyordu yanıma. Doğru ya bugün Pazartesiydi. 2 gündür birbirimizi görmüyorduk. Birbirimize o kadar bağlıydık ki , 2 günde özlüyorduk. O birden yolun ortasında bağırarak yine bana iltifatlar ediyordu.

"Sefacımmmm , bugün ne güzel olmuşsunnn!" Yine Açelya baş harfini duyduğumda bile nefret ettiğim adımı söylemişti. Hem de sokağın ortasında ve avazı çıktığı kadar bağırarak.

İnsanın kendi isminden nefret etmesi ne tuhaf demi? Ama bu Açelyanın suçu deil. Benim de deil. Hatta ve hatta annem ile babamın bile deil. Bütun suç parmağımı başka bir şey olarak gören DOKTORUNDU.

TUHAF TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin