Sabah uyanmama neden olan şey ; Birilerinin abuk subuk sesler çıkartmasıydı.
Gözümü aniden açtım. Annem yatağımın ucuna oturmuş kutunun içindekilere bakıyordu.KUTU!! dün akşam bakmayı unutmuştum!!
"Ayyy baksana ne kadarda nazik görüyormusun Gizem. Sen de böyle arkadaşlar bul kızım. Yaaaa şunun asilliğine bakkk!"
Hemen kalkıp annemin baktığı şeyi aniden elinden aldm. O çok asil olan şey neydi acaba çok merak ediyorum. Elimde sadece siyah bir not kağıdı tutuyordum.
- Anne, sırf sen siyahı seviyorsun diye kız nazik mi oldu şimdi?
- Hayır Sefa. O kız şimdi nazik olmadı. Hep nazikti. Senin gibi odun değildi.
- Anne kutumu geri alabilirmiyim artık?
Dudaklarını büzdü. Ben ise kaşlarımı çatarak gözlerimi pörtlettim. Annemin elinden kutuyu birden çektim
- Anne emin ol aynı hareketi ben yapsam elinin tersiyle vurmuştun ağzımın ortasına.
- Üf sanada şaka yapılmıyor be. Gel Gizem.
- Al al köpeğini de al yanına ısırmasın.Giyinip evden çıktım. Adımımı sokağa atar atmaz, Açelya' nın evinden çıktığını gördüm. Evinden çıktığı gibi benim olduğum tarafa baktı. Göz göze geldik. Kalbim, yerinden çıkıcakmış gibi atıyordu. Baktın koşuyor. Bana doğru. Sonra ağzını kocaman açarak, ağlayarak, bağırdı gözleri kapalı bir vaziyette.
- Sefamm!! Ben sensiz yapamıyomm.
Açelya dikkat et! Açelyaa!
Evet Açelya Belediyenin tıkandığı için kapağını açtığı kanalizasyonun içine "cukk" diye düşüverdi.
Allah'tan çok derin değildi de bütün mahalle Açelya' yı orada boğulmadan önce kurtardık. Çıktığı gibi bana sarıldı. Ben ise kokudan kustum. Etrafta nihayet okulumuzdan bir kişi bile yoktu. Hemen bizim eve gittik. Annem okul kıyafetlerimizi yıkadı. Açelya ile ben de kokudan kurtulmak için (tabiki de sıra sıra) duş aldık. Günün en güzel yanı da elbiselerimiz yıkandığı için okula gitmeyecek olmamızdı.Açelya'ya giymesi için dolabımdan giysi seçerken birden ; Açelya' nın düşmeden önceki son sözleri geldi aklıma. (Sefam ben sensiz yapamıyomm) istemsizce gülümsedim.
- Sefoş ya düşmem konusunu kapatmadık mı biz? Sen niye hala gülüyorsun?
- Senin düşmen aklıma gelmedi ki Açoş. Düşmeden önceki son sözlerin geldi aklıma.
Yüzü kızardı. Onun taklidini yaparak
- Sefamm ben sensiz yapamıyoom! Dedim. Yüzüme yastık yememle konunun kapanması bir oldu.*****
Annem Açelya' nın bizde kalması için, annesiyle telofonda konuşurken Açelya ile bende sabırsızlıkla annemin kulağına yapışmış, Meltem teyzenin dediklerini dinlemeye çalışıyorduk. Meltem teyze " Normalde kimsede kalmasına izin vermem ama ....." gibisinden şeyler söylüyordu. Duyduklarıma tam emin olmadan sevinmeyeyim dedim kendi kendime.Annem telefonu kapatınca Ne dedi? der gibi baktık ikimizde. Annem "Telefona boşunamı yapıştınız kızım? Duydunuz işte kalsın dedi kadın" deyince, Açelya ile birbirimize bakıp büyük bir çığlık attık. "O zaman yemekler bizdenn"deyince de annem bize bakarak çığlık attı. Çığlığı biraz garipti. Sevinçten mi yoksa yemeği yapamayacağımızı düşündüğünden mi anlamadım.
- Pekâla, o zaman siz yemekleri yaparken ki bu da 3 - 4 saat sürer. Mâlum biraz ağarsınız da. Ben de bir fincan kahve istiyorum. Dizim başlıycak. Zamanında gelsin lütfen! Ha bu arada Türk kahvesi olsun. Bol köpüklü. Hem de bol bol.
Ardından büyük bir kahkaha attı ve bacaklarını uzattı. Biz ise heyecan ile mutfağa geçtik.*****
Açelya'da ben de hayatımızda hiç Türk kahvesi yapmadığımız için internetten bakmaya karar verdik. Malzemeler hazır olana kadar her şey çok güzeldi. Sonrasında ise
Cezveyi yaktık ve kahve kokulu olan şey abudik gubidik de olsa hoş görünüyordu. Ama bir şey eksikti....
Köpük. Annem "Bol bol köpük olsun" demişti. Açelya ile birbirimize baktık. İkimizin de suratına fenâca bir gülümseme konmuştu. Aynı şeyi mi düşünüyorduk??
- Açoş, kahvenin köpüğü nerde? dedim sakin bir şekilde
- Walla Sefoş, kahvenin köpüğünün nerde olduğunu bilmiyorum ama, köpüğü nasıl yapıcağımızı biliyorum. (İşaret parmağını bana doğru tutarak) aslında bunu annene sen yapıcaksın. dedi.
- Yanii, tabiki de canım ağzımın içinde her saniye boşu boşuna köpük olmuyor hoş benim. Bu köpüklerin de kullanım zamanları var. Vee o an geldi de çattı bile.
Yapıcağımızı yaptıktan sonra kahveye son bir defa baktık. Ve inanılmaz derecede muhteşem görünüyordu. Sonra da elimizle ağzımıza gizli bir fermuar çekip, çöpe arrık. Kahveyi anneme götürdüğümüzde annem" Wayy canına!" dedi büyülenmiş bir şekilde. "Sefa ben bir ara yanık kokusu aldım kızım. Mutfakta işler yolunda mı?" diye sorunca ise abartılı bir şekilde "Walla anne bende aldım biliyonmu? Ama merak etme pencereden baktım ben. Uzaklarda bir ev yanmış. Onun kokusu gelmiştir." deyince rahatlamıştı. Kahveden bir yudum aldı. Açelya'ya baktığımda iğrenmiş derecede anneme bakıyordu. Ve annemin dudaklarından çıkan o kelimeyle kendime geldim.
- Enfess!!
- Afiyet olsun annecim. Biz işimizin başına dönelim.
Masum bir gülümsemeden sonra mutfağa geçtik ve Açelya ile sessiz gülme krizine girdik.*****
Sonradan olanlar ise en baştan belliydi. Hevesimiz, bir atom bombası edâsıyla elimizde patlamıştı. Yemeğin dibini yakmış, makarnanın ise makarnayı yaptıktan sonra tuzunu(fazlasıyla) atmıştık. Annem "Ben biliyordum böyle olacağını." dedi ve telefonu eline alıp bir numara çevirdi. Üç tane büyük boy hamburger söyleyip, adresi de verdikten sonra kapattı telefonu. "Hamburger" lafını duyar duymaz havalara uçtuk. Annem "Üstünüze alınıyorsanız, yanılıyorsunuz .(bana bakarak) O, üç hamburger, Gizemime, bana ve babana." dedikten sonra artık ne yiyeceğimiz belliydi. O, yanlışlıkla, sonradan ve bol bol tuz attığımız makarnayı yiyecektik.
*****
O kadar çok acıkmıştık ki makarnanın hepsini bitiriverdik. Sonra ise birdenbire birşey oldu ve gözlerim kapandı.Bir süre sonra, gözlerimi açamadığımdan gelen sesleri ve etrafımda olan şeyleri anlamaya çalışıyordum. Birilerinin beni havaya kaldırdığını hissettim. Ardından da siren sesi kulaklarımı çınlattı. Hafifçe sallandığımdan dolayı da muhtemelen bir arabadaydım. Sonra ise bilincim tekrar kapandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TUHAF TESADÜF
Teen FictionMerhaba? Öncelikle hikayem bir kızın tuhaf hikayesini anlatıyor. Bir doktor yüzünden hayatı bambaşka bir şeye dönüşen Sefa, bu isminin aslında ona bambaşka bir şans kapısı açacağını bir türlü düşünemez. Ve hep isminden nefret eder. Kendi gökkuşağın...