Çok üzgünüm olmayan okurlarım. Bölüm atmama rağmen sorun çıktı ve yayımlanmadı. Bende yayımlamayı unuttum. Sonra attığım için yalnış yerde olabilir. Üzgünüm.
Hıçkırıklarımı dindirmeye çalışarak yatakta cenin pozisyonu aldım.
Neden tüm acıları ben çekiyordum?
Bu kadar acı çekecek ne günah işlemiştim.
Bendeniz Nazlı Aksoy. Hayallerinin peşinden gidipte her seferinde bir taşa takılan kızdım. Annesi babası olmayan, yetimhanelerde büyümüş, platonik aşkıyla yanıp tutuşan bir taksiciydim. Ne güzel bir kaderdi ama , di mi?
Odamın kapısının çalınmadan bodoslama girilmesiyle sıçradım. Simay , hızlı adımlarla yanıma gelip beni sarmalayınca ufacık bir hıçkırık koptu dudaklarımdan . Zaten o sarmalamazmıydı hep beni, sadece o.
" Simay,bana korkak dedi. İnanabiliyor musun ya. Benden haz etmediğini söyledi."dedim hıçkırıklarımın arasında." Üstelik engelledi Simay, sırf çıkıp ona ' seni seviyorum' demiyorum diye beni engelledi. "
Sustu. Sadece sustu ve beni dinledi canımdan sevdiğim arkadaşım. Zaten bir tek o değilmiydi benim ufacık dünyamın baş karakteri. Ağladığımda yanımda olan, sevindiğimde benimle sevinen ve her anımda beni destekleyen o değilmiydi?3
Saçlarımı okşadı yavaşça. Ninni gibi geliyordu bu hareketi. " Şşt,üzülme sen , tamam mı? Kıyamam sana ben. Hem , boşversene sen o öküz zihniyetli hödüğü. Değmez o sap beyinli için."dedi alay edercesine bir tonda. Gülümsedim ister istemez. Okul arkadaşına hakaret ediyordu şu an.
Aklıma gelen şeyle Simay'a döndüm.
"Kanka, senin dersin kaçtaydı ?"
" Lan ben onu unuttum. Saat kaç, saat? Anasını satayım. Geç kaldım yav."kahkahalarımın arasında konuşmaya çalıştım." Simay. Hahahaha. Kanka sen, hahahahaha. Az önce küfür ettin."
Evet, Simay'ın küfür etmesi beni bu hâlimde bile kahkaha krizine sokmuştu. Çünkü Simay asla ve katiyen küfür etmezdi. Üstelik bana da ettirmezdi.
Hızlıca odasına gidip bir çita hızında giyindikten sonra onu uğurlayıp odama döndüğümde gördüğüm şeyle tüm mutluluğum kursağımda bırakıldı. Yemyeşil gözlerimden bir inci tanesi firar etti.
Bu lise sonda Emre Can'ın çantasından gizlice aldığım çocukluk fotoğrafıydı. Güzelce çerçeveletip komidinin üstüne yerleştirmiştim. Her gece de ona bakar rüyalarımda onu görmeyi dilerdim.Sonuç; hiçbir zaman görememek olurdu .
Çerçeveyi ellerimin arasına alıp yatağıma oturdum usulca . Baş parmağımı , Emre Can'ın yüzüne getirip okşamaya başladım. Bir yandan da düşünmeye başladım. Sırf onun yüzünden yaptıklarımı...
Ben sırf onun yüzünden hayallerimin mesleğini okuyamamışken ; o hayatını dibine kadar yaşıyordu. Beni hiç görmemişti bu güne kadar , hiç . Ben bilerek gözü önünde olmaya çalışırken o başkalarına bakmıştı hep.
Lisedeyken sürtük kızlarla takılır dururdu. Canım yanmasına rağmen susardım. Otobüste , metroda kısacası her yerde karşısına çıksamda beni bir türlü farketmemişti. Üniversitede ise bilerek onun gittiği üniversiteyi seçmiştim. Şansım oradada yaver gitmemişti tabi. Bende ikinci senemde depresyona girip kaydımı dondurmuştum. Zaten Simay , Furkan ve Doruk ile üniversitede tanışmıştım. Tuhaf olan ise Emrecan bu zamana kadar benim onlarla takıldığımı anlamamıştı. Evet , fazlaca tuhaftı.
Düşüncelerimi bir kenara bırakıp yatağıma uzandım. Çerçeveyi komodine koyduktan sonra telefonumun alarmını ayarlayıp üzerimi örttüm . Gececiydim bugün takside . Uykusuz kalmamalıydım sonuçta . Her ne olursa olsun , dimdik ayakta durmalıydım. Beni devirmeye çalışan bir poyraz olsada.
****
Rüyamın en heyecanlı yerinde çalan alarmımın sesini duymazdan gelerek rüyama devam etmeye çalıştım. Sadece çalıştım. Tabi o anti iğrenç alarm sesiyle uyumak ne mümkün. Öyle bir ses ki ; sizin uyumaya çalışmanıza bile izin vermiyor.
Kolumu ağır adımlarla telefona götürüp elime aldım. Karşıma çıkan tuş kilidini uyku mahmuru hâlimle zar zor açtım. Alarmımı kapatıp saate baktım. Evet, saat tam 15.00 olmuştu.
Ve artık işe koyulma zamanıydı.Banyoya gidip hızlıca rutinlerimi hâllettikten sonra odama dönüp yatağımı topladım. Odamın bir köşesinde çürümeye yüz tutmuş olmasına rağmen sevimli duran pembe gardırobumun başına geçtim. 'Cııırt' sesi eşliğinde kapaklarını açtım , kıyafet arama telaşına düştüm.
Ne ara dolabıma girdiğini bilmediğim siyah kot pantolon ile kareli kırmızı gömleğimi üzerime geçirip saçımı yukarıdan at kuyruğu yaptım. Ardından koridora koşup deri ceketim ve taksi şöförü şapkamı alıp giyindim. Dışarıya bir davar misali dalış yaptığımda karşımda gördüğüm şeyle boğazıma dizilen tükürüklerimi yuttum. Şu an karşımda biricik komşumuz Sabahat teyze vardı. Ve beni kesecek gibi bakıyordu." Yeter artık, yeter! Nedir sizden çektiğim. Şu kapıdan dışarı adam gibi çıkın, adam. Çok şey mi istiyorum sizden ya?"dedi götünden çıkardığını düşündüğüm sesiyle.
Aklıma gelen anti müthiş fikirle sırıttım. " Çok pardon sul-ta- nım." Gidip yanaklarını sıktım." Bir daha olmaz. Bak söz. Hem bak ben taksiye çıkıyorum. Sana baklava alacağım . Antep sarma anlarsın ya ."
Gözlerini belertip bana baktı. Ardından birşey olamamış gibi evine girip kapıyı kapattı.
Evet, bizim bina böyleydi işte . Ufacık bir rüşvetle hemen mum olurdu. Hoş ben baklavanın veya künefenin pek ufacık olduğunu düşünmüyordum ama. Neyse diye geçirdim içimden sonra da sabah ki yaşadıklarımı bir kenara bırakıp apartmandan çıktım. Birickler biriciği sarı taksime bindim. Ve gideceğim yere yavaşça sürmeye başladım.
Evet, olmayan okurlarım. Fazlaca gereksiz bir bölümdü ama. Cidden ilham perilerim kaçtı. Neyse yine de beğenmeniz dileğiyle.!!!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anonim:bir Taksici Masalı
HumorEmrecan: Simay'ı tanıyorsun yani. Anonim: Evet. Zaten numaranı ondan çalmış olma ihtimalim çok yüksek. Emrecan: Hırsızlıkta yapıyorsun. Anonim: Onca lafımın içinden buna mı takılıdın ,amk?hdbrjgofnltl. Anonim: Ne hâle getirdin beni görüyor musun Al...