⭐Wheeler Arması⭐

25 5 0
                                    

Aaron
   Amelia onun hakkında kimsenin bilmediği bazı şeyleri bildiğimi öğrendiğinde korkmuş görünüyordu. Başta lanetli kana sahip bir şeytanla eşleşmek beni korkutmuştu. Derisine işlenmiş mühürden haberim vardı. Ama şimdi, onunla tanıştıktan sonra bana ya da bu okuldaki herhangi birine zarar vermeyeceğini anlıyorum.

   Bana kalırsa, lanetli kanından ve yapabileceklerinden kendisi de açıkça korkuyordu. Mührünü ve gücünü saklamaya çalışıyordu. Çevresindeki insanların Hawkins aile armasından korktuğunu fark ediyordu ama onun da diğerlerinden öteye geçer bir hali yoktu. Ailesinin geçmişini, ya da lanetli kanı ona bırakan Katia Hawkins'in geçmişte neler yaptığını bilmese bile bu armayı taşımak onu da korkutuyordu.

   Ona sınıfını göstermem ve onu orada bırakıp benim de meleklerin katına dönmem gerekirdi. Ama bunun yerine, beni takip edeceğinden emin olarak kapıya yöneldim. O da tahmin ettiğim gibi arkamdan bahçeye çıktığında ayakkabılarının ahşap zemindeki sesi, yerini bahçedeki taş yolda, her adımında geniş bahçede yankılanan seslere bıraktı.

   Bir süre sonra taş yoldan ayrılıp okul ve ormanı birbirine bağlayan, geniş, yıllar içinde sarmaşıklarla kaplanmış ve yosun bağlamış taştan kemere yaklaştım.

   Amelia'nın her şeyden önce bu ormanı görmesini istiyordum. Bu okulla ilgilien güzel şeyi bilmesini istiyordum.

Amelia

   Wheeler'ı takip ederek ormana kadar gelmiştim ama beni neden buraya getirdiğini bilmiyordum. Bu tuhaf okulda görülecek çok şey vardı ama o beni ormana getirmeyi seçmişti. Ormanın derinliklerine inerken gözümü ondan ayırmaya korkuyordum. Toprağın üstüne çıkmış ağaç kökleriyle dolu zemin onu yavaşlattığında ona yetiştim ve çevreme baktım. Ağaçların arasından sızan ama daha sonra hemen kaybolan farklı renklerdeki ışık huzmelerine ve başımı kaldırdığımda, az önce kemerden geçerken turuncu ve pembe tonlarında olan gökyüzünü görmemi engelleyen yüksek ağaçlara. 

   Suyun yakından gelen sesini duyabiliyordum ama kaynağı görünürde yoktu. Renkli ışık huzmeleri Aaron'un sarı saçlarında şekiller oluşturuyor ve gölgeleri mavi gömleğinin yakasına vuruyordu.

   Ormanın aslında melek ve şeytanlardan çok perilerin yeri olduğunu biliyordum ama geldiğimizden beri peri formunda kimseyi görememiştim. Son kattaki sınıflarında ya da onlar için ayrılmış odalarda olmalılardı. Periler ilk başta şeytanlarda görülen bir genetik bozukluğun sebep olduğu canlılar olarak görülmüştü ama şimdi Wilson Lisesi öğrencilerinin çoğu perilerden oluşmaktaydı. 

   Aaron aniden durduğunda ben de durdum ama arkasında kaldım. Büyük bir dikkatle etrafını dinliyordu ama ben sadece kuşları duyabiliyordum. Bana tek bir söz bile etmeden tekrar kendisini takip etmemi işaret etti ve biraz daha ilerledikten sonra büyük bir taşın üzerine oturdu. Bense hala etrafıma bakıyordum. Işık huzmeleri hala gözüme çarpıp daha sonra kayboluyordu. Az önce duyduğum sesin kaynağının ise Aaron'un oturduğu taşın hemen yanındaki gölet olduğunu anlamıştım. Suyun üzerinde, ağaçlardan düşmeye devam eden yaprakların arasında renkli kağıttan yapılmış fenerler yüzüyordu.

   Ben de bir taşın üzerine oturdum ve karşılaştığımızdan beri il kez Aaron'un arması ilgimi çekmişti. Gömleğine baktım ve mavi kumaş üzerine siyah bir daire içinde işlenmiş renkleri ayırt etmeye çalıştım. Altın renkli bir değneğe dolanmış iki beyaz yılan ve çevresinde defne yapraklarından oluşan altın renkli bir daire. Şifacı...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 06, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kontrolsüz DeneyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin