BÖLÜM 3

1 0 0
                                    


Hemen koştum. Sinir ve rahatlama duygularını beraber hissettim. Sevgilim karşımdaydı, ellerinde bir sürü poşet. Beni görünce şaşırdı tabi. “ ne işin var burada” dedi sinirle ve şaşkınlıkla. Bende mal gibi zoraki bir gülümsemeyle “sürpriz” dedim. Poşetleri aldım, içeri girdik. “hani benden 3 gün sonra gelecektin” dedi. “ seni özledim, ne yapayım. Fena mı sürpriz yaptım işte” dedim. “ öyle de hayatım ev berbat sen gelmeden çekidüzen vermek için zamanım olsun istedim” dedi. Belinden sarıldım, öptüm alnından. “ beraber yaparız” dedim. Daha sonra keşke sonra gelseydim diye çok söylendim kendi kendime ama. Ev berbat durumdaydı. Süpürdük, sildik, toz aldık, temizledik, toparladık, düzenledik. Sanki evlenmişiz ve evimizi yerleştiriyoruz gibi hissettim. Yorucu ve güzel bir gün oldu yine. Beraber o kadar iş yaptıktan sonra market alışverişine çıktık. Dönüp eşyaları yerleştirdik. O akşam ben yemek yaptım. Yemek dediysem kızartma yani fazla bir şey değil. Yedikten sonra bahçede sallanan bahçe koltuklarından vardı. Ona oturduk.
Başı omzumda eli elimde saçmaladık bir süre. Sonra yorgunluktan uyuyakalmışız orada. Gece uyandım. Etraf sessiz. Sevgilim iyice sokulmuş bana. Aslında orada uyumaya devam edebilirdik ama boynu ya da beli tutulur diye kıyamadım. Sessizce kalkıp içeri girdim. Kanepeyi açıp yatağımızı hazırladım. Sonra dışarı çıkıp uyandırmaya çalıştım onu ama nafile. Kucağıma alıp içeri taşıdım. Kanepeye yatırıp uzandım yanına. Uyurken onu izlemek lüksümdü, elime zor geçen bir fırsattı. Kaçırmadım bu fırsatı, izledim. Dudakları hafif aralık, saçları yüzüne düşmüş, göğsü hafifçe kalkıp inerken bir eli yastığın altında diğer eli elimde. Alnından öptüm, burnundan öptüm, yanağından öptüm, omzundan öptüm, elinden, dirseğinden baktığım her yerden öptüm. Yanına uzanıp onu izlerken uykuya daldım.
sabah burnumun kaşıntısından uyandım. saçlarıyla burnumu kaşıyıp duruyor. ilk önce açmadım gözümü sonra birden omuzlarından tutup yapıştırdım kanepeye "sen görürsün şimdi" dedim. ilk önce karnını yanlarını ısırdım. çok huylanırdı biliyordum. yapma deyip kafama vuruyordu. "tamam" dedim bıraktım karnını tuttum ayaklarını, gıdıklamaya başladım. gülüyor yapma diyor ama bırakmadım devam ettim. çocukluk yapmak istiyordum o ana. ikimizde çocuklar gibi davranmak istiyorduk. sonra bıraktım. bu sefer o beni omuzlarımdan tutup kanepeye yapıştırmaya çalıştı ama başaramadı tabi. "peki o zaman" deyip ellerini boynuma dolayıp dudaklarıma yapıştı. bıraktım haliyle kendimi.
aşık olduğunuz kız, size ait bir ortam, sabah ciksi. ne yapıyorsanız yapın aşk katınca daha güzel oluyor her şey. öyle oldu zaten. çocuklar gibi gülüp seviştik sonrasında. işte içene sıkışıp kalmak istediğim bir an daha. sabahın daha erken saati olduğu için tekrar sarılıp uyuduk. sırtını, ensesini, omuzunu öptüm tekrar tekrar. "uykumu kaçırma bir hafta daha buradayız nasılsa" dedi. kolumu başının altından geçirdim, diğerini karnının üstünden geçirip elini tuttum. uyuduk öyle.
Öğlen uyanıp duş alıp hazırlanıp çıktık evden. Dolaştık, dolaştırdı beni. iyi biliyordu zaten çevreyi. ilk ve belki de son gelişimdi buraya. Etrafın güzelliği, sevgilimin güzelliği… Nasıl anlatılır bilmiyorum; içine huzur doldurulmuş cam bir fanusun içinde gibiydim. Arkadaşlarıyla tanıştırdı. 5-6 kişi vardı onlarla oturup sohbet ettik. Akşam beraber balık yemeye gittik. Güzel bir gün geçirip döndük eve. Evde televizyon yoktu. Laptopu getirmişti. Sevgilinizle beraberken sıkılmam derseniz sırayla birbirinizin dizine yatıp içinizden geleni söyleyin. O gece öyle yaptık. “ çok seviyorum. Saçlarını, gözlerini, parmaklarını, gülüşünü, utanınca başını sağa doğru eğmeni, seviyorum lan işte her halini” dedim sinirlenmiş gibi. Yanaklarımı sıkıp “ bıkmadan söylüyorsun ya ben bunu seviyorum işte” dedi. Ben kalktım o yattı dizime. Saçlarıyla oynamaya başladım, hayatımda yapmadığım bir şeydi. Sonra radyo açtık telefondan. Kulaklığın bir ucu bende diğeri ondaydı.
Trt fm… Nostalji kuşağı ya da öyle bir şeydi. Çıkan şarkı med cezir levent yükselden. “Bu bizim şarkımız olsun” dedi. “bilmem olabilir” dedim. “ sormadım ki sana. Bizim şarkımız bu o kadar” dedi yanağıma hafifçe vurarak. “ ah be sevgilim, çok seviyorum seni. Çok mutluyum, huzurluyum ama korkuyorum. Biz böyle çok iyiyiz ama ilerisi. inan ilerde kötü olacağımızı bilsem şu evden çıkmazdım, seni de çıkarmazdım. Bir yolunu bulur sonsuza kadar yaşardım burada seninle. Bir günden biraz fazla görmedim seni kalktım geldim. Gidersen, ayrılırsak ben naparım? Sonsuza kadar burada kalalım de razıyım.” Dedim. “ sonsuza kadar burada kalmak istemiyorum. Buranda kalmak istiyorum” deyip elini kalbimin üstüne koydu. Bir daha aşık oldum.
Bu sefer oturduğumuz yerde uyuyakalmadık. Beraber yaptık yatağımızı. Sarılıp, milyon kez birbirimizi öpüp uyduk beraberce. Sabah oldu uyandım. Sevgilim yok yanımda. Biraz heyecan biraz korku hissettim. Neyse ki “ uyandın mı uykucu” deyip arkamdan gelip yanağımdan öptü. “ yüzünü yıka dışarı gel sevgilin çok aç” dedi. Kalktım hemen gidip yüzümü yıkayıp dışarı çıktım. Arka bahçeye. O sallanan koltuğun önüne ufak bir sehpa koymuş kahvaltı hazırlamış. Yok böyle mutluluk. Beraberce yaptık kahvaltımızı. Tabi onun dudaklarıyla başladım kahvaltıya. Hiç dönesim yoktu kalalım böyle iş bulup çalışırdım. Evlenirdik falan ama hayat o kadar kolay değil maalesef. Bugün araba kiralayıp gezecektik. Arkadaşı kiralayıp bize verecekti arabayı. Kahvaltıdan sonra hazırlanıp çıktık
Bol bol gezdik. Tarihi mekanları, doğal güzellikleri. Gece eve dönerken yorgunluktan uyuyakaldı yan koltukta. Bende aşırı yorulmuştum, uykumda vardı. ama ona bir şey olur diye gözümü bile kırpmadım. Eve varınca hemen yatağı hazırlayıp uyandırmadan yatağa kadar getirdim, yatırdım, sonra uzandım yanına. Uykulu bir sesle “ öpmeden uyuyamazsın” dedi. “bak sennn uyumuyordun da bilerek mi taşıttırdın kendini” dedi. “ ne sandın şapşal şımartman hoşuma gidiyor” dedi. Şakağından öptüm. Gitmesinden korkar gibi sarıldım. Uyuduk beraber bir gece daha.
Sabah ben erken kalkmıştım. Bu sefer kahvaltıyı ben hazırlayacaktım. Zeytin, peynir, yumurta, domates, salatalık vs. ne varsa artık hazırladım tepsiye. Bu sefer ben onun burnunu kaşıyarak uyandırdım. “ hainsin oğlum sen” dedi. Kahvaltıyı görünce “hainsin aşkım sen”e döndü o cümle. Pek lüks değildi ama yatakta kahvaltı yaptık. o gün pek bir şey yapmadık. Ertesi günün planını yaptık. Denize gidecektik sabah altıda kalkıp. Dediğimiz gibi yapıp ertesi gün erkenden kalkıp gittik sahile. Sakin bir yer bulup girdik denize. Hatta biraz seviştik. Birkaç gün daha gezmeye devam ettik. Artık tatilin sonuna geliyorduk. Otobüs bileti aldık. Sevgiliyle yolculuk, bir hayal daha gerçekleşiyordu.

İlk Öpücük Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin