Sonunda zil çalmıştı ve lanet olası karının dersi bitmişti. Kitaplarımı çantama tıkıp sıramdan kalktım ve kendimi sınıftan dışarıya atabilmiştim. Ama sınıfın içinden lanet karınını sesi yükseldi "Lily Baker derhal sınıfa geri dön!" bu haykırışın ardından sınıfa, kolidordakilerin bakışları altında geri döndüm. "Efendim Bayan Maria"
"Daha dediklerim bitmeden nasıl sınıfı terk ediyorsun!"
Aptal karı bağırırken ağzından yüzüme bir ton tükürük geldi. Lama kılıklı.
"Konuşmaya devam mı ediyordunuz Bayan Maria ben sadece sizin tükürdüğünüzü görebiliyorum."
Sınıftakiler ve kapının önündeki bir grup insan kıkırdamalarını tutamadı ve bazı kişilerden de "Ooooo" sesleri çıktı.
"Lily Baker derhal müdürün odasına!"
Kadına kıçımı dönüp sınıftan çıktım. Direkt olarak müdürün odasına doğru yürümeye başladım. Koridordaki herkesin gözü bendeydi. Neredeyse ilk kez beni bu kadar çok insan izliyordu. Anlık bir utanma duygusu geldi içimden. Müdürün odasına tam varıyordum ki arkadan
"Lily bekle!" diye bir ses yükseldi. Sesin kime ait olduğunu bildiğim için genelde asık olan suratıma hafiften bir tebessüm yerleştirdim. Omuzlarımdan tutup beni çevirdi.
"Kızım neden müdüre gönderildin? Duyduklarım doğru mu? Hocayı mı tersledin?"
Bu kadar soruyu aklına bir anda nasıl getirebiliyordu. Deli gibi gelen soruların ardından bir kahkaha bastım.
"Evet doğru yaptım." Hayley yüzüme şaşkın şaşkın bakarken bir anda kahkaha atmaya başladı. İkimizde gülüyorduk. Acaba deliriyor muyduk? Müdür odasınından çıktı
"Kızlar neler oluyor burada?"
Hayleyle beraber gülmemizi kestik. Müdüre dönüp "Bay Logan, Bayan Maria yanınıza gelmemi istedi."
"Peki içeri gir bakalım."
Hayley durduğu yerde hala bekliyordu. Ben müdürün arkasından odasına girdim ve karşımda duran koltuğa yerleştim. Bay Logan da yerine oturunca bana "Konu nedir Lily?"
"Bayan Maria, dersten lafı bitmeden sınıftan çıktığım ve daha sornasında ona lama dediğim için beni size yolladı."
Bay Logan'ın yüzündeki ciddi hal yerini küçük kahkahalara bıraktı. Neden bugün herkes gülüyordu.
"Haklısın konuşurken fazlasıyla tükürüyor." Bende kahkaha atmaya başladım. "Ama Lily öğretmenine böyle demen hoş olmayabilir ve sen böyle bir öğrenci değilsin." Bende kafamı sallayıp Bay Logan'ı onayladım. Okul hayatımdaki ilk baş kaldırılım da yaptığım yanlışı onaylamamla sona erdi. Bu bir rekor olmalıydı on dakika falan.
"Tamam Bay Logan çıkabilir miyim?"
"Çıkabilirsin Lily." Oturduğum koltuktan kalkıp odadan çıktı. Karşımda duran Hayley hala şaşkındı. Hiçbir şey konuşmadan kolidorda yürümeye başladık. Az önce ki görüntüden eser kalmamıştı. İnsanlar kendi hallerinde takılmaya başlamıştı bile. Yine o eski hayalet Lily. Ama Hayley'i gören ona selam veriyordu. Biraz daha ilerledikten sonra dolabımın önüne geldim. Hayley benim yanımdaki dolabının şifresini giriyordu. Ben de dolabımın şifresini girdim ve dolabımı açtım. Muazzam dağınık dolabım bana el sallıyordu. Çantamdaki kitabları dolabıma sırayla koydum. Umarım içinden kocaman bir sıçan falan çıkmaz. Arkamdan cırtlak bir ses "Hayalet sürtükkk!" diye bağırdı. Hayley'e kısa bir bakış attıktan sonra sesin geldiği yere doğru baktım. Ve okulun 'bad boy'u Tylor. Bu kaz kafalı şimdi durduk yere niye bana laf attıki. "Efendim beyni uçkurnunda olan Tylor!"
Bana ne oluyordu ben hayatta insanlarla muhattap olmazdım ama şimdi ne değişmişti. Yoksa yürek falan mı yemiştim. Etrafımızdaki insanlar ellerini ağızlarıa götürerek "Ooooo!" tarzı bir uğultu çıkarttılar. Tylor bu yüzden de üzerime doğru gelmeye başladı.
"Dövücek misin Tylor bir kıza el kaldıracak kadar alçak mısın?"
İnsanların şaşkınlıkları artmıştı. Tylor yüzüme bakarak kolumu eliyle kavradı. Kavramasıyla sıkması bir olmuştu. Elimdeki acı tarif edilemezdi. Yüzümü o acıyla buruşturmuştum. Hayley bunu görecek olmuştu ki Tylor'a vurmaya başlamıştı. Ama ne kadar etki ederdi ki. Hayvan gibi cüsseli bir futbolcu ve ona vuran cılız arkadaşım. Tylor bendeki sinirli bakışlarını ona vuran Hayley'e çevirdi ve kahkaha attı.
"Acıttığını mı düşünüyorsun?"
Yüzünde muzdarip bir gülümseme vardı.
"Şerefsizsin Tylor bırak Lily'nin kolunu!"
Bunu demesiyle Tylor kolumu sıkmayı bırakmıştım ama kolumu bırakmasının nedeni Hayley'nin sözleri değil. Bizi biraz ötede izleyen okulun havalı çocuğu Luke Atkins. Tylar'ın elini sıkmasıyla yumruğuyla yere sermesi bir olmuştu. Tylor pes edecek gibi de değildi yerden kalkıp Luke'un yüzüne yumruğu geçirdi. Ben ise şuursuzca onları ayırmaya çalışıyordum. İki tane kaslının ortasında ölmesem iyiydi.
"Yeterrrrrr!" diyebilmiştim. İkiside birbirine ölümcül bakışlar atmayı keserek bana bakmaya başladı. İt Tylor bir iki saniye geçmeden kanayan burnuyla olay yerinden uzaklaştı. Kıriminal bir ortam sonuçta. Baya mantıklı konuşuyorum ya. Luke bana bakmaya devam ederken etraftaki insanlara "İşiniz yok mu sizin!" diye haykırdım. Etraftaki insanlar hem bugünkü olayların ve ben şimdiki bağırışımın şokuyla işlerine geri döndüler. Luke yanıma yaklaşıp kolumu tuttu."Bir şeyin var mı?"
Sesi o kadar rahatlatıcıydı ki oracıkta mayışmaktan bayılabilirdim. Kendimi silkeleyip aklımdaki düşüncelerden kurtuldum.
"Hayır teşekkür ederim."
İlk kez yüzümde istiyerek oluşan bir gülümseme vardı. Aptalım ben neden bir erkek görür görmez böyle oluyorum ki ne de olsa hepsi aynı.
"Önemli değil."
"Ama senin dudağın patlamış!"
Sesim çok tedirgin çıkmıştı. İlk kez konuştuğum birini neden bu kadar düşünürken tedirgin oluyorum ki.
"Önemli bir şey değil. Merak etme."
O erkeksi ve muhteşem yüzüne yakışmayan bir görüntüydü. Hem de baya.
"Olmaz seni revire götürelim ve şu yaraya bir pansuman yapıyim."
Ben ve pansuman yapmak. Umarım çocuğun yüzünü yanlışlıkla dağıtmam. Hayley koluma dokundu. Dokunduğu anda refleks olarak ona döndüm. Bana göz kırparak bizden uzaklaştı. Pislik. Ona bağırarak küfür etmek istiyordum. Luke onu görmüş olacaktı ki pis pis sırıtıyordu. Luke'u kolundan tutarak revire doğru çekiştirdim. Arkamdan zorlamadan geliyordu. Revire girdiğimizde onu sedyeye oturtturdum.
"Bugün beni şaşırttın Lily bir günde iki olay. Senin için büyük bir değişiklik olmuştur."
Yoksa aklımı mı okuyor. Kendimi çıplak gibi hissediyorum. Luke Atkins benle bir oda da ve ben mal gibi davranıyorum. Sorusunu cevapsız bırakmakla yetinip sadece kafamı salladım. Dolaptan tentürdiyot ve pamuk çıkarttım. Aynı filimlerde ki gibi çocuk kız için kavga eder çocuk yaralanır ve kız ona pansuman yapar. Şu anda klişeler havuzunda boğulup ölmek üzereyim. Tentürdiyotdan pamuğa döküp dudağındaki yaranın üzereine bastırdım. İyice temizledikten sonra dolabı tekrar açıp yara bandı çıkarttım. Elimdeki yara bandı kutusundan yara bandını çıkarıp açtım ve dıdağındaki yarayı tam ortalayarak yapıştırdım. Yara bandını yapıştırırken yüzüne değen elim yüzündeki soğukluğu farketti. Yalnız ben farketmedim elim fark etti. Çünkü benim elimde mal. Kendi kendine hakaret eden insan yarışmasında birim olabilirim ve bu benim hayattaki tek başarım olabilir.
"İşte bitti bu seni idare eder. Umarım yaparken canını acıtmamışımdır."
Gözlerimi sanki kendi gözlerine mühürlemiş hibi bakıyordu. Uğraşsamda gözlerimi ondan kaçıramıyordum. Beni neden büyülüyor ki. Diğer kızlar gibi onu arzulayan biri değilm ki ben.
" Hiç acımadı teşekkür ederim. Elin çok hafif."
Beynimde şu an erotik şarkılar çalıyordu. Neden acaba. Sapıtmaya başlıyorum. Gözlerinin içinde kayboluyordum. O gri gözler...