chapt. ⓵

6K 395 179
                                    

Min Yoongi, birlikte geçirecekleri ilk gecenin başlangıcında onu dudaklarının arasındaki sigarayla pencere pervazına oturmuş aralık camdan dışarıyı izlerken bulmuştu.

Varlığını belli edecek şekilde boğazını temizlediğinde kendisinden genç olduğu belli olan oğlan aceleyle sigarasını pencerenin plastik kenarına bastırarak kirli olan pervaza burada geçirdiği günleri hatırlatan yeni bir iz daha bırakmıştı. Bu izler bir nevi bu çöplükte geçirdiği zamanı gösteren çetele tablosuydu. Izmariti aralık camdan aşağı atıp kendisine döndüğünde "Ah, kusura bakma misafir beklemiyordum" dedi.

Yoongi ne demek istediğini anlamadı, o yüzden sessiz kalmayı tercih etti. Hala bu odada oluşunu anlamlandıramıyordu.

Karşısındaki gencin üstünde dışarıda gördüğüne nazaran daha rahat kıyafetler vardı. Yoongi onu hep üniforma içerisinde görmüştü.

"Yine de seni geri gönderecek değilim. Senin gibi birini kaçırmak aptallık olur."

Hala hiçbir şeye anlam veremese de kendisini gencin parlak gülüşüne eşlik ederken buldu.

Genç olan batan güneşin yansıttığı ışınların önünden geçip çeşitli içkilerin olduğu bara ilerlerken Yoongi odaya girdiğinden beri gözünü alan şeyin güneş ışınları değilde bu gencin ışıltısı olduğunu farketti.

"Ilk önce bir şeyler içmeye ne dersin,"

Elindeki şarap şişesiyle kendisine döndüğünde " Ihm, adın neydi?" dediğinde Yoongi ismini ona bağışladı.

Parlak çocuk her zaman yaptığı gibi gülümsedi. "Ben de Yasu."

"Gerçek adın mı?"

"Hayır ama herkes beni böyle bilir."

Sonunda Yoongi buraya geliş amacını keşfetti. Onu tanımak istiyordu. Sadece metrobüste gördüğü broşür dağıtan bir çocuktan daha fazlasını bilmek istiyordu. O yüzden buradaydı.

Hala kapının önünde ne yapacağını bilmez şekilde dikilirken adını henüz öğrenmediği ama herkesin Yasu diye bildiği genç, eline bir kadeh tutuşturup boşta kalan elini eline kenetleyince Yoongi daha da put kesildi. Neler oluyor? Diye düşündü.

Yasu tarafından görkemli karyolaya oturtulduğunda nefesini tuttu. Kendisinin aksine Yasu sırtını karyolanın başlığına yaslamış uzun bacaklarını uzatıp keyifle içkisini yudumluyordu.

Yoongi duvardaki çeşitli resim tablolarını izlerken mantıklı tarafı buradan ayrılması gerektiğini söylüyordu. Tam faaliyete geçmek üzereyken parmaklarının arasında süs gibi duran kadeh alınmıştı.

Daldığı için irkilip soluna döndüğünde Yasu bardağı sehpaya koyup anında dibinde bitmiş elleri Yoongi'nin çenesini kavramıştı. Yoongi yüzlerinin yakınlığından çekinirken Yasu gittikçe yoğunlaşan ses tonuyla kendisini daha da utandırmıştı.

"Iş hayatımda beni heyecanlandıran ilk kişisin. Tanrım, bakışlarını kaçırışın... Galiba üstte ben olacağım senin için sorun olur mu?"

Iyice kendisine yaklaşan yüze karşılık yüzünü yanına çevirip kaçtığında Yasu dudaklarını boynuna yönlendirdi. Yoongi'nin kravatını gevşetip gömleğinin düğmelerini açarken boynunun tadına kapılıp iz bırakmak üzereydi ki Yoongi kendisine gelip hafifçe genci kendisinden uzaklaştırdı. Yetmediğini düşünüp yatakta da bir adım geriye kaçtı.

"Dur lütfen, ben buraya bunun için gelmedim!"

Nefesini düzenleyip konuştuğunda Yasu izin gününde beklemediği misafirin beklenmedik tavrı karşısında şaşırdı.

"Burasının senin evin olduğunu düşündüm. Sadece seni tanımak istiyordum. "

Yasu hafif bir kahkaha bıraktı gergin ortama.

"Burası benim iş yerim" dedi Yoongi'nin gözlerinin içine bakıp hala onu arzularken. Belki biraz daha konuşurlarsa mükemmel bir geceyi garantilerdi.

"Nasıl bir iş?" Aklına değişik şeyler geliyordu.

"Japonca biliyor musun?" diye sordu Yasu.

"Bilmiyorum." diye cevapladı Yoongi.

Yasu olayı çözmüş gibi konuşmaya başladı.

"Japon iş adamlarının Kore'deki iş gezilerinde konakladığı bir aşk oteli burası. Afişlerde çoğunlukla japonca olduğu için anlamamış olman muhtemel. "

Yoongi bulunduğu yeri kavrayınca gözbebekleri kocaman oldu. Gevşek kravatı ve güzelce taranmış saçlarının arasından firar eden tutamlarıyla ayağa fırlarken Yasu da sakince kendisiyle birlikte ayaklandı.

"Ben evliyim" dedi elindeki yüzüğe bakarken. Muhtemelen o sırada evde kendisini bekleyen karısını hatırladı.

Yasu istifini bozmadan "Buraya gelen her adam gibi" dedi.

Değişen ifadesiyle Yasu'nun gururunu incittiğini görebiliyordu. Fakat bu yanlıştı. Burada olmaması gerekiyordu.

"Gitmeliyim, burada olmamam gerek" diye sayıklarken gömleğinin üstten açılmış iki düğmesini ilikleyip iş çantasını eline aldı. Kapıdan çıkarken "Böyle olduğu için üzgünüm " diyerek genç olanı bu odadaki karanlık hayatıyla başbaşa bıraktı.

٨ ٧ ٨

geceniz güzel olsun çileklerim, bu kurgu tamamlanmış şekilde duruyordu bende bu boş günümde neden düzenleyip yayımlamayayım dedim ve ta da! bakalım ya hepsini bir anda yayınlarım, ya da her gece bir bölüm. zaten 6 küçük bölümcük var.

neyse,

nasıldı?

yasu 安 | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin