chapt. ⓹

2.7K 358 123
                                    

"1 buçuk yıl önceydi. Onunla birbirimizi farkedişimizi çok iyi hatırlıyorum. Melekleri andıran bir yüzü, boğuk bir sesi vardı. Sınıfa ilk geldiğinde şöyle bir hepimizi süzmüş sonra da beni seçmiş gibi gelip yanıma oturmuştu."

"Adı neydi?" diye sordu Yoongi.

"Taehyung. Kim Taehyung."

Biraz nefeslenip anlatacak gücü  bulunca kaldığı yerden devam etti.

"Yakışıklı olduğumu söyler dururdu. Ilkin buna karşı çıkardım. Sonra bende yakışıklı olduğumu düşünmeye başladım. Sonrasındaysa her söyleyişinde kalbim kanatlanıp uçmaya çalıştı. Gittikçe vuruldum ona. Tüm gün beraber vakit geçiriyorduk. Benden başkasıyla konuşmazdı. Bende ondan başkasına gerek duymazdım. Yıl sonuna yaklaşırken Yasu diye lakap takmıştı bana. Ne demek olduğunu bilmiyordum. Japonca bir kelimeydi çünkü. Kendisi melez olduğu için japonca da bilirdi. Bazen izlediğim animeler sağolsun anlamadığımı sandığı şeyleri anlardım.

'aishiteru'

Seni seviyorum, derdi. Direk söyleyecek cesareti bulamıyordu. Hep dolaylı yolları tercih ederdi. Beni direk öpecek cesareti bulamaz, ben su içtikten hemen sonra şişeyi elimden alır kendi de içerdi.

Garip biriydi. Sırları vardı. Gizemliydi. Ama bana yansıtmamak için elinden geleni yapardı. Pek başarılı olamazdı orası ayrı.

Liseden mezun olana kadar beni öpme cesareti gösteremedi. Zaten mezuniyette de ben başlattım öpüşmeyi.

Yazın bir şeyler oldu. Sürekli benden uzak durmaya, nefret ediyormuş gibi davranmaya başladı. Yanına geldiğimde beni yanından kovuyor, tek kelime etmeme izin vermiyordu.

Bir gün yine beni evinden kovduğu sırada iki adam kolumdan tutup zorla bir arabaya bindirdiler. Başıma neler geleceğini düşünürken şuan bulunduğum otelin zemin katta bir odasına getirildim.

Simâsı tanıdık gelen bir adam, otelin şimdiki sahibi, bana Taehyung'un borçları olduğunu, bu yerde çalıştığını fakat kaçtığını söyledi. Onun paçasını kurtarıp kurtarmayacağımı sordu bana.

Benden uzak durmasının sebebinin beni peşindeki adamlardan uzak tutmak olduğunu anlayıp kabul ettim. Ve burada çalışmaya başladım. Ilk zamanlar bana Jungkook olarak hitap ederlerken müşteriler japon olduğu için Yasu diye seslenmeye başladılar. Oysa ben onlara Yasu isminden hiç bahsetmemiştim.

Taehyung'un borçlarını ödüyordum fakat o ortalıkta yoktu. O günden sonra onu göremedim. Fakat etrafımda bir yerlerde olduğunu biliyordum. Yasu ismini ikimizden başkası bilmiyordu.

Bekledim. Bu uzun sürede yeni bilgiler öğrendim. Mesela o beni tehdit eden adamın aslında Taehyung'un babası olduğunu öğrendim.

Düşünüyorum acaba bu tuzakta onun da parmağı var mıydı? 

Bunları düşünüyorum işte. Bir gün bu odaya gelicek ve ben ona her şeyin hesabını soracağım. Tüm planlarını hislerini öğreneceğim. Sonra da buradan ayrılacağım. "

Yoongi sırtını yatağın başlığına dayamış Jungkook'un göğsüne başını yaslayıp onun bekleyiş hikayesini dinliyordu.

Jungkook başka birini böyle derin sevdiği için Taehyung denen kişiyi biraz kıskanmış olabilirdi. Jungkook yakışıklıydı ama başından beri Yoongi'nin dikkatini çeken görünüşü değildi. Gözlerindeki durgunluktu. Birini bekler gibi dalışlarının arkasındaki sebebi öğrenmekti. Yoongi bir insan kaşifiydi. Dikkatini çeken insanları izler hikayelerini tahmin etmeye çalışırdı. Jungkook asla tahmin edemediği fakat her şeyi öğrenmesine rağmen hala merakla onu keşfetmek için yanıp tutuştuğu biriydi.

"Jungkook..." dedi az önce birlikte oldukları için yorgun ve arzulu çıkan sesiyle.

Jungkook başını eğip göğsünde uzanan Yoongi'nin saçlarının kokusunu içine çekip öperken mırıldandı.

"Hmm?"

"Ismini beğendim. Telaffuzu karışık ama söyleyince hissettirdikleri çok güzel."

Jungkook gülümsedi. Yoongi'nin teni yanında böyle güzelce sergilenirken, ona tutulmadan edemiyordu.

Fakat duvardaki saate baktığında sekiz buçuğa geldiğini gördü. Eğilip yumuşak dudaklara derin bir öpücük bıraktıktan sonra konuştu. "Gitme vaktin geldi Yoongi."

Omuzlarından tutup beyaz tenliyi kaldırmaya çalışırken Yoongi bir hamleyle Jungkook'un kucağına oturup alınlarını birleştirdi.

"Gitmek istemiyorum, Jungkook. Bir daha keşfet beni, bu kez Jungkook olarak."

Konuşmasını beklemeden şu ana kadar Yasu olarak öptüğü ve sevdiği adamın, geçmişte ihanete uğrayan bir genç olduğunu bilerek öpmeye başladı. Jungkook adında tutkulu bir aşık olduğunu bilerek öptü.

Jungkook da karşı koymak yerine, öpüşüne tutkuyla karşılık verdi. Yoongi bu odadaki zamanları çekilir kılan tek kişiydi. Onunla geçirdiği bir saat su gibi akıyordu. Beklediği şeyleri unutuyor sadece birbirlerini keşfetmeye odaklanıyordu.

Yerlerini değiştirip Yoongi'nin üzerinde yerini aldığında dudaklarına derin bir öpücük bahsedip bembeyaz boynuna indi. Bu sefer Yoongi de kendisini keşfediyor elleri saçlarını kavrayıp diplerine baskı uygulayarak masaj yapıyordu. Yoongi'nin hızla inip kalkan göğsüne indiğinde diğer elini ince beline atıp bedenleri arasındaki boşluğu en aza indirgedi.

Bu bedenlerinin birlikte nefes alıyormuş gibi görünmesine yol açtı. Birbirlerine değen göğüs kafesleri hızla inip kalkıyor, öpüşmeyi daha tutkulu hale getiriyordu.

Bedenleri bir bütünken ve öpüşmekten başka hiçbir şey yapmazken Yoongi dudaklarının arasında hissettiği tuzlu tatla zevkten dolayı kapadığı gözlerini araladı. Ağlayarak öpüyordu kendisini Jungkook. Belli ki vedalara dayanamadığından gözyaşlarını Yoongi'nin odadan çıkışına kadar tutacaktı. Fakat göz bebekleri bu ağırlığı kaldıramamış, kollarının arasındaki adamın kokusunu solurken ağlamaya başlamıştı.

Jungkook da ağladığının farkına varınca gözlerini açıp geri çekilmeye yeltendi. Fakat Yoongi omuzlarından kavrayıp Jungkook'un başını boynuna yerleştirdi. Omuzlarına kelebek öpücükleri kondururken rahatlaması için saçını okşuyordu.

"Seni hala tam olarak keşfetmiş değilim biliyor musun, Jungkook?"

Bir nevi veda etmediğini söylüyordu genç adama.

Üzerindeki beden omuzları sarsılarak ağlamaya devam ederken saçlarını öptü Yoongi. Kemikli elleriyle Jungkook'un çenesini kavrayıp başını kaldırmasını sağladı. Çoğu boynunda yer edinen gözyaşlarından henüz gözbebeklerinde düşmeyi bekleyenleri parmaklarıyla okşayıp yok etti. Jungkook biraz sonra sakinleşti. Fakat hala kırılgandı ruhu. Neye kırgındı bilmiyordu. Esasında bilmek istemiyordu.

Bilmek istediği tek şey altında uzanan bu güzel, evli adamdı. Onu keşfetmek istiyordu. Yalnızca kendisine ait, değerli bir taş olsun istiyordu.

Uzandı ve beyaz ipeksi boynunu kavrayarak derin öpüşlerine kaldığı yerden devam etti.

yasu 安 | yoonkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin