"Günaydın! "diyerek elindeki çiçeği bana uzattı Matthew.
"Teşekkür ederim, sana da günaydın. "dedim yanağını öperken.
"Bu hafta bir yerlere gidelim mi? "
"Olabilir, sinema gibi mi? "
"Tamam,ne zaman gidelim? "
"Bir tek bu cumartesi uygun oluyor benim için. "dedim dudaklarımı bükerek.
"Hayır cumartesi olmaz, o gün stüdyoya gideceğiz."
"Ondan sonra gideriz o zaman. "
"Geceyi orada geçirmeyi düşünüyorum. "dedi gülümseyerek.
"İyi tamam,sonra gideriz. "dedim somurtarak.
"Teşekkür ederim, seni seviyorum. "diyerek yanağımı öptü.
Elimde çiçekle eve döndüğümde abim hemen elimdekileri görmüş ve
"Ooo çiçekler Matthew'dan mı?"diyerek ayağa kalkmıştı.
"Evet "dedim.Hala sinemaya gidemediğimiz için üzgündüm, abim de beni en iyi anlayan kişiydi,
"Bir şey mi oldu? "
"Önemli bir şey değil, sadece Matt benimle sinemaya gitmek yerine stüdyoya gitmeyi tercih etti. "
"O zaman onu gerçekten tanıyamamışsın. "
"Neden ki?"
"Pazar günü onunla gitar çalarken nasıl biri olduğunu anlamaya çalıştım, geçen sene ders verdiğim 10 yaşındaki çocuktan hiç bir farkı yoktu."
"Biraz kendi dünyasında yaşadığının bende de farkındayım. "
"Filmlerde gördüğün sevgili modelini Matthew'da bulamazsın. "
"Olsun ben Matthew'u büyütürüm. "dedim gülümseyerek.
Duştan yeni çıkmıştım. Hemen üstüme bir bornoz geçirip çalan kapıya doğru koştum.Kapının diğer ucunda sırt çantası ve gitarıyla Matt vardı.Beni bornozla görünce doğal olarak şaşırtmıştı.
"Wow, rahatsız etmedim değil mi? "
"Hayır, "dedim üstümü toplamaya çalışarak, "İçeri girsene. "
Çantasını ve gitarını yere bırakıp koltuğa oturdu.
"Yalnız mısın?"dedi. Kendimi çırılçıplakmış gibi hissediyordum.
"Evet canım. "
Bir süre bakıştık, onun bir şey söylemesini bekliyordum ama o beni baştan aşağı süzmekten başka bir şey yapmıyordu.
"Ben üstüme bir şeyler giyeyim, üşümeye başladım. "diyerek içeri gittim.
Giyindikten sonra odamın kapısına doğru yöneldim, kapıyı ittiğimde Matthew'a da vurmuştum.
"Kapının önünde ne yapıyorsun? "
"Biraz geciktin gibi geldi. "dedi, yüzü kızarmıştı.
"Bana söylemek istediğin önemli bir şey mi var? "
"Evet,gece burada kalabilir miyim,galiba evden kovuldum. "
"Ne yaparsan yap Matthew. "
biraz sert çıkmıştım, kolumu tutup,
"Sinemaya gidemediğimiz için mi bana kızgınsın. "
"Bu konu üzerine daha fazla konuşmamıza gerek yok, "
"Tamam sen bilirsin, eşyalarımı odana koyabilir miyim? "
"Abimin odasına da gidebilirsin yarın sabah gelecek."
"Senin odan daha iyi bence. "
Gece yarısına kadar birbirimizi umursamıyormuş gibi yapıp, neredeyse hiç konuşmadık.
"Ben yatacağım "dedim dakikalardır oturduğum koltuktan kalkarken.
"İyi geceler. "
Gece saat 3-4 gibi içerden gelen tıkırtılarla uyandım. İçeridekinin Matthew olmadığını düşünüp korkuyor,eğer Matthew'sa da beni bu saatte uyandırdığı için kızıyordum. Bu karmaşayla içeri gittim.Matt buzdolabından bir şeyler araklıyordu.Sinirlenerek Matt'e bağırdım,
"Matt,ne yapıyorsun!? "
Başını kaldırdığında buzdolabından gelen ışıkla yüzünü görmüştüm ve bununla birlikte tüm sinirim geçmişti. Saçları birbirine karışmış, burnunda dolaptaki pastanın kreması ve korkudan açılmış iki boncuk gibi mavi gözleriyle bana bakıyordu.Kekelemeye başlamıştı,
"Biraz karnım acıkınca bunu yiyeyim demiştim. "
Gülümseyerek yanına yaklaştım,
"Burnunla mı yedin?"diyerek burnundaki kremayı parmağımla aldım. Dudaklarını birkaç kez hızlı hızlı öperek ona sarıldım,
"Küçük sevgilim benim,hiç büyüme tamam mı? "
"Sen de bana bir daha kızma, gerçekten korkuyorum. "
Kollarımdan kurtulup,
"Acıkmak dışında bir sorunum daha var. "
"O ne? "
"Gece uyanınca bir daha uyuyamıyorum. "
"Sana masal okuyayım mı? "dedim gülerek.
"Olabilir ama masalları değiştirerek anlat mesela... "
"Bütün prensleri sen yaparım. "
"O zaman o prensin hayatının aşkı da sen olursun. "
Gerçekten Matthew'un dediği yöntemle Kül Kedisi'ni anlattım.İşin içine uzay gemileri ve hobbitler bile girmeye başlamıştı. Bir süre sonra Matt'in uyumaya başladığını fark ettim. Yanına uzandım ve yavaşça saçlarını okşamaya başladım. Amacım bir süre daha orada durup sonra yatağıma geri dönmekti ama ben de çoktan uyuyakalmıştım.
Yine tıkırtılarla uyanmıştım. Ama bu sefer bunların sahibi Matt değildi çünkü hala yanımda uyuyordu.Başımı kaldırıp mutfakla birleşik salonun mutfak bölümüne baktım. Abim çoktan gelmiş her zamanki gibi kahvaltıyı hazırlıyordu. Beni fark edip,
"Günaydın, "
"Günaydın. "
"Bir an orada yattığınızı görünce çıplaksınız zannettim. "
"Saçmalama. "
"1 yıl bile olmadan böyle düşünmemeye başlayacaksın. "
Onu umursamadan Matt'e geri döndüm.Gözlerini yavaş yavaş açıyordu. Beni görünce gülümsedi.
"Günaydın Matty."