İlk Adım

329 18 4
                                    

Başınıza ne geleceğinden habersizdiniz, birden bir gün dünya adlı lanet yere geldiniz. Yaklaşık olarak bir kaç kilosunuz ve hiç bir şey bilmiyorsunuz gözlerinizle anlamsızca ne olduğunu bilmeden ağlıyorsunuz ya işte o gün başlıyor mücadele..

Konuşamadığınız için ağlamayı tercih ediyorsunuz ve sizi anlamıyorlar onlar anlamadıkça siz ağlamaya devam ediyorsunuz. Hayatın gelecek evreleri de böyle, daha her şeyin başındasın çocuk. Zamanla gözleriniz görüyor, kulağınız işitiyor ve ağzınız kımıldıyor, anlam taşıyarak.Daha ilk yürüme eğiliminizde kırdığınız vazonun hesabı çıkarılıyor, sizce acımasız bir dayakla, dur daha ne yaptın başlangıç bitmedi, hayat yeni başlıyor çocuk. Korku içinde ağlayan gözlerin var yaşla dolmuş, artık içinde bir şeyler oluşmaya başlıyor ve senin atacağın adıma, bebek yaşta dikkat etmen isteniyor fakat sen bilmiyorsun ki ne nedir, ne değildir. Onlar seni, sende onları anlamıyorsun ve göreceksin ki yaşamın ölüme dek bundan ibaret olacak. Çok saçma bir konuda yine azar işitiyor kulakların, ilk kelimen anne oluyor evet anne, aslında onlar konuşmana sevineceklerdi ama sen baba demedin, dede demedin veya dayı demedin. Yedin ha azarı yedin.

Geceleri uyanıyorsun acıkarak, tuvalet ihtiyacı olarak sonra sus be sus çocuk denilerek bir tokat yiyorsun. Korkma çocuk hayata alışıyorsun. Bir adım daha büyüyorsun bu fani, bu acıması olmayan dünyada yürüyorsun, bazen kaçıp başka odalara gitmeyi oyun zannediyorsun lakin bunu yapman istenmiyor senin, bir şeyler kırıp dökebileceğin veya düşüp kendine zarar vereceğin sanılıyor, geri çekilip oturtuluyor mahrum kalıyorsun gülebilmekten. Zaman geçtikçe dışarıya merak salıp dışarı çıkmak, oyun oynamak istiyorsun ama en fazla beş dakika kalıyor sonra yine sana dar gelen evine dönüyorsun, çünkü büyüklerin korkuyor araba çarpmasından, alıp kaçırılmandan vs. türlü şeylerden ve bir yandan da haklı görünüyor olabilirler fakat ben arkandayım çocuk, gülmek senin hatta en çok senin hakkın bu dünyada. Değil mi ne anlamı var ki sen gülüp, eğlenerek büyümeyeceksen. Sen fakir bir ailenin çocuğusun kıyafetlerin hep ondan bundan yeni yakışmaz sırtına gibi düşünüyorsun büyüdükçe ama sen çok istiyorsun güzel giyinmeyi. Sabret çocuk bunlar bir gün silinecek hafızandan.

Akranların oyuncaklar almış oynuyor sen hala çizgi film dahi izleyemiyorsun, çünkü ailenin durumu bir televizyon bile almaya uygun değil, sen neler olduğundan hala habersiz sıkılıyorsun evinde dünyadan haberin yok çocuk, zaten babanda yok başında, gitmiş bilmem taa nerelere çalışmaya ama ne yapsın adam ekmek parası diyor annen, lakin bilmiyorsunuz siz ekmek paranız, bir karıyı elleme parası oluyor. Diş çıkarmaya başlıyorsun çocuk, acın ağır, sızın derin geceleri ateşleniyorsun, annen biçare duramıyor yerinde artık sana vuramıyor çünkü derdini tam olarak biliyor. Gecenin bir saatinde komşunun kapısını çalıyor senin için ve olmadık insanlara kelam ediyor o muhteşem insan annen, bize ne yapsa anneler yapar zaten. Tüm aşılarına sırtında annen götürdü, kızamık çıkardın annen baktı, kışlar geçti üşüdün annen odun buldu buluşturdu ısıttı seni asla üşütmedi. Şimdi o anneye mi gönül verirsin, yoksa sizi arayıp sormayan, ayda yılda bir gelen babaya mı ?. Keşke şu dilin tam anlamıyla açılsa da haykırabilsen birikintilerini, bak küçük yaşta başına gelmedik şey kalmadı yazık. Unutma ki hayatta elbette zorluklar olacak, zorluklar olmadan hiç bir engelin ne olduğunu anlayamazsın, sende çaba göstermezsen bir arpa boyu yol gidemezsin, emek göstermezsen gülmek nedir sezemezsin. Yaşamak için ekmek, ekmek için emek gerek bunu zamanla çözeceksin çocuk henüz bilemezsin.

Bu arada altı yaşını devirdin bakıyorum da,  dillendin sen seslendin galiba adam olma yollarına girmeye de adım atacaksın bir kaç yıl sonra, okula giden çocuklara özeniyorsun sabahları. Annen ekmek almaya gitmiş sende camın dibine yapışmış pencereden okula giden çocukları izliyorsun. Annene, " Anne ben ne zaman gideceğim, bende gitmek istiyorum okula ." Diyorsun. Biçare annen boynunu bükerek, " Baban gelince yavrum !. " Diyor. Sende boynunu büküp gözlerin dolarak sessizce yemeğini yemeye çalışıyorsun, ama lokmalar adeta taş olmuş da geçmiyor boğazından çünkü bir umutsuzluk çöktü sinene. Bu zamana kadar ayda yılda bir gelen babanı bekliyorsun, gelir umudu bile taşıyamıyorsun. Aslında seni okula annen de gönderebilir çocuk fakat annenin okulunu karşılayacak durumu yok sen bu konuları anlayamıyorsun, habersizsin. Annen ise farkındadır ve gözleri dolar, sen yemeğini ye deyip, mutfakta hıçkırarak ağlar çaresizliğine, kimsesizliğine, yoksulluğuna ve yavrusuna. Sen merak içinde kalkıp, kapının arasından bakıyor, annenin ağlayışlarını görüp dayanamıyorsun, gözlerin boncuk boncuk yaşlara bürünüyor yüzün kızarıyor. Kapıyı açıyor, annene sarılıyorsun. Sımsıkı !. 


ADINI SEN KOYHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin