Uzun bir aradan sonra yeniden aklıma esti bir kaç düşünce kırıntısı. Yeniden merhaba kafası karışık olan dostlarım.
Yazmadığım bu uzun süreç boyunca hayatımda kaybetsem ölürüm dediğim bir insanı çıkardım. Can parçam dediğim insandan gitmem gerekti. Fakat şunu fark ettim ki bir şey değişmiyormuş. Kimseye canınızın parçası yapacak kadar bağlanmamak gerekiyormuş. Bir çocuğu çok sevdim sanmıştım. Fakat o da bir yanılmaymış.
Tabi başlarda zor geldi. Ailemden bir parça olarak gördüğüm insanları bitirmem. Aşığım sandığım kişiyi terk etmem. Bunlar bazı insanlar içim ölmekten beter. Fakat biz kaybetmeye alışmış insanlar için nefes almak gibi bir alışkanlık, bir zorunluluk olmuş sanki. Sevdiğimiz insanları kaybetmek. Heh ne var bunda günlük yaptığım iş o deyip geçeriz bizler.
Şu anda yine birini sevdiğimi sanıyorum. O gitse sanki kemiklerim ezilecek, kalbim kuruyacak gibi geliyor. Fakat bunların hiçbiri olmayacak dostlar. Alışın kaybetmeye ve benden size tavsiye alışmayın. Gidiyorlar.
Yine bu uzun süreçte şunu fark ettim. Dürüstlük pekte bi işe yaramıyor. İnsanlar kendi düşüncelerine saygı duymamızı istiyorlar. Ama bizim düşüncelerimiz onların umurunda değil. Bunu nasıl mı anladım? Düşüncelerim hep saçma bulundu. Anlatmama izin verilmedi. susturuldum hep. İşte bu yüzden yazıyorum. Kalem ve kağıt benim emrimde. Beni yargılamıyor Anlattığım kağıdım. Kalemim beni susturmaya çalışmıyor.
İnsanlara hemen güvenip, her şeyim oldun beni tanıyorsun demeyin. Kimse kimseyi tam anlamıyla tanıyamaz. İlk önce şunu bir sorgulayın, siz kendinizi tam olarak tanıdığınızı mı zannediyorsunuz?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aklıma Ne Eserse
NonfiksiAlımdaki bu düşünce karmaşasında yazarak bir tür terapi yapıyorum kendi kendime.