2.bölüm

37 2 1
                                    


Bu korku dolu anda parmaklarımda bir titreşime uğramış , şarkı listesinden bir parça oynatmıştı.Bu tamamen kontrolsüz olmuştu.  Göğsüm kalp atışlarım ile inip kalkarken yabancı bir ses tekrar konuştu. ''Burada ne arıyorsun?'' Konuştuğunu işitiyor fakat bu erkek sesine ait adamı göremiyordum. Önümde bir duvar ve arkasında karanlık bir mezar vardı. Ayağa kalktığımda onu göreceğimi biliyordum. Fakat bunu yapmayacaktım. Hayır yaparsam korkum artar ve bu anı unutmam uzun zaman alabilirdi. Ama ben tam tersini hatta tam şuanda bu kadar yaşadığımı bile unutmak istiyordum.Tam burada. Cam kırıklarının üstünde , yerde. Korkuya alışık biri değildim. Hiç.  Tüm bunları düşünürken kendimi toparlayıp cümlelerimi araya bereye sokmaya çalışıyordum. Şuan birşey düşünemiyordum. Korku tüm bedenimi sarmıştı. Bu sırada duvarın üzerinde gözlerime ilişen karanlık yüz bir adımcasına yerde gerilememe neden oldu.  Gözlerimi kocaman açtım ve elimi kalbime koyarak nefesimi kontrol etmeye çalıştım. ''Sana bir soru sordum?'' Gözlerini göremiyordum. Gölge tüm yüzünü kaplamış loş lamba ise ona bir farkındalık katarak çenesinin belirgin kemiklerini gün yüzüne çıkarmıştı. Gözlerimi kırpıştırdım ve konuşmaya çabaladım. Bedenim kaskatı kesilmişti. Ne konuşabiliyor ne de bir tepki verebiliyordum. Sadece elimi kalbime koymuş sakinleşiyor havası verir gibi yerde öylece duruyordum. Ama şuan beni kim görsem bu umduğumu düşünmezdi. ''B-ben yürüyordum.'' 

''Buradamı yürüyordun?'' daha yeni cevap verebildiğime şükrederken bir yeni soru daha sorması heyecanımı arttırmıştı. ''E-evet.'' kaçamak cevaplarımı gözlerim destekliyordu. Göz ucuyla yanı başımdaki sıralı müzikleri çalan telefona baktım. ''Ve müzik. Evet müzik dinliyordum.''   Kafasını usulca çevirerek telefona baktığında omuz silkti. Her ne kadar bedeninin yarısını göremesemde yaptığı hareketleri seçebiliyordum. Bir anda sağ elinde tuttuğu kazmayı kaldırıp toprağa gömercesine yere doğru  bir darbe uyguladığında gözlerimi kocaman açtım ve bu sefer hiç düşünmeksizin kaçmak için ayağa kalktım. ''Elindeki de ne?'' bunu söylerken yerdeki telefonumu almak için eğildiğimde vücudumun titremesine sebeple diz kapağım içine doğru kırıldığında he ne kadar biraz yalpalasam da telefonumu aldım ve doğruldum. Ona doğru baktığımda artık yüzünde gölge olmadığını çehresinin apaçık ortada olduğunu gördüm. Birden içimde bir soğukluk hissettim. Çok belirgin yüz hatları vardı. Saçları şuan oldukça dağınık görünüyordu. Sarıydı. Gözleri siyah duruyordu. Ama belkide bu bir karanlığın oyunuydu. Kahverengiyi birden hislerimde baskı yaptı. Ve evet doğruladım. Gözleri kahverengiydi. 


''Ağzını kapat.'' dış dünyama dönmemi sağlayan bu ses ona aitti.  Ağzımdan nefes alıp soluduğumu farkettiğimde , son bir soluk verdim ve ağzımı kapattım. ''Elimdeki bir kazma.'' bunu söylerken çok rahat görünüyordu. Şuan bir mezarın içinde elinde bir kazma ile öylece duruyordu. Ben ise bu durum karşısında çılgına dönmüştüm. Tanrım! aklımı kaçırmak üzereydim aklımdan bin tane senaryo kuruyor yaşadığımı hayal ediyordum. Sırf bu yüzden bile delirebilirdim.

Elim ayağım titriyordu. ''Elindekinin bir kazma olduğunu biliyorum. ''O zaman niye soruyorsun?'' ondan korkmam için beni tahrik eden çok şey olsada şuan bunu ona hissettirmemek için çabalıyordum. 


''Onunla ne yaptığını soruyorum.'' elimde tuttuğum telefon karşı taraftan gelen bir aramayla titrediğinde delicesine ''şükürler olsun'' diyerek bağırmam için bir işaretti ama yapmayacaktım.. Telefonu hiç düşünmeden açtım ve cevapladım. ''Alo ezel sen nerdesin haber vermeden niye çıkıyorsun?'' Ayça'nın sesi beni rahatlatmıştı. Fakat birden telefonu anında açtığım için kendime lanet okudum. Göz ucuyla karşımda duran sarıya baktım. Elini gür saçlarının içinden geçiriyor kazmasıyla duvarın dibindeki toprağı oyuyordu. Ayça'ya şuan mezarlığın hemen önünde tanımadığım bir adamla burada olduğumu söylersem çıldırırdı. Cümlelerimi toparlamaya çalıştım. Bu sırada alt dudağımı ıssırıyor ve çaresizliğimi düşünüyordum. ''Ben marketteyim. Evet sana süt ve gevrek alıyorum. '' Ayça bir süre konuşmayınca fırsat bilip arkamı döndüm ve 5 adım ilerledim. Daha rahat konuşabileceğimi umdum. ''Deli misin sen? bunu bana söyleyebilirdin. Birlikte çıkardık.'' onu bu güzel düşüncesinden dolayı takdir edercesine tebessüm ettim. ''Rahatını bozmak istemedim bu yüzden tek geldim tamam mı? Seni seviyorum. 10 dakikaya evde olurum. Görüşürüz.'' cevabını beklemeden telefonumu kapadım ve arkamı döndüm.Neredeyse bir saatir bu korkuya mağruz kalmıştım. Ama o... o artık arkamı döndüğümde yoktu. Sanki karanlık onu yutmuştu. 

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 02, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Kabir AzabıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin