Köy meydanına çağıran muhtar Kamil'in yanında birkaç asker vardı.Köyün delikanlıları aralarında fısıldaşırken ne oluyor,ne gidiyor diye merakı da elden bırakmıyorlardı.Çok geçmeden muhtar girdi lafa:"Köyümün yağız delikanlıları.Buraya niye geldiğinizi merak ettiğinizi biliyorum.Buraya sizi toplama nedenim ülkemiz Kore Savaşı için çarpışacak yiğitleri cepheye almak için askerlerini yolladı.Ben sizin hepinizin nasıl bu vatanı sevdiğinizi biliyorum ve ne görev gelirse kabul edeceğinizi de.Ayağım topal olmasa bende yazılmak istiyordum ama ayağım topal olduğu için çürüğe çıkmış bulunmaktayım.Bağrı yanık yiğitlerim.Cepheye gitmeyi kimler istiyor ise bir adım öne çıksınlar."Köyde sayıları on beşi bulan delikanlı vardı ve hepsi bir anda öne doğru hamle yaptılar ve hep bir ağızdan şöyle haykırdılar:"Ben,ben,ben..."Muhtar:" Sizlerle gurur duyuyorum,sizi doğuran anaya hürmet ediyor sizi yetiştiren babaya saygılarımı sunuyorum."(Fatih babasını çok erken yaşta kaybettiği için muhtarın bu cümlesinden sonra içi yanmıştı.Bağrına oturan taşı hiçe sayması lazımdı çünkü görev vaktiydi.)
Ayşe ve babası olayı uzaktan takip ediyorlardı.Muhtarın dediklerini duyan ama böyle bir şeyin olduğuna hala inanamayan Ayşe çok sevdiği Fatih'i sanki bir daha göremeyecekmiş gibi hüngür hüngür ağlamaya başladı.İçi parçalanmıştı.Çünkü babasının babasını kaybetmişti Kurtuluş Savaşında.Dedesini hiç görnemişti ama babaannesi her zaman yaşatmıştı hatırasını kocasının.O da zor kavuşmuş dedeme.Başlık parası demişler bir sürü pürüz çıkmış falan derken Kurtuluş Savaşı patlak vermiş.Babaannemin çok üzüldüğünü gören kocabubam babaannemi dedem askere gitmeden önce vermiş.Babannemin bir tek çocuğu var oda babam.Babamda babasını hiç görmemiş.Babaannemse en çok çeşme başında çamaşır yıkarken gördüğü adamı çok görmese de sevmiş ama ömrü bu kadarmış işte.Babaannem veryansın etmemiş hiç.Başka biriyle de evlenmemiş.Bu kadar seviyorken Fatih'i o kısacık zamanda aklından geçenler sanki Fatih o an ölmüş hissiyatı vermişti Ayşe'ye.Hiç olmamıştı Fatih ama şimdi belki de hiçbir zaman olmayacaktı.Belki de ölecekti.Bunu nasıl atlatabilirdi bilmiyordu.Kızını hiç böyle görmeyen baba ise:"Kızım noldu sana?Ne bu halin?"diye sordu.İç çekerek ağlayan Ayşe"Bir şey yok baboo dedem aklıma geldi de..."
Kızı dedem deyince suratı düştü biraz.Dağ gibi durdu senelerce ama bu cümle kar yağdırdı eteklerine.Lakin güçlü durmalıydı.Ailesi onun eline bakıyordu.İçinden şöyle dua etti:"Allah'ım ben bu Dünya'dan gelip geçen silik bir noktayım.Baki olan sensin.Ailem elime bakıyor.Beni elden ayaktan kesme,vatanımızın üzerinden yardımını çekme Ya Rabbim."İçinden binlerce amin duydu.Sonra devam etti."Bu ülke bizim çatımızdır ya Rab.Çatı çökerse altında kalırız hanemizin.Bizi koru ya Rab."Amin dedi.Fatih anası için endişeliydi.Sonuçta sakatti beli.O giderse tarla ne olacaktı.Eve koşarak gitti.Anası hoşgeldin oğul dedi kapının eşiğinden girerken.'Ana sana bir haberim var.' dedi.Anası:'Dinliyorum oğul'
Hemen lafa girmeye çalışan Fatih'in dili damağı kurudu,kelimeler boğazına düğümlendi ve bir bardak su içti.Sonra anasına sırtını dönerek(utanıyordu çünkü.Anasını yalnız bırakacaktı ve tarla işleri yarım kalacaktı.)kekelemeye başladı:'A a ana ben şey ben cepheye gidiyorum.Görev vaktiymiş anam.' 'Ey oğul' dedi anası ve ekledi:'Gitmezsen sütümü sana helal etmem.'
Anasının elini öperek hazırlıklara başladı.Trene doluşup gideceklerdi sonuçta.Bazen aç kalacak bazen özlem duyacaktı ,biliyordu.Ama üzülmüyordu.1950 yılının Temmuz'uydu.Havalar sıcaktı.Lakin gönülleri daha sıcaktı yağız delikanlıların.Ayşe kararlıydı anlatacaktı her şeyi Fatih'e ama konuşamazdı utanırdı.Aldı eline kağıdı yazmaya başladı.Tren kalkarken verecekti kağıdı Fatih'e ve diyecekti ki bunu trene binince oku ve hemen uzaklaşacaktı oradan.Tabii Fatih'in olduğu yerden.Çünkü onu uzaktan da olsa son bir kez görmeliydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖRMEYENE GÖZ OLMAK
General FictionÖyle bir aşktı ki bu gözü görmemesine ve onca şey yaşamasına rağmen onu gönül gözüyle seviyordu.