Beyfendi kılıklı:)

25 3 0
                                    

Hızlı hızlı yürürken, neler olduğunu hatırlamaya çalıştım ama aklıma gelen tek şey rezil olduğumdu. Hemen uzaklaşmak istedim ordan, biran önce evime gidip yatmak. Çisenin seslerini duymaya başladım. Kızgındı belli ama o an onu beklemek gelmedi içimden olanlar benim yüzümden olmuş gibi hissediyordum. Suçlu benmişim gibi, ordan kaçmak istiyordum çiseden bile ama o Koşup yetişti bana ve sıkıca sarıldı.
- merak etme canım ben ona haddini bildirdim.
- eve gitmek istiyorum çise bişey olduğu yok yorgunum sadece onun dediklerini dert edicek değilim. Yine her zamanki gibi dışarıya karşı duvardım. Sadece çiseye anlatabilirim derdimi ama daha çok tazeyken olanları konuşmak daha kötü olur diye düşündün.Beraber bizim eve kadar yürüdük. Ağlayıp sinirimi atmam için yalnız olmam lazımdı. Ama çise beni yalnız bırakmak istemedi. Gece bizde kaldı. Ne zaman konuyu kapatacak olsam acaba neden diye sorup duruyordu. Saat 01.30 gibiydi çisenin telefonu çaldı arayan buraktı.
- efendim burak?
- Olanlara bi anlam verebildin mi çise?
- Hayır. Senin arkadaşındı neden sakinleştirmedin sana da kızgınım.
- Aslında, herneyse helinde misin?
- Evet de ne aslında?
- Ya ben neden olduğunu biliyorum.
- Anlat o zaman ne bekliyorsun?
- Size içecek almaya gittiğimiz sırada cem ve aliyi gördük ısrar edip bişeyler içmeyi teklif ettiler. Mert istiyordu zaten bende gitmek zorunda kaldım. Konu heline geldi işte ne olucak senin bu halin falan dediler merte gaza geldi biraz helinin onu istemediğini, ama mertin ısrarla bişeyler olmasını istediğini söylediler mert ayıkken pek takılmadı bende takılmaz diye umuyordum ama ne bileyim işte gücüne gitmiş. Mert öyle bi insan değil bilirsin çise heline çok değer verir. Bence çok pişman olmuştur bile şimdiden. Sen bi helinle konuşsan?
-  İstediğini yapıcak ve pişmanım diyip sıyrılcak mı? Hangi kitapta yazar bu?Neyse burak yarın konuşuruz çok geç oldu zaten uyuruz birazdan iyi geceler sana
- İyi geceler sevdicek.
Çise olanları bana anlattığında merte olan sinirimde bi değişiklik olmamıştı. Bu kadar kolay olmamalıydı. Madem ona karşı bişey hissetmediğimin farkındaydı ona göre davransaydı. Bunun suçlusu ben değildim. Beni tanımayan ve mertle aramızdakileri bilmeyen ve o an o partide olan herkes de beni suçlayabilirdi. Ama ne bileyim sanki ben mert için bi hırstım. Ya da ben öyle düşünüyorum bilmiyorum ama oluru yoktu bana göre. bu olay bana ders olmuştu. Karşımızdakine ne olursa olsun dürüst olmak gerekir. Üzülüp üzülmeyeceğini düşünmeden sonra daha çok üzülen siz olursunuz yani olabiliyormuş demeliydim. Ben bunları düşünürken yavaş yavaş pencereden gün ışığı vuruyordu. Nerdeyse sabah olmuştu ve benim gözüme hala uyku girmemişti. Çiseye baktım ve saçları yüzüne yapışmış ağzı açık ve tek bacağı üzerimde uyuyordu. Kim bilir kaçıncı rüyasını görüyordu. Bu hali beni gülümsetti iyi dostlar siz kötüyken sizi konuşmadan hatta farkında olmadan bile gülümsetir. Ayağını düzelttikten sonra üstünü örtüm ve kocaman sarıldım, gözlerim daha fazla dayanamadım ve mağlup geldi...
Sabah kulağımda çisenin çığlıkları yankılanıyordu.
- kalk helin hadi! Kalk, geç kaldık sınavv...
Söylediklerinin sadece sınav kelimesini seçip beynim algılama gölgesine almıştı ve vücudum istemsiz kalkmıştı.
- ne dedin ne? Ne sınavı? Nasıl uyandırmazsın ya! Aferin..
- Hahahahaha
Sınavı kaçırmıştık ve çise böyle çirkin kahkaha atıcaktı inanılır şey değil her halde şokta.
- tamam çise kendine gel. Mazerete girmeye çalışırız. Normal değil böyle gülmen.
- Bugün günlerden pazar helin.
- Çok kötüsün. Çoook!
Ondan nefret eder gibi baktım bi süre sonra  uçurumdan bırakırcasına yatağa attım kendimi ve yorgana iyice sardım. Ne kadar sararsam o kadar uzaklaşıcaktım sanki çiseden. Ama beni uyutmaya hiç niyeti yoktu. Üstümde değişik hareketler deneyip beni yataktan çıkarmayı başardı elimizi yüzümüzü yıkayıp kahvaltı hazırlamak için mutfağa girdik.
Büyük bi iş bölümü sonucunda çise patates kızartacak, yumurta haşlayıp menemen yapıp sofrayı hazırlayacaktı. Ama adil bi iş bölümü değildi çünkü bütün yük bendeydi. Bende ekmek almaya gidecektim. Zor olucaktı ama başarabilirdim. Üzerimde lacivert eşofman altı vardı onun üzerine bol borda bi tişört giydim Saçımı tepeden bi topuz yaptım tepeden demişken sadece küçük bir kafa gibi olmuştu abartmamak lazımdı. Aynaya yaklaştım ve gözlerimin altı mosmordu dün istemsiz ağlamıştım bunlar yan etkisiydi büyük ihtimal ayrıca yüzümde çıkan 4 koca sivilceyide dahil edebilirim. Aynanın ucundaki küçük dolapta fondötenle allık vardı ama o an sürmek istemedim ve öylece evden çıktım. Evden çıkar çıkmaz havanın artık git gide soğuduğunu farkettim ama o soğuk rüzgarın yüzüme çarpışı hoşuma gitmişti. Fırına gidip ekmek aldım ve eve doğru yürümeye başladım. Bi anda uzun zamandır sahile gitmediğimi fark ettim hayatımda ne zaman bişeyler yolunda gitmeyecek olursa denize anlatırdım dertlerimi, dalgalar her zaman sessiz dert dinleyen ve sır saklayan dostlarım olmuştur. Gidip her zaman ki kayanın üzerine oturup partide olanları anlattım dalgalara rahatlamış gibiydim artık ya da güçlü olduğuma inandırabilirdim kendimi. Artık gitme vakti gelmişti. Yoksa çisenin gazabına uğrayabilirdim. Kaya biraz yüksekti her zaman çıkması zor olurdu üstüne ama ben her zaman oraya çıkmak için çabalar inmek içinde kayanın üstünden kendimi kumlara bırakıverdirdim. Atlamadan önce etrafa bakındım eğer kuma yapışıcak olursam rezil olabilirdim. Derken atladım, ve yüzümde dehşet bi acı hissettim şom ağızlıydım ben işte hatta daha beteri düşünmem yetiyordu. Hava çok soğuktu yüzüm baya üşümüştü hızlıca kumlara çarpması baya acı verdi. Yüz üstü düşmüştüm hiç kalkmak istemedim o an sadece sırt üstü döndüm ve hiçbir şey olmamış gibi orda yatmaya başladım. Başımda biri öksürmeye başladı ama bu hasta öksürüğü gibi değildi kendini farkettirmek isteyen biri gibiydi daha çok gözlerimi araladım ve tepemde asaf vardı beni dürtüp duruyordu
- hey napıyorsun sen ya?
- Bayıldın sandım öyle yatınca sanada hiç iyilik yaramıyor.
- Niye bayıldığımı düşünüyorsun ki hem biri gelip öylece yatamaz mı burda?
- Daha önce hiç rastlamadım öylesine. Hem düştüğünü gördüm genelde düşen insanlar toparlanır ve ayağa kalkar senin gibi rahat bi pozisyon alıp yatana rastlamamıştım. Her neyse ver elini.
Biraz öylece yüzünü inceledim. Yüzünün zayıf ve kemikli olmasına karşın yanakları vardı. Soğuktan kızarmıştı. Sarışındı, gözleri kahverengiydi, saçları kısaydı galiba 3 numara diyorlar ben pek bilmiyorum uzun boyu ben burdayım diye bağırıyodu. Ayrıca omuzları geniş ve benim 2 3 katım yapıdaydı.
- Elim daha ne kadar bekliycek? Yani onu bileyim de bu ağrırsa diğerine geçerim.
Elimi uzattım ve hızlıca kaldırdı beni bende hızlı hızlı üzerimdeki kumları temizledim. Asafda yere düşen ekmeği alıp bana uzattı gülümseyerek.
- bu senin galiba.
- Evet.
- Bu arada biz doğru düzgün tanışamadık yeniden mi tanışsak?
Elini bana doğru uzattı bu sefer bekletmeden bende elini sıktım hava soğutu ama elleri sıcacıktı.
- ben asaf
- Bende helin
- Memnun oldum helin hanım he bu arada dünden sonra daha iyi misin?
- İyiyim ya takılıcak ne var onda. Pek umursamadım. Neyse benim gitmem lazım ekmek beklerler fazla geciktim zaten.
- Görüşücez mi demeliyim görüşelim mi demeliyim küçük hanım
Derken gülümsüyordu. Benimde aklıma kütüphaneden çıkarken görüşücez küçük hanım dediği geldi. Sanki kabalığı konusunda bi ilerlemesi vardı.
- görüşürüz beyfendi kılıklı!
Bende gülümsüyordum bu sefer. Arkamı döner dönmez şuan ki halim aklıma geldi soğuktan kızarmış burun mor göz altları tepeden dağılmış büyük topuz ve 4 büyük sivilce ne kadar mükemmel demi? Eve doğru yürürken kendimle kavga ediyordum ama içimde değişik bi heycan vardı bunu az sonra yapacağım kahvaltıya yorarak eve geldim.

Sessiz dalgalarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin