1

16 2 1
                                    

Gece uyanmamı sağlayan ne kötü bir kabustu, ne de teyzemin uyandırmalarıydı. Gözümü açtığımda yatağımın ucuna oturmuş bedeni görünce normal insanlar gibi korkmam gerekirken "Ne var?" diye sordum. Yağız'ın "Kalk gidiyoruz." demesiyle gözlerimi devirdim. "Gecenin bir saati evime gizlice giriyorsun, tüm bunlar yetmezmiş gibi bana emir veriyorsun, sen iyi misin?" Yağız'ın bana ters ters bakmasıyla az sonra tartışabileceğimizi hissedebiliyordum. "Gecenin bu saatinde evine seni seviyorum demek için gelmedim, heveslenme. Seçillerde oturuyorduk, Bilge seni de almamı istedi ben de almaya geldim." Ona kapıyı gösterip oflayarak yataktan kalktım. Üzerime Ankara'nın soğuğuna uygun bir şeyler giyip odamdan çıktım. Yağız her zamanki gibi yatağa duvara yaslanmış düşünceli görünüyordu. Omzuna vurup "Sürekli bir şeyler düşünmek çok yorucu değil mi?"
"Hiçbir şey düşünmüyorum." dediğinde yine gözlerimi devirdim. "Teyzemden izin alıp geliyorum, burada bekle." deyip arkamdaki odaya girdim. Teyzem uyumamış aylardır yazdığı makalesini bitirmek için uğraşıyordu. Teyzem öğretim görevlisi olduğu için gece hep geç saatlere kadar odasında çalışırdı. "Teyze..." der demez "Gidebilirsin ama Yağız bıraksın." dedi. Odadan çıktığımda Yağız bıraktığım gibiydi.
"Daha sonra beni bırakmanı istiyor."
"Haklısın ben düşünememiştim." dedi ve merdivenlerden inmeye başladı

Kapıyı açtığım an Ankara'nın ayazı yüzüme vurdu. Birkaç adım sonra dayanamayıp cebimde duran sigara paketini çıkardım.
"Üşüdüm sigara ister misin?" diye sordum. Sigara paketini elimden alıp tekrar cebime koydu.
"Ne zamandır ısınmak için sigara içiyorsun?" demesiyle beni kolunun altına aldı. İçimden beni sevmeyi bıraktığın andan beri diye geçirdim. Yağız ile 7 yaşımdayken teyzemi ziyarete geldiğimde tanışmıştık. Ben her zamanki gibi kimseyle konuşmak, oynamak istemeyen şımarık bir kızdım. Yağız ise benimle oynamak isteyen ve istediğini her zaman alan kararlı bir çocuktu. Yağız ile tanıştıktan sonra her fırsatta Ankara'ya gitmeye başladım. Bilge ve Seçil de arkadaşımdı evet ama Yağız benim için hep onlardan farklı olmuştu. Ailem dışında ilk kez birini sevmiş, birine güvenmiştim. O benim ilk sevgilim ve ilk öptüğüm adamdı. Beni ilk ve son kez 15 yaşındayken öpmüştü. İki sene her şey o kadar güzeldi ki mutluyduk. İki sene sonra her şey sanki değişmişti. Yağız eskisi gibi sevgi dolu davranmıyordu. Artık devam edemeyeceğimizi ve arkadaş kalmamız gerektiğini söylemişti. Ne kadar canım yansa da, acıdan öleceğimi düşünsem de sırf onun hayatında kalmak için kabul etmiştim. 18. yaş günümde Ankara'ya geldiğimde ise Bilge ile sevgili olduklarını öğrenmiştim. Pastadaki mumlar üflenince sönmüştü ama ben içimdeki alevi üç yıldır söndüremedim. Onun için havasından bile nefret ettiğim Ankara'da üniversite okumaya başlamıştım. O ise Bilge ile birlikteydi ve Bilge'yi seviyordu. Birden Yağız'ın kolumu çekiştirmesiyle kendime geldim.
"Geldik karga. Bir de bana çok düşünüyorsun dersin."
"Bana karga deme, hoşlanmıyorum."
"Ben hoşlanıyorum." dedikten sonra kollarımdan tutup merdivenlerden çıkardı. Zile basar basmaz sanki kapının hemen arkasındaymış gibi Bilge kapıyı açtı.
"Aşkım!"
diyerek Yağız'ın boynuna sarıldı. Bu hallerini izlemeye hiç hazır hissetmiyordum. Ayakkabılarımı çıkartıp içeriye girdim. Seçil huzursuz bir şekilde koltukta oturuyordu. Yanına gidip ona sarıldım neler dönüyor gibisinden bir bakış attım. Omzunu silkmesi hoş olmayan şeyler duyacağımın işareti gibiydi. Seçil, Yağız'a baktı, ardından da bana. Seçil Yağız'a olan hislerimin hepsini biliyordu. Bu sırada Yağız kendini karşı koltuğa attı. Bilge heyecandan yerinde duramıyordu. Olağanca sevinçli bir sesle
"HAMİLEYİM!" dedi.
Karşımda oturan adama bakamaz oldum. Ellerim sanki buz kesmişti. Bir tepki vermem gerekiyor muydu gerçekten? Sizin adınıza çok mutlu oldum demem mi gerekiyordu? Ayağa kalkıp Bilge'ye doğru ilerledim ve ona sarıldım. Bu tebrik mesajı içeren bir sarılma değildi. Bu beni bitirdin sarılmasıydı. Yağız ile göz göze gelmemeye çalışarak ortalığa çok mutlu olduğumu söyledim.
"Ama şimdi gitmem gerek." dedim. Kimsenin bir şey demesine izin verme den  ayakkabılarımı giydim. Bu sırada Yağız ayaklandı, ona dönüp,
"Gerek yok, ben giderim." dedim ve itiraz etmesine fırsat vermeyip hızlıca evden çıktım. Daha hiç koşmadan nefes nefese kalmıştım. Bu fiziksel bir nefes alış-veriş hikayesi değildi. İçerideki göz yaşlarım dışarıya çıkmak için nefesimi kesti. Daha fazla kendimi tutamadım hem ağlayıp, hem koşuyordum. Bu halde ne kadar koştum bilmiyorum. En son dayanamayacağımı anladığımda kendimi bir kaldırıma attım. Düşüncelerim bir türlü rahat bırakmıyordu. Hayal kırıklığını ruhumun her zerresinde hissediyordum. Bilge hamileydi, Yağız ile bir bebekleri olacaktı, belki evleneceklerdi. Sanki mümkünmüş gibi göz yaşlarım yanaklarımı daha da fazla ıslatmaya başladı. Tam da bu anda omzuma dokunan elle irkildim ve arkamı döndüm. Uzun boylu, siyah saçlı, karanlıktan çok seçemesemde kahverengi gözlü 22-23 yaşlarında bir genç bana bakıyordu.
"Sakin ol, seri katil ya da sapık değilim. Şu binada oturuyorum." elleriyle gösterdiği karşımdaki binaya baktım.
"Bir kızın bu saatte bu kadar ağlamasına sebep olan şeyi merak ettim." dedi. Göz yaşlarımı silip, burnumu çektim o an belki kalkıp gitmem gerekiyordu ama bunu yapmak içimden gelmedi. Boğazımı temizleyip,
"Bir şey yok. Sadece içimden ağlamak geldi." diye bir yalan uydurdum. Bir kahkaha attı tabiki inanmamıştı.
"İyi yalan söyleyemiyorsun."
"Bir yabancıya neden anlatayım?"
"Tahminimce seni bu hale getiren insan çok yakın biri ve emin ol bu ölü halini benim gibi yabancı bir adam daha fazla ölü yapmaz."
Dedikleri doğruydu ama yinede ona hiçbir şey anlatmayacaktım.
"Anlatmayı sevmiyorum."
"Peki Pandora'nın kutusu. Umarım adın da sır değidir."
dedi ukalaca sırıtarak.
"Bade, senin?"
"Ali."
"Eve gitmem gerek Ali, teyzem beni bekliyordur."
"Bu saatte dışarıda ağlıyorsun ve teyzen seni bekliyor, gerçekten tuhaf."
"Teyzem üniversitede öğretim görevlisi evden çıkarken o da çalışıyordu."
"Hangi üniversite?"
"ODTÜ."
Ali söylediğimi duyunca gözlerini büyüttü.
"Nasıl yani Hülya hocanın yeğeni misin?"
"Nerden bildin adını söylemedim?"
"Hiç. Benzettim sadece."
Aslında benzediğimizi çoğu kişi söylüyordu ama ben pek benzetemiyordum.
"Sanırım benziyoruz, haklısın." dedim.
"Tekrar şansımı denemek istiyorum. Bir aşk acısı yüzünden mi ağlıyorsun?"dedi.
"Bilemezsin." dedim ve ayaklandım.
"Eve gitmem lazım." Yürümeye başladığımda arkamdan seslendi.
"Seni tekrar görebilecek miyim Bade?"
"Bilemezsin." dedim ve yürümeye başladım.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 07, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÇilingirHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin