Yaşayabilmek dolu dolu...
Sevebilmek mesela, herhangi bir şeyi herkesten çok sevebilmek. Bazen kendinden bile çok sevebilmek. Tutunabilmek mesela gözlerine tutunabilmek. Gözlerinin kıyısındaki ince çizgilerine, gülüşüne, iki çift gamzesine , ağzından çıkan her bir kelimeye tutunabilmek...
Hoyratlaşan davranışlarına, koruma iç güdüsüyle yaptığı her harekete bağlanabilmek. Ne kadar ilginç değil mi? Sana bağlı olan bir tek ruhunken bir başkasının kalbine bağlanmak istemek. Seni sen yapan özelliklerinin veya seni senden farklı bir hale getirebilecek her bir davranışı onun üzerinde sevebilmek...
Bazen yanındayken saçmalayabilmek. Saçma gelen her bir davranışın için deliye dönmek. Kelimelerinin içinden sana dair bir şeyler seçebilmek. Fazlasıyla tanımak mesela... Her yaptığın işte burada olsaydı şöyle yapardı diyebilmek.
Gözlerine her baktığınızda kalbinizin pırıldayan ışığını hissetmek. Anların, saatlerin, dakikaların , saniyelerin , o an durduğunu hissetmek. Keşke bir şey dese de şuan dünyanın en mutlu insanı olabilsem demek.
Bazen oturup saatlerce kendinizle çelişmek. Her vazgeçişinize hep bir umutla bağlanabilmek. İmkansızı sevmek belki de. Bazen kendi kendine sevebilmeyi öğrenmek. Kadere lanet etmek. Başkasına güldüğü o anları yakıp , yıkıp geçmek...
Bir insanı sevmek her şeye bedel... Bir insanı doyasıya sevmek her şeye bedel...
Bir insanı yalnız başına sevmek sadece üç noktaya bedel...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARA FISILDAMAK
РазноеKendinizden bir şeyler bulabileceğiniz bir dünyaya fısıldamak.