Uzanmışsın karanlığın içine, gözlerin kopkoyu bir hayale dalıyor. Belki bir saatin yelkovanını takip ediyorsun , belki de bir duvardasın. Sorular soruyorsun kendine belki de kalbine. Uzun kelimeleri aşıyorsun.
Sımsıcak gülüşlerden güneşli ılık iklimlerden , soğuk tavırlara geçiyorsun. Zaman gidiyor sen gidiyorsun.
O kadar dalmışsın ki aydınlanmaya başlayan gökyüzü bile umrunda değil. Gündüzlerin akşamlara , akşamların sabahlara karışmış. Karmakarışıksın... Seni bu duruma sokanla seni bu durumdan çıkaracak tek kişi. Ve sen şu an tamda şu an onu düşünüyorsun.
Peki ya o?Senin gibi midir mesela? Bir duvara karşı oturmuş mudur? Çatmış mıdır kaşlarını? Veya en sevdiğinden en sıkıntılı halinden, yine sakallarında mıdır elleri? Gecesi gündüzünde midir? Sevmiş midir gerçekten?
Yoksa ayakta durması gereken zamanda yaslanmış mıdır gölgeme? Gitmiş midir?
Benden gitmiş midir mesela?
Belki de hiç benimle olmamıştır?Gözümü diktiğim simsiyah gece. Işıldayan kutup yıldızı vur yüzüme, yüzüne. Aynı yönde ışığında yıkanalım, arınalım.
Fısılda bize.
Sevin de.
Doğru ya beni sevmiş midir sence?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAHARA FISILDAMAK
RandomKendinizden bir şeyler bulabileceğiniz bir dünyaya fısıldamak.