Tanrısal bakış açısı
Dea Tacita yaşam ile ölüm arasında sıkışıp kalmışken diğerleri için kötü günler yakındaydı. Bonvoyage1 çalışanları Antevorte gezegenindeki yerli, masum halkı öldürmek yerine onlarla barışçıl bir şekilde yaşamayı tercih etmişti. Dünya'daki insanlar onları yollamalarına rağmen kendi vatandaşlarına yardım etmeyi seçmemişlerdi. Görevlerini yerine getirmediler ve tüm Bonvoyage1 çalışanları dünyada hain ilan edilmişti. 500 yıl boyunca insanlar Dünyadan gideceklerini düşünmüşlerdi. Zaten başka bir çareleri de yoktu ya gidecekler ya da öleceklerdi. Artık insanlar dışarıya oksijen tüpü olmadan çıkamıyorlardı. Birçok bitki yetiştirilmiyordu. Dünya yavaş yavaş ölüyordu ve bunun suçlusu da insanlardı.
Dünya geri dönülmez bir yola girmişti. İnsanlar ne kadar bilinçli davranmaya çalışırsa çalışsın doğa düzelecek durumda değildi. Bonvoyage1 dünyaya ihanet edince hemen yeni bir uzay gemisi yapmaya başladılar fakat insanlar yetkililerin uzay macerası için para harcamak yerine tarım için, doğa için para harcamasını istiyordu. Devletlerin 500 yıl önce olduğu gibi tekrardan uzay macerası için milyarlarca lira harcadığını duyan insanlar ile devlet yetkilileri arasında savaş çıktı ve devletler uzay aracı projesini durdurmak zorunda kaldı.
NASA bir süreliğine kapatıldı. İnsanlar sakinleşince proje gizlice yeniden başlatıldı. Devletler NASA'ya eskisi gibi çok bütçe veremiyordu bu yüzden Bonvoyage2 için gereken her şeyin toplanması 30 yıl sürdü. Dünyanın vakti daha da azalmıştı. 10 yıl içinde görev çalışanları seçildi ve gizlice eğitildi. Bonvoyage2 100 yıllık görevine hazırdı. 500 yıllık yol zamanla teknolojinin ilerlemesiyle 100 yıla kadar düşmüştü fakat yine de dünyadaki insanların kurtarılması için yeterli değildi. Daha doğrusu zaten dünyadaki yetkililer masum olan bir çok insanı kurtarmayı düşünmüyordu. Sadece işine yarayacak bilim insanlarını ve kendi ailelerini Antevorte'ye getirmeyi düşünüyordu.
Bonvoyage1 çalışanları bunu bildiği için dünyadan vazgeçmişti. Antevorte'de ilkel yaşam süren yerli halk ile barış sağlayıp onları medeni hale getirmişlerdi. 300 yılda dünyanın olduğu teknolojik seviyeden çok daha yüksek bir seviyeye gelmişlerdi. Fakat onları her zaman izleyen yaratıkların olduğunu fark etmemişlerdi ve yakında çok kötü şeyler olacaktı...
DEA TACİTA
Yaşamak, nefes almak, yemek yemek, yürümek, koşmak, duymak nasıl bir şeydi? Bunların hepsi nasıl yapıldığını unuttuğum şeylerdi. En son kapsüle girmeden önce evimizde mantı yemiştik, tadını unutmamak için.. Şimdi düşünüyorum da aklıma bir tek şekli geliyor. Tadını hatırlayamıyorum. Aslında ben dünyaya dair ne his varsa hatırlayamıyorum.
Ablam Nisan ve abim Sinan'ın yüzlerini, seslerinin tonunu ve tınısını unutmak istemiyorum. Onlara dair ne varsa hatırlamak istiyorum. Olurda uyanamazsam ya da ben uyanırsam onlar uyanamazsa tek başıma yeni bir gezegende ne yaparım bilmiyorum.
Tıssssss...
Bu ses.. Kapsülümün açılıma sesi. Sonunda... Sonunda Allah'ım uyanıyorum. Sıcaklık tenimdeki ölüm soğukluğunu dağıtmaya başlarken kendime gelmeye çalıştım. 500 yıllık uykumdan sonunda uyanıyorum.
" Neden 1 saattir kapsülün açık olmasına rağmen uyanmıyorsun?"
Yüzüme değen sıcaklıkla gözlerimi aralamaya çalıştım. Neden hareket edemiyorum? Neden?! Kalın erkek sesi kulaklarımı istila ederken dediklerine odaklanma çalıştım. Ağır bir ingilizce aksanı vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
REVİVAL
Science FictionTick tock tick tock tick tock tick tock... Saatin ilerleme sesini mi duyuyorum yoksa kalp atışlarım mi emin değilim. Kendimi zamanın içinde sıkışmış gibi hissediyorum. Yine bir kâbus mu görüyorum bilmiyorum ama eğer vardıysak hemen uyanmak istiyorum...