BEN KİMİM DEMEYE CESARET İSTİYORUM

31 2 0
                                    

Hiç...
Var iken hiç kimse olmak hemde uzun zamandır. Her gün yeni bir sabaha uyanmak neyin ispatıdır. Var olduğumuzun mu? Sanmıyorum. Yaşamak bu değil. Bu koca yetimhanenin soğuk duvarları artık ısıtmıyor içimi. Bana doğru uzanan hiç bir el almıyor sol yanımda ki sızıyı. Aksine açılan bir yaraya tuz basar gibi acıtıyor yüreğimi. Küçükken bütün dünyanın bu yetimhaneden ibaret olduğunu düşünürdüm. Değilmiş. Karşı caddeden geçen çocuklar ANNE diye seslenince anladım. O kelimeyi her duyduğumda içimden bir şeyler kopuyor sanki. Bir damla göz yaşı akıp gidiyor kahverengi gözlerimden. Başımı öne eğiyorum uzun ve siyah saçlarım omuzlarımdan yüzüme doğru düşüyor. Göz yaşlarım esmer tenimi kamçılayarak süzülüyor. Ben daha ne olduğunu anlamadan karşı caddeden geçen çocuklardan biri tekrar nispet eder gibi ANNE diye seslenmesi yok mu. Allah'ım ömrümden ömür alıyor. O an yaşlandığımı hissediyorum resmen. O çocukları ve anne lafını her duyduğumda aklımda oluşan o müthiş soru. "Annem bizi neden terk etti?" Çocuk değilim artık farkındayım yarın 18 oluyorum. Büyüdüm hem de çok zaman önce. Kimse farkında değildi lakin annemin bana bıraktığı o derin yara büyüttü beni. Yarın her şey değişecek.Yarın ilk işim bu cehennemden çıkmak olacak. Annemin beni ve babamı neden terk ettiğini bilmek istiyorum. Beni neden bıraktığını bilmek istiyorum sonu ne olursa olsun. Muhakkak mantıklı bir açıklaması vardır. Anne olan o yüce kadın öylesine bir nedenle gitmiş olamaz hayatımdan. Babamın öldüğü gün dün gibi aklımda. Babamın ölmesine neden olan o kadın öylesine çekip gitmiş olamaz. Annem beni ve babamı terk ettiğinde ben daha bir yaşındaymışım. Babamı hayal meyal hatırlıyorum. Ve babam beni bıraktığın da ben altı yaşındaydım. Babam gittikten sonra ben kimim demeye cesaret istedim açıkçası. Gözlerimin içine bakıp son nefesini vermeden önce "Baban seni çok seviyor mavi. Beni unutma..." değişini asla unutmuyorum. Giderken her şeyi alıp gitti hayatımda ki süper kahraman. Babamla ilgili kafamdaki en belirgin hatıra ayakkabılarında ki kuruyan çimento ve ona sarıldığım an da ki içime çektiğim o tozlu ter kokusudur. Varlığı benim en büyük hazinemdi. Yokluğu en büyük kayıp ve en büyük eksikliğim oldu. Onsuz olmak yani babamın gitmesi bu hayatta cehennemi görmem demekti. Bana pahalı hediyeler alan bir babaya sahip değildim çok paramızda yoktu. Bazı geceler aç yattığımızda oldu fakat babanla o ince battaniyenin altına girdiğim an bütün her şey geçerdi. Masallar anlatırdı bana. Onun anlattığı masallarda her şey o kadar mükemmel olurdu ki içimi ısıtırdı söylediği her şey. İçimi ısıtan her şeyle beraber gitti babam. Şimdi aç uyuduğum geceleri bile çok özlüyorum. Babam her zaman mükemmel bir anne ve mükemmel bir baba oldu bana. İçimdeki en yüce insan her zaman o oldu ve her zaman da o kalacak. " Mavi içeri gel artık geç oluyor. Yine yarı çıplak atmışsın kendini dışarı. Kızım üşüteceksin bak yağmur da yağıyor birazcık dinle beni kızım yaa. Beni sen öldüreceksin valla." Ve evet sanırım bu yetimhaneyi güzel yapan ve çekilir hale getiren tek şey Efsun sultan. "Geliyorum Efsun sultan. Abartma Allah aşkına Efsun sultan yağan ahmak ıslatan yaa." Bana bir anne şefkatiyle yaklaşması beni mutlu ediyordu açıkçası bazen üzerime daha fazla titresin diye şımarıklık yaptığım da olurdu. Ne var diğer çocukları benden daha fazla sevsin istemiyorum. Çünkü ben içimdeki boşluğu Efsun sultanla doldurdum bu hayatta sahip olduğum tek şey oydu. Bir gün o da gider diye çok korkuyorum. Efsun sultan eşini ve bir oğlunu feci bir kaza da kaybetmişti. Tatilden dönerken geçirdikleri kazada sağ kurtulan tek kişi o. Aynı gün hem eşini hemde oğlunu toprağa vermiş bir insan. Bu arada Efsun sultan dediğime bakmayın kendisi  edebiyat öğretmenidir. Ailesini kaybettikten sonra meslek hayatını bir kenara bırakıp kimsesiz çocuklara bakmaya karar vermiş. Efsun sultanın uzun siyah saçları buğday teni ve gri göz rengi her zaman etkiler beni. Hem dış görünüşü hem de içi güzel olan tek insan benim için. Sanırım gidişim en çok onu üzecek. Lakin gidiyor olmam onu bırakacağım anlamına gelmiyor. Her zaman ziyaretine geleceğim onun. "Dolabına bir iki kitap bıraktım üstünü değiştikten sonra bir göz atarsın tamam mı güzel kızım." Bu kadın da kesin kitaplarla öldürecek beni. "Peki efsun sultan bakarım." dedikten sonra Efsun sultanla vedalaşıp ayrıldık. Canım  Efsun sultanım kim bilir nasıl üzülecek gidişime hatta belki ağlayacak lakin ben ona kıyamam. Zamanla her şeye alışmış bir  kadın benim yokluğumu hissetmez sanırım. En azından ben öyle düşünüyorum. Yarın her şey çok farklı olacak. "Gün doğmadan neler doğar." cümlesinde ki gün doğacak, güneş doğacak, neleri ben doğuracağım.

Sen Benim 17. Yaşımın Eylül Ayısın Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin