“Hayır, hayır!” diye atıldım heyecanla. “Bu bizim cinayetimiz daha iyi bir fikir bul” diye söyledim yine. Yazmaya başlayalı neredeyse bir hafta olmuştu ama hala nasıl bir yol izleyeceğimizi bulamamıştık.
Elindeki boş kahve bardağını masaya bıraktı bıkkınlıkla. “Belki de intikam aldığımız kişilerin üstüne baş harfimizi kazımalıyız?”
Ona göz devirmeden edemedim. “Ne bu ? Zorro ya özenen aptal bir katil mi? İntikam almaya çalışan bir katil den bahsediyoruz. Çizgi romandan değil”
Dediklerimi mantıklı bulmuş olacak ki derin bir nefes alıp arkasına yaslandı. “Benden bu kadar. Senin daha iyi bir fikrin varsa buyur.” Dedi yapmacık bir alınganlıkla.
“Pekala..” dedim biraz düşünmek için fırsat ararken. “Bu biraz fazla vahşiliğe kaçabilir. Ben düşündüm ki, kurban geçmişte katılımızı en çok nasıl rahatsız ettiyse o organını kesip sıradaki kurbana yollayalım.” Kararsız gözleri benimkini buldu. Kafasında oturmayan bir kaç şey vardı.
“Açıkla” dedi. Sabırsızca. Onun ilgisini çekmek hoşuma gidiyordu.
“Yani diyelim ki, ilk kurban adı neydi ?”
“Murat” diye cevapladı sorumu.
“Evet Murat. Katılımızı geçmişte en çok hangi hareketi rahatsız etmişti?”
“Bilmiyorum” dedi. Düşüncelerini benimle paylaşmaktan çekiniyor gibiydi. Ellerini masaya koyup bana biraz daha yaklaştı. “Ona sürekli piç kurusu demesi olabilir. Evet katilin onunla ilgili aklında kalan şey ona sürekli küfür etmesi”
“Tamam Murattan en çok rahatsız olduğu şey ona küfür etmesi. O zaman Murat’ın dilini kesip sıradaki kurbana yollayabiliriz. Böylece sıranın kendine geldiğini bilir. Tedirgin olması ve ölümü beklemesi oyunu daha eğlenceli kılacaktır.” Cümlem bittiğinde bir müddet konuşmadı. Bir şeyler düşünüyor fakat söyleyemiyor gibiydi. Ne olduğunu merak etsem de onun üstüne gitmemem gerektiğini gayet iyi öğrenmiştim.
“Tamam mantıklı. Son eksik parçayı da bulduğumuza göre ilk bölümü yazıyorum” dedi.
Koltuktan kalkarken önünde olan boş kahve kupasını aldım.
Başımı “Tamam.” Anlamında sallarken mutfağa doğru yürüdüm.
Tuna’nın benden çok şey sakladığını biliyordum. Ama yaralarını deşmek yerine, sarmam için kendisinin göstermesini beklemek daha mantıklı geliyordu.
Kahve bardaklarını alıp yeniden karşısına oturdum ve sesimi çıkarmadan içindekileri bilgisayara aktarmasını izledim.Belimde hissettiğim hareketlilikle zoraki açtım gözlerimi. Etraf karanlıktı, son hatırladığım şey koltukta Tuna’yı izliyor oluşumdu. Koltukta uyumuştum. Tuna üstümü örtmekle yetinmeyip yanıma uzanmıştı. Ona doğru dönmek için kımıldadığımda Belimde ki eli izin vermedi ve beni mümkünmüş gibi biraz daha kendine çekti. Uyanık olup olmadığını anlayamamıştım. Sıcağa ve uykuya yenilerek yeniden kapattım gözlerimi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM OYUNU
Mystery / Thriller"Kıvırcık saçlı katil mi ?" dedi. İri siyah gözleri büyürken, elleri Kıvırcık saçlarına gitti. Suratın da ki şapşal gülümsemeyle bana bakıyordu. "Evet" dedim. Bende onun gibi gülümserken. "İlla bütün katiller sert ve kusursuz olmak zorunda mi ? Bizi...