Gözlerimi araladığımda yoğun güneş ışığı direkmen yüzüme ışındandı.Işık yüzünden gözlerimde oluşan ağırı kafamı otomotikmen öbür yana çevirmeme neden oldu.
Tabii ki de kafasını boynuma gömüş bir Nam Joon beklemiyordum (!)
Yüzüne saçan saçlarım zaten onu görmeme engeliyordu, birde boynumda hissetiğim cildi beni deli etmeye başlamıştı bile.
Ama o..
O bir melek gibi uyuyor.
Jackson'in öküz gibi uyumasına karşılık o, yeni doğumuş bir melekti...Heyecanımı dindirmek için hafifce yutkundum ve gözlerimi yumup kafamı salladım.
Kendimi fazla kaptırdım, bir erkeği asla yakışıklı bulmayacağım, bunu kemdime verdiğim bir söz'dü.Ama yinede bir fotoğorafın kimseye zararı yok değil mi?
Telefonumu yastığın altından aldım ve kamerayı açıp fotoğorafını çektim.
Gözüm bir an saatime takıldı,
Saat 11:30'du.Pek şaşırmadım çünkü gecenin bilmem kaçında uyuya kalmıştım *kalmıştık.
"Kızım? İçeri girebilirmiyim?"
ANNNNAAAAMMMM
"Nam Joon kalkkk !!!!"
Diye tısladım ve Nam Joon'u ölesiye dürttüm.
Ama beyefendi ki--bir yerini-
Bile oynatmıyordu."Ae Ra? İçeride misin?
Bak giriyorum!"Acaba şu an
'İçerde değilim'
Desem hayatım tam bir salak diziye dönerdi değil mi?"Ehm.. Ben müsayet değilim şu an! Üstümü giymedim daha, çıblağım yani!"
Diye uydurdum ve Nam Joon'u daha hızlı ve kuvvetlice dürtüp, sarsmaya başladım.
"Gerçekten mi?
Peki ben o zaman kocanın odasına gidiyorum !"Kocanın mı '-' ?
Hala evlilik gibi bir durum yok, olmasına ne kadar az kalsada.
Sahi, ne zaman evleniyorum ben?Nam Joon'un birden gözlerini açıp çırpamasıyla refleks olarak yerimden bir sincap gibi sıçradım (!)
"Çıblak mı!"
Really!?
"Sus! Annen duyacak!
Hadi kalkta bir kaçış yolu bulalım! Birazdan yakalanacağız!"Diye fısıldayrak tısladım ve beni süzen gözlerini aldırmaya çalıştım.
Ama cidden, bir insan
'Çıblak'
Kelimesini duyunca mı kalkar ancak!?"Boş ver ya.
Nede olsa alışmamğz lazem böyle durumlara...
Nede olsa evleniyoruz""Ne!? Biz evlendikten sonra burada kalmayacağız değil mi!?"
"Kalmicakmıyz!?"
Diye sorduğunda çıldırmak üzereydim.
Yani gerçekten bu oğlan hangi hayal dünyada yaşıyordu!?"Kafayı mı sıyırdın!?
Kesinlikle kalmayacağız!
Her ne kadar ikimizde evlenmek istemesekte, birbirimize uymamız lazım!
Öyle kendince karar veremezsin böyle şeylere!"Bu sefer kendimi hiç tutmadan sesimi yükselttim.
Annesi gelsin, artık umrumda değil, yani şu an hakkımı savunmam benim için en önemlisi!"Ah Nam Joon orada mı?
Ben sizi yalnız bırakayım kkk!"Kayinvalideciğimi şu an saygısızlık olsada umursamayacağım,
Çünkü önümde bana erkeklik taslayan bir Nam Joon var!
En nefret ettiğim şeylerinden biridir, erkeklerin tasladığı
'Sözüm geçer' şeyisi!Nam Joon tam bir şey diyecek gibi oldu, ama ben onu bölüp yattaktan kalktım ve banyoya doğru hızlıca ilerledim.
"En az 45 dakika sonra bu odayı terk etmiş ol!"
Dedim ve içeriye girdim,
Acayıp sinir olmuştum,
Bu hareketi ondan beklemiyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yolculuk | Kim NamJoon :: RM
Fanfiction"Nam joon, neren ağrıyor?" Diye sordum elimde lifi hafifçe kanlı derisine ovalarken. "Burası" Dedi ve eliyle sol göğüsünü gösterdi, yani kalbinin üstününü. "Gururunu mı kırdılar?" "Yok, döktüğün göz yaşların yüzünden ağrıyor" ~ Ilsan... Onun...