Bu kış gününde tek başına ayakta kalmaya çalışıyordu. Elinde mendiller ekmeğinin peşinde oldugu besbelli. Çelimsiz , kısa boylu , ayakta zar zor duran küçücük masum yüzlü bir çocuk. Soğukta çaresizce bekliyordu. Gözlerinde dünyanın ağırlığı görünüyor . Öyle güzel , öyle anlamlı gözlerin var ki çocuk insan şu dünyada güldüğü her an için utanıyor ve senden af dilemek istiyor. Yorgunluğu ve çaresizliği o kadar belliki bunu gözlerinde görüyorum. Sahi haketmis miydin sen bu hayatı? O küçücük solgun yuzunde bunca acı niye ? Ben bu düşünceler içinde kaybolmuşken bekledigim nihayet gelebilmişti. O parlak siyah gözlerini gözlerime dikti ve ne halde oldğumu ne düşündüğümü anlıyormuş gibi bakmaya devam etti. Sormadı bile ne olduğunu. Konuşmaya başladı ama ben anlayamıyorum aklım hala o küçük masumdaydı . Onda kendimi görüşümdendi galiba ona karşı olan bu yakınlığım . Gidip ona sarılmayı ve onu hiç bırakmamayı istiyorum. Sanki dünya benim için durdu. Her şey onunla bütünleşti. Neden sonra birden o küçük bedeniyle yanıma yaklaşmaya başladı , sanki yıllardır görmediğim çocukluğumdu yanıma gelen. Avucumun içi terliyor , yüzüm kızarıyor. Ya bana neden böyle bir hayatı seçtin de hayallerinin peşinden koşmadın diye sorarsa ne cevap verecektim cok zor bir durumdaydım. Allahım yardım et! Yavaşça yanıma yaklaştı . O masum haliyle bir şeyler sormaya başladı . Ama onu duyamıyorum anlayamıyorum. Sadece görebiliyordum.