1 ♦️Bize Dair Herşey♦️

1K 32 116
                                    

Sevgili Günlük,

                  Benim kim olduğumu biliyorsun. Artık kendini tanıyamayan zavallı muggle kökenli bir cadı. Benim, Hermione Granger. Hogwarts'tan mezun olalı bir yıl oluyor. Başımdan anlatılamayacak kadar çok olay geçti ve hangisinden başlayacağımı bilmiyorum doğrusu.

Şimdi yazmaya nereden başlasam bilmiyorum. Muggle dünyasında kimliğini gizleyen bir cadıyım. Bunu ona yaptığımdan beri şu lanet olası muggle dünyasında asamı kaldırıp herhangi bir büyü adı söylememek için kendimi zor tutuyorum. Yapmak zorundaydım. Bunu yaparken ne kadar kalbim acısa da mecburdum.

Benden bu kadar nefret eden birine nasıl aşık oldum? Kendime hala inanamıyorum. Onun için herşeyden vazgeçecek kadar çok sevdim. Harry,Ron ve diğer tüm Zümrüdüanka Yoldaşlığı üyeleri. Beni tanıyan herkes olayı öğrendikten sonra bana sırt çevirdi. En iyi iki dostumu kaybetmiştim. Onları kaybetmeye dayanamazdım, ama benim için asıl önemli kişiyi kaybetmek daha çok acı vericiydi. O, o, Bellatrix Lestrange. O benim hayatımdı, her bir nefesimdi, kalp atışlarımdı. Onsuz yaşamak zulümdü bana. Dostlarımı kaybetmeyi onun için göze aldım. Onların gözünde ihanetkar biriyim şu an. Ölüm yiyenlere karşı oluşturduğumuz örgüte ihanet eden hainin biriyim. Aşk herşeyi yaptırır mıydı insana? Gözünü bu kadar kör eder miydi? Körü körüne bu kadar bağlanabilir miydin? Buna inanmıyordum ama demekki aşk her şeyi yaptırıyormuş insana.

Ben onun evinde esir ve köleden başka bir şey değildim. Bizleri yakalayıp Malfoy'ların malikanesine getirdiklerinde bana yaptığı o işkenceyi hatırladıkça sağ kolumdaki yara sızlayıp duruyor. Kaçmaya çalışmıştık. Diğerleri kendini kurtarmıştı ama ben kurtaramamıştım işte. Bella beni esir almıştı. Hizmetkarlarına Harry bulunup buraya getirilmeden beni serbest bırakmayacağını ve evinde köle olarak çalıştıracağını tembih etti. Çok ciddiydi ve fazlasını bile yaptı. Bir ev cininden farkım yoktu o evde. Hatta daha da rezil bir konumdaydım. Tüm ayak işleri benden soruluyordu. İstediği şeyi yapmadığım takdirde en ağır işkenceyi görüyordum. Canımı yakıyordu. Bir hayvana gösterilmeyecek muameleyi yapıyordu bana. Ondan nefret ediyordum. Hemde günahım kadar. Duygularımız karşılıklıydı ama. O da benden nefret ediyordu. Kanı pis kokan iğrenç bir bulanık olduğumu her gün hatırlatıyor onurumu kırıyordu. Ama alışmıştım artık.

Bir gün, ikimize de inanılmaz bir şey oldu. Ona çay getirirken ayağım kaydı ve yere düştüm. Bana vurmak için eğilmişken eli bir anda havada kaldı. Yapmak istiyor da yapamıyor gibiydi. Sanki bana vurunca, kendine vurmuş kadar canı acıyacaktı. Gözlerinde derin ve anlamlı bakışlar gizliydi. Bakışlarımız birbirimize dokunuyordu. En dokunaklı anımdı o an. Ne olmuştu ona birden? Bu gamsız kadın, bir saniye içinde nasıl yüz seksen derece değişebilmişti?

Anlamıştım ki, nefret ederken aşık olmuştuk birbirimize. O gün o olaydan sonra bana asla gamsız davranmadı. İşkence edip, ayak işlerini yaptırmadı. Bütün bunların sebebini sormaya cesaret bile edemiyordum. Ama o bana en güzel cevabı verdi. O akşam, kavuşmamız uzun zaman almış gibi sarıldı bana. Öyle sarılıyordu ki, sanki bıraksa kanatlanıp uçacakmışım gibi. İşte o gece itiraf etti herşeyi

Benim küçük bulanığım, senden nefret ettiğimi sanarken, deli gibi sevdiğimi anladım. Duygularımla başa çıkmaktan yoruldum artık. Bittim, tükendim. Yapamayacağım. SENİ SEVİYORUM. Artık benimsin. Seni kimse elimden alamaz. Bizi kimse ayıramayacak söz veriyorum

Bende seni seviyorum Bella'm. Benim asil cadım. Kalbimin efendisi.

O gece beni kollarına aldı. Saçlarımı o tokat atarken geçirdiği sivri ve keskin tırnaklarıyla okşadı. Alnıma bir öpücük kondurdu

Sana söz veriyorum Mione'm. Bizi kimse ayıramayacak.

Seni hep seveceğim Bella'm

Evet söz verdi. Karşılıklı söz vermiştik. Ama ben bu sözü bozdum. Fakat bunu yapmak zorundaydım. Hafızasını sildim ve onu muggle dünyasına gönderdim. Yoksa Albus Dumbledore ve ordusu ikimizi de öldürecekti. Birimizi bulurlarsa en azından beni öldürsünler diye onun hafızasını sildim. Acı çeksin istemiyordum. Şu an kendini itibarlı ve saygıdeğer bir iş kadını olarak biliyor. Ondan önce ne olduğunu, geçmişini ve beni hatırlamıyor. Bugün onu gördüm. Basına çıkmış konuşuyordu. Her zamanki gibi de çok güzeldi. Gözlerimin dolmasını engelleyemedim. Kendimi kimsenin beni göremeyeceği bir yere atıp hüngür hüngür ağladım. Uzun zaman sonra bu kadar dolu dolu ağlayabilmiştim. Onu nasıl hayatımdan çıkardım? Ona nasıl bunu yaptım? Ne olursa olsun birbirimizi bırakmayacaktık. Ölmek pahasına bile olsa ve ben, bugün bir karar verdim. Geçmişe dönerek, her şeyi telafi edecektim...

Last Promise [Bellamione]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin