Kendimi kaybetmiştim ve Sally'nin afallamış biçimde bakışlarını üzerimde gezdirdiğini hissedebiliyordum''Hermione! Neler dediğinin farkında mısın sen? Karanlık Lord bunu duyarsa ikinizi de öldürür''
''Korkmuyorum Sally! Öldürecekse de beni öldürsün. Yeter ki ona dokunmasın'' dedim hıçkırarak
''Sen ciddisin'' dedi hala inanamayarak.
''Ah daha ne demem gerekiyor Sally? Onu seviyorum diyorum neden inanmıyorsun?'' dedim yattığım yerden kalkıp dizlerimi karnıma çekerek
Sally bir elini dizime yasladı
''O halde sen... Dumbledore'un ordusuna ve arkadaşlarına ihanet ettin. Bunların hepsi yaşandığına göre... sende bir ölüm yiyensin demektir''
''Sevdiğim kişi için vazgeçmeyeceğim şey yoktur. Hain diye anılmaya bile razıyım. Beni hatırlamasını sağlayacak tek bir şeyim vardı.''
O an kolyeyi nereye koyduğum gelmişti aklıma. Yastığımı kaldırıp altına baktım
''İşte burada''
''Demek anıların burada gizli''
''Aynen öyle. Her şey tamam fakat, Bella'yı bunları görmeye nasıl ikna edeceğim?''
''Ben bir yolunu biliyorum. Sen o kolyeyi yeter ki kaybetme''
''Ne yapacaksın?''
''Bir iksir hazırlayacağım. İtaat iksiri. Bunu yemeğine koyacağız ve yedikten sonra sen ne dersen onu yapacak''
Kalbim umutla dolmuştu.
''Sally bunu gerçekten yapar mısın? Ben, bir an senin... bana... bana sırtını döneceğini düşünmüştüm'' dedim sesim titreyerek
Gözyaşlarımdaki hüzün yerini umuda bırakıyordu yavaş yavaş
''Elbette yaparım Hermione. Sen benim en iyi dostumsun''
''Çok, çok teşekkür ederim Sally. Bu iyiliğini asla unutmayacağım''
Güvence verircesine omzumu sıvazladı
''Sen burada bekle ve akşama kadar da aşağı inme. Ben seni çağıracağım''
Bella'nın Sally'ye göre ciyak ciyak bağırması bana göre de huzur veren sesi duyuldu aşağıdan. Ona ait olan her şeye körü körüne bağlanmıştım ve artık kopmam imkansızdı
''Sally! Yine hangi cehennemdesin? Seni bir elime geçirirsem''
''Burada bekle. Umarım yalnızca fırça yerim'' dedi ve bana göz kırptı
Bella'nın sesi kaçıncı kattan duyuluyordu
''Sally! Çabuk bana çay getir! Bir daha sana seslendiğimde burada olmazsan yol alırsın bunu bil!''
Kaderimde yazılmışsa, bu gece her şeyi hatırlatabilecektim ona
Sally'ye de güvenerek akşama dek umutla bekledim. Kalbim Bella'nın aşkının ateşiyle yanıp tutuşuyordu. Sadece bana ait olduğunu hissedebiliyordum. Birbirimize ait olduğumuz günler nihayet geri gelecekti
Saat gece yarısına yaklaşıyordu. Sally hala gelmemişti. Umarım aklımdaki kötü düşünceler yalnızca kuruntudan ibarettir
Kendi kendime yazıp çiziyordum ki Sally odada belirdi
''Sally!'' diye heyecanla bağırdım
Parmaklarını dudaklarına götürerek sessiz olmam gerektiğini belirtti
''Şşt! Her şey tamam. İksiri hazırladım ve yemeğine kattım. Mutfağa inip bekle. Yediği zaman geçici bir baygınlık geçirecek. Ayılınca da senin emrinde olacak'' dedi ve elimden tutarak beni mutfağa ışınladı
Dediklerini uyguladım ve Bella'nın geçici baygınlık geçirmesini bekledim. Bayıldığı sırada hemen yanına koştuk
''Efendim? İyi misiniz?'' dedi Sally
''Ahh! Değilim! Lanet olası yemeğin içine ne kattınız yine? Beni öldürmek mi istiyorsunuz?'' dedi ve kendinden geçti
''Artık gerisi sende'' diyerek göz kırpıp elini şıklattığı gibi anında toz oldu
Taşıyabildiğim güç kapasitemi kullanarak onu kucaklayıp kanepeye yatırdım. Uyuyor gibiydi. Taş kalpli duygusuz kadının uyuyuşu tüm kusurlarını siliyordu sanki. Alnına düşmüş kıvırcık saçlarından bir tutamı tutup ayırdım ve başını okşadım.
Sana dair, her şeyi çok özledim Bellatrix
Umarım Sally'nin yaptığı iksir işe yarar. Yoksa benim için bu hayatın hiçbir anlamı kalmayacak
Gözlerini yavaşça araladığını gördüm
''Ne oldu burada?'' dedi uykulu bir sesle
''Bekle'' dedim başını bir kez daha okşayara
Asamı kullanıp küçük bir düşünseli yarattım ve boynumdaki kolyenin içindeki göz yaşını düşünseline damlattım
''Hermione napıyorsun?'' dedi huysuzca
Sally kapının arkasında bana acele et der gibi sufle yapıyordu
Saçından tuttuğum gibi başını düşünseline soktum. Galiba başarmıştım.
Bir süre geçtikten sonra düşünselinden kafasını çıkardı ve boğulmuşcasına derin bir nefes verdi. Sırt üstü düşerken arkaladım onu. Kollarından tutup bacağıma yatırdım
''İyi misin?''
Aniden başını kaldırdı ve kahverengi gözlerini bana dokundurdu. Bakışlarında suçluluk ifadesi kol geziyordu. Soluk tenli elini yanağıma koydu
''Neden söylemedin?'' dedi titrek bir sesle
Ne diyeceğimi şaşırmıştım ve artık mutlu bir şekilde ölebilirdim.
Sımsıkı sarıldı bana. Ellerim onun sırtını buldu. Sırtına düşen siyah saçlarını okşadım ve kokusunu ciğerlerime çektim
Yüzüme baktı. Alnını alnıma koydu.
''Bunu bana neden söylemedin? Biz gerçekten böyle şeyler mi yaşadık?''
''Evet''
''Bana ait olduğum yeri neden söylemedin? Bir daha yapma Hermione yalvarırım'' dedi ve dudaklarıma yapıştı
Öyle güzel öpüyordu ki, kendimi okyanusun derinliğinde huzuru bulmuş gibi hissediyordum
Başarmıştık. Bu rüya değildi demi? Hepsi gerçek. Ah Tanrım! Hala inanmakta güçlük çekiyorum.
Beni kucakladı
''Benim olmanı istiyorum Herm. Bu benim son yeminim. Seninle kalacağım bulanığım''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Last Promise [Bellamione]
FanficBenden nefret eden birinin evinde adeta esirdim. Sonra her nasıl olduysa bu dipsiz kuyu kadar derin nefret, bir nefes ihtiyacı kadar mühim ve olmazsa olmaz bir sevgiye dönüştü. Gerçek şu ki, ikimizde birbirimizden nefret ediyorduk. Neyken ne olduk...