Ah kafam! Bu ağrıda nereden girdi kafama diye dünürken içeriye uzun boylu ve resmi bir kıyafet giymiș, yașı kırkların bașında olduğu ağarmıș saçlarından belli olan bir adam odaya girdi. O anda dün olanlar aklıma birer film șeridi gibi girdi. Gerçi yazılsa gerçek bir film bile olabilir. Demek beni kurtaran adam da beni zorla getirdiği yerde öldürme planları yapıyor. İște akılsız bașın cezasını vücut çekermiș. O atasözü öyle değildi
galiba. Ben ne saçmalıyorum adam beni öldürecek ben ise oturmuș atasözü analizi yapıyorum. İçeriye giren adam korktuğumu anlamıș olacak ki ben bunları düșünürken bir köșede durmuș ses çıkarmıyordu. Çalıșan olduğu her halinden belliydi.- Hanımefendi, hanımefendi
- ....
- Biliyorum niçin burada olduğunuzu merak ediyorsunuz fakat ondan sizin önce sizin ciddi bir tehlikede olduğunuz ve o tehlikeyi biz değil bașka birinden kaynaklandığını așağıya inince Ahmet Bey size bildirecektir. Ahmet Beyi dinledikten sonra isterseniz gidebilirsiniz, diyerek sakince açıklamaya koyuldu.Kabul ettiğimi ayağa kalkarak bellirtim. O da anlayıp eliyle kapıyı gösterip referans yaptı. Kapıdan çıktığımda apayrı bir dünyayla karșılaștım. Her yer tarih kokuyordu. Nostalji tablolar, biblolar ve o dönemin ünlü hattatların el yazması içine katılmıș büyük çerçelerin oldu salonu geçince bu sefer ise her yer amerikan tarzın olan parkelerle kaplı uzun olmayan bir merdivenle karșılaștım. Merdiveni inince boydan boya camla bahçeye açılan bir kapı onun önünde durmuș kukral olduğu saçından belli yapılı bir adam duruyordu. Adım seslerini duymuș olacak ki bize taraf döndü. Yanındaki adama bizi yalnız bırak anlamında ișaret verdikten sonra oturmam için eliyle rahat görünen kahverengi yeșil tonları barındıran koltuğu ișaret etti. Ben oturtuktan sonra o da karșımdaki büyük koltuğa oturdu.
Adam beni süzerken rahatsız olduğumu bellirtmek için yerimden kıpırdadım.
- Senin adın ne? Adını bileyim ki ona göre hitap edeyim, dedi.- Sanane sen niye beni buraya getirdin. Hem dün niye kafama odunla vurup buraya getirdiniz, dedim içimdeki sinirle.
- Sana olayları anlatınca kendin burada kalmak isteyeceksin. Șimdi anlatmaya bașlıyorum. Beni dikkatli dinle. Dün elinde bıçak olan adam ünlü bir iș adamı. Aslında adam bir zamanlar böyle değildi. Bir gün șirketini rakip firma basıp adam, kadın demeden herkesi șirketle birlikte ateșe vermiș. Adam yurtdıșında olduğu için karısı yardımcı olabilmek ve on gün kü ișleri halledilmek için șirkette bulunuyor. Șirket yanarken insanların canlı canlı yanarken bağırmalarını kayda alıp gönderiyorlar. İlk önce sinir bozukluğu geçirip hastaneye yatırılıyor. Daha sonra ise olayları unutmamak için bir günlüğe not alıyor. Zaten hem yetim hem öksüz olan bu adam kendini kötü ișlere veriyor. Uyușturucu kaçakçılığı, kadın tacirliği derken battıkça batıyor. En sonunda katil olup ortaya çıkıyor. Sen ise dün bir adamı öldürürken onu. Bu yüzdendir ki seni de ortadan kaldırmak isteyecektir. Ben kurtardım seni ve seni bu eve getirmeye çalıștığımda engel olma diye kafana odun vurmak zorunda kaldık yardımcımla beraber.
- İyi halt ettin! Ben de kafam niye ağrıyor diyordum. Bir ihtimal düșündüm ama böyle saçma bir șey yapacağınız... Neyse ya çok saçmaladım galiba ben, dedim kendi kendime.
- Çok doğru noktaya parmak bastın. Bence de saçmaladın, dedi duymayacağımı sanarak.- Bir șey mi dedin, sırf gıcıklığına sordum.
- Hayır! Sen onu bırakta bir plan kurdum bir plois arkadașla birlikte. Her șey șimdi sana bağlı ya kalır kendinin korursun ya da gidersin sen bilirsin. En önemli noktayı kaçırma ucunda ölüm var, dedi gerçek olanları anlatmak için.
- Peki ben sana nasıl güveneceğim?
- Sen bilirsin kapı orada. Hı eğer kalacağım hayatım benim için önemli diyorsan seve seve her zaman yardım ederim, dedi.
- Düșünmem için bana iki gün ver. Çünkü senin söylediğin gibiyse hayatım tehlikede demektir. Fakat tam tersi ise sen kocaman bir düzenbazsın demektir, dedim en mantıklı olanın bu olduğunu düșünerek.
- Tamam istediğin iki gün süreyi vereceğim. Biliyorum iki gün süre de az düșünmek için fakat bașka çaremiz yok zaman çok kısıtlı. Akan her saniye aleyhimize ișliyor. İki gün süresi içinde bu evde kalabilirsin. Arkadașın Meryem'i düșünme kapısına gizli korumalar diktim. Senin burada olduğunu bilmiyor. Bu onun için daha iyi olur. Bir ihtiyacın olursa mutfakta Ayșe teyze var her zaman sana yardımcı olur, deyip salondan çıktı.Ben ne yapacaktım bir yandan seri bir katil diğer yandan niyeti belli olmayan bir adam. Șu an kararımı vermiș sayılmam ama kararım kesin olumlu yönde olacak. Ahmet güvenilir gibi duruyor. Belli olmaz ama of ne yapacağım ben ya. Bu evde amma büyükmüș karnım açlıktan isyan ettiği için mutfağa gitmek istedim. Fakat bu ev Meryemle yașadığımız evin iki katı. Sonunda bir büyük kapı görünce su bulmuș bahtsız bedevi gibi sevindim. Kapıyı açtım içeriye girdim. Ben tencere, tava , buzdolabı kısaca mutfak aletleri beklerken spor aletlerini görmeyi hele Ahmet'in spor yapmasını görmeyi hiç beklemiyordum. Siyah tarafta bulunan adamlar genellike adam öldürme taktikleri ya da silah sanatı felan öğrenirler. Bu adam istisna olmalı herhalde. Ben, o görmeden hemen çıkıp odama girdim.
Kader kaçarken tutulduğundur. Berceste bir kaderdi fakat Ahmet ise zamanı gelince olan kazaydı. İkisi birbirini tamamlarken kavușamamak ise gelen erken ölümdür.
Arkadașlaröncelikle ilk bölüm için üzgünüm haklısınız çok kısa oldu fakat bu bölümle telafi edeceğimi umuyorum. Ben gerçek bir yazar olmadığım için bir çok hatam olabilir bunun için sizden çok özür diliyor. Bölümü beğenmenizi temmeni ediyorum. Destekleriniz için șimdiden teșekkürler...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZAMANSIZ
RomanceEski den bazı masallar vardı cin ve peri bulunduran. Fakat Ahmet ve Berceste farklıydı o masal olacak kadar güzel. Bitmeyecek gibi sonsuz...