cevabı alınmak istenen sorular

18 2 0
                                    

Seni ilk kez evimin karşısındaki boyası akmış sarı bankın üzerinde otururken görmüştüm.
Yani en azından ben öyle sanıyordum.
Sen sabaha kadar kollarımda adımı sayıklarken, daha önce başka bir yerde karşılaşmış olma ihtimalimizi sorguluyordum.
Sana soracak sorularım vardı ve bu sefer gözlerimiz yanıtlamayacaktı.

Gözlerini ovalarken ve küçük ağzın esnemekten yırtılacak hale geldiğinde,
ben bu görüntü karşısında ne soru düşünmüştüm ne de başka bir şey.
Neydi bu?
Beni etkin altına alıyordun.
Kendine geldiğinde gördüğün ilk yüzün benim yüzüm olması neden hoşuma gitmişti?
Hiç acımadan gülümsediğinde, gözlerimi kaçırmam neyin nesiydi peki?
Kendimi hoşlandığı çocuğa cilve yapan liseli kızlar gibi hissetmiştim.
Ama ben bir kız değildim, liseli değildim, en önemlisi senden hoşlanmıyordum.
Sanırım.

Düşüncelerimi bölen duyduğum şirin bir ses olmuştu.
Sesin nereden geldiğini ilk başta anlayamasam da hızla karnını ellerinle sarman gülümseme sırasını bana geçirmişti.
O kadar şirin görünüyordun ki.
Sanki ellerinle karnını kapatman sesleri duymamı engelleyecekti.

"Aç mısın?" diye sordum usulca. Cevabını biliyordum. Kafanı eğmen bile bir onaylamaydı.
Yerimden kalktım.
Sabaha kadar uyumamıştım.
Sabaha kadar sayıklamalarını dinlemiştim.
Ve sorularımı unutmamıştım.
Doğru zamanı bekliyordum.
Ben gerinme kelimesinin ardına sığınarak garip hareketler yaparken beni izledin.
Zaten sürekli beni izliyordun.
Bende seni izliyordum.
Konuştuğumuz anlar bir elin parmak sayısını geçmezdi.
Ama birbirimizi uzun zamandır tanıyormuş gibi hissediyordum.

Sonra beni izlemeyi bırakıp ayaklandın.
Odanın kapısının önünde duran benim yanıma gelmek istiyordun, gelemedin.
Sana büyük gelen, içinde kaybolduğun eşofmanın -eşofmanım- ayağına dolanmıştı.
Tökezledin.
Sonra gülerek kalçana inen eşofmanı iki yanından tutarak yukarı çekiştirdin.
Çekiştirirken kendini de yukarıya doğru kaldırman gülmeme sebep oldu.
Sonra yüzümdeki gülümsenin sebebi olman hoşuma gitti, bir de ona güldüm.

Odadan sessizce çıkarken, merdivenlerden inerken, mutfağa girerken tek yaptığın beni takip etmekti.
Arkama bakmamaya çalışıyordum.
Çünkü kıyafetlerim arasındaki görünüşün kalbime zarardı.

Mutfakta seni doyurmak için bir şeyler ararken panikledim.
Sana yapabileceğim bir şey yoktu.
Sandviç bile hazırlayamazdım ben, üşenirdim.
Tabi yüzde sekseni beceriksiz olmamdan kaynaklıydı.
Genellikle dışarıdan yerdim.
Bazen de babamın evime yolladığı yardımcı kadın bir şeyler yapardı ama izindeydi.
Bu yüzden dışardan söyleyecektik.

"Imm, ne yemek istersin? Ben, benim sana yapabileceğim pek bir şey yokta."
Çok istersen sana bir paket çikolata açabilirdim.
Evet bunu yapabiliyordum.
Çenenini, uzun gelen gri tişörtün içinde kaybolan ellerinin üzerine yerleştirmiş benim bir sağa bir sola yürümemi izliyordun.
Bense bir şeyler söylemeni bekliyordum.
Muhtemelen birazdan gülmeye başlayacak, beceriksizliğimle ilgili bir şeyler söylecektin.
Ama bunların hiçbirini yapmadın.
"Ben bize bir şeyler hazırlayabilirim. Tabi malzemelerin varsa?"

PINK / vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin