boyası akmış sarı bank

46 3 3
                                    

Yağmurlu bir gündü.
Seni ilk gördüğüm gün.
Gecenin karanlığında,herkes yağmurdan kaçmaya çalışırken sen,
üzerinde sadece ince bir kapşonlu ile boyası akmış sarı bir bankta oturuyordun.
Gelen geçen o koşuşturmanın arasında bir iki saniyeliğine de olsa durup sana bakıyordu.
Yağmurun altında ince bir kapşonluyla otururken amacının ne olduğuna.

Bende sana bakıyordum.
Ama bir iki saniyeliğine değil.
Evimin karşısındaki sarı banka yağmur yağmaya başlamadan önce oturmuştun.
Ve ben o zamandır sana bakıyorum.
Saatler önce balkonda ki pufları içeriye sokmak için çıkmıştım oysaki.
Ve diğerlerinin aksine yağmurun altında oturan bir çocuğa değil,
yağmurun altında oturan pembe saçlı bir çocuğa bakıyordum.
Şeker pembesi olan saçları, yağmur yüzünden koyu pembeye dönüşmüş olan çocuğa.

Neden bakıyorum sana?
Yapacak işlerim var oysa.
Mesela içeriye girip Ally'nin karnını doyurmalıyım.
Ama yapmıyorum
Onun yerine sana bakmayı tercih ediyorum.
Ayaklarım soğuk zeminde üşüyor, kollarımı birbirine sürtürüyorum.
O sırada görüş alanıma bir kaç kişi daha giriyor.
Yine bir iki saniyeliğine önünde durup sana bakıyorlar.
Gittiler.

Üşüdüğümü fark edince aklım başıma geliyor.
Saatlerdir ince bir kapşonlu ile evimin karşısındaki sarı bankta oturuyorsun.
Ve benim tek yaptığım seni izlemek.
Sıcacık evim bir kaç adım uzağımda.
Sende bir kaç adım uzağımdasın.
Uzağımda olmanı istemediğimi anlıyorum o saniyelerde.
Aklımın başıma gelmesi için üşüdüğümü hissetmem mi gerekiyordu diye düşünüyordum.
Senin de üşüdüğüne adım gibi eminim.
Bir anlık hevesle yanına gelmeye karar veriyorum.
Düşünmüyorum bunu yaparken.
Evden çıkarken de düşünmüyorum.
Merdivenlerden inerken de.
Yola çıktığımda,artık aramızda gerçekten bir kaç adım kaldığında bile düşünmüyorum.
Sarı bankın üzerinde oturmuş ellerini izleyen, ince kapşonlu giyen senin yanına kadar yürüyorum.

Düşünmeden konuşuyorum sonra.
"Donacaksın."
Hiç tanımadığım birine kurulacak ilk cümle için fazla garip.
Beni duymadığını sanıyorum.
Lafımı tekrar etmeye hazırlanıyorum ancak gözlerini ellerinden çekiyorsun.
Evimin karşısındaki sarı bankın üzerine oturduğundan beri ilk kez.
Kafanı kaldırıp bana bakıyorsun.
Yüzünü inceleme fırsatı buluyorum.
Ne de güzelsin.

Bir süre bakıyoruz birbirimize.
Yüzüne küçük öpücükler bırakan yağmur damlalarını izliyorum.
Bir tanesi dudağına kadar ulaşıyor.
Dudağına değen damlayı kıskanıyorum bir anda.
Neden kıskanıyorum?

Dudakların aralanıyor.
Bir şey söyleyeceğini anlıyorum.
"Sende donacaksın."
Sonra uzun süreli bakışmamızı yarıda kesip beni baştan aşağıya süzüyorsun.
O zaman fark ediyorum işte.
Üzerimde sadece pijamalarımın olduğunu.
Sırılsıklam olmuşum.
Bunca zamandır anlamamışım bile.
Ne yapıyorsun bana?

Şaşkınlıkla üzerimi incelememe gülüyorsun.
Ama aynı anda beni de öldürüyorsun.
O nasıl bir gülüş öyle?
Beni mi sınıyorsun?
Bu bir kamera şakası mı?
Kalp denen şeyin varlığını, teorik kanıtı olmasa kabullenmeyecek beni, sınamak için kurulmuş bir şaka?
Çünkü birazdan varlığını yerinden çıkararak kanıtlayacağımı düşünüyorum.

Öyle garip bir ilk tanışma oluyor ki bizimkisi.
Sen, evimin karşısındaki boyası akmış sarı bankın üzerinde oturuyorsun.
Ben, evimin karşısındaki boyası akmış sarı bankın üzerinde oturan pembe saçlı bir gencin tepesinde dikiliyorum.
Ben, senin neden burada, bu yağmurda ince bir kapşonlu ile oturduğunu bilmiyorum.
Ve sen, benim neden yağmurun altında ince bir kapşonlu ile oturan senin başında dikildiğimi bilmiyorsun.

Ve yine ben, tanımadığım birini, evimin karşısında boyası akmış sarı bankın üzerine oturan pembe saçlı bir genci, üşüdüğü için evime alıyor, yatağımda yatırıyorum.

Kimse bunu sorgulamıyor.

--

Pembe saçlı Jimin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Pembe saçlı Jimin

Pembe saçlı Jimin

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


xoxo

PINK / vminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin