Just look, Don't touch

1.4K 173 142
                                    

*Sadece bölüm için buradayım, yorumlarınızı cevaplayamazsam üzgünüm, sonra kesinlikle bakacağım*

Chanyeol bütün bu karışıklığın içindeki Jongin'i izliyordu. Albümün bütün işleri kazasız belasız bitmiş, geriye yalnızca kapak çekimleri kalmıştı. Kıyafetlerin konsepte uygun ayarlanması da dahil her işle Jongin tek başına ilgileniyordu ve açıkçası bundan da zevk alıyor gibiydi. Tamam, belki Do Kyungsoo 35 yaşında bir adamdı ama 50 yaşında da değildi yahu! Seçtiği kıyafetler minik adamı olduğundan çok daha yaşlı gösteriyordu. Yakında torunu eline verilecekmiş gibi bir beklentisi vardı yüzünde de.

Kadife ceketle koştururken kolundan tutup onu bulunduğu karanlık bölgeye çekti uzun olan.

"Sence de biraz abartmıyor musun? Onu bir rock-star gibi giydirmen gerekirken trot* şarkıcılarına benzedi."

(*Trot Koreliler'in geleneksel halk müziği.)

"Gayet de yakışıklı görünüyor bir kere!"

"O yüzünden dolayı salak. Seninle bir alakası yok. Eğer çocuğa düzgün kıyafet vermezsen çekimi iptal edeceğim. Gerekçesi de senin sabotelerin olacak."

Ağzını bir açıp bir kapadı Jongin. Ne diyeceğini bilemiyor, şaşkınlıkla menajerini dinliyordu.

"Onu neden sabote edeyim?" En sonunda ağzından kelimeler döküldü.

Karşılık olarak ise ellerini beline koymuş bir Chanyeol'le göz göze geldi. Arkadaşı komik durduğu kadar korkutucuydu da. Gülmekle kaçmak arasında kalmıştı. Yine de onun neden böyle bir tepki verdiğini bildiği için ağzını açmamakta karar kıldı. Başı daha büyük derde girebilirdi.

"Çünkü onun yakışıklı görünmesini istemiyorsun. En azından başkalarına karşı. Ama onu sahiplenemiyorsun da. Söyle artık ona. Anladığına eminim."

Omuzları düştü Jongin'in. Açılmasını istemediği konuya giriş yapılmıştı. Kyungsoo'ya her şeyi belli ettiğini kendi de biliyordu. Hele ki geçen günkü konuşmadan sonra. Ancak gidip de itiraf edemezdi ki. Hislerinin karşılığını beklediğinden değil, tam tersi eğer karşılık alırsa sonunun ne olacağından. Ne sıkıntılar çekeceğinden. O zaten içine kapanık ve kendini anlatmayı sevmeyen biriydi. Yollarca girdiği delikten çıkmamış, eğer Jongin onu bulmasa hiç de çıkmayacak biri. Nasıl olur da hayatını daha da zorlaştırırdı?

"Chanyeol. Anlamıyorsun..."

Öfledi uzun adam. "Anlıyorum, emin ol biliyorum. Ama en sonunda o gidecek ve yine tek başına olacaksın. Bu riski almaya hazır mısın Kai?"

Ve o an daha önce kafasında oluşturmaktan kaçındığı senaryolar doldu hücrelerine.

Ya giderse?

***

Kyungsoo kendine demlediği çaydan bir bardak alıp salona geçtiğinde kapısının çalınmasını beklemiyordu. Gecenin bu saatinde kimin gelebileceğini düşündü bir süre. Ama kapı sanki kırılacakmış gibi çalıyordu. Eski evine geri taşınmıştı şimdilik. Neler yapacağını düşünüyordu Seul'de kaldığı sürece. Buraya sonsuza kadar tutunamayacağını biliyordu.

Kapının deliğinden baktı kimin geldiğine. Gördüğü suratla bir gülümseme oturmuştu yüzüne. Düşünmeden açtı. Ancak sonrasında anlayabilmişti vaziyeti. Jongin tamamen alkol kokan bir şekilde kapısına dayanmıştı. Kravatı çözülmüştü, ceketini baş parmağında tutuyordu sırtına yaslayarak, saçları darmadağınıktı. Bir bakıma seksiydi ama yine de onu bu hale getirenin ne olduğunu merak ediyordu.

Güz // KaiSooHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin