Katane

481 20 0
                                    

Dan geri çekilip şaheserine son bir kez baktı. Gözleri parlıyordu ve ikizi de bunu farketmişti. Daniel kendini tutamayıp gülünce ikizinin orada olduğunu unutan Dan kıpkırmızı oldu ve ellerini sallayıp "Hiç bir şey yok! Neden gülüyorsun?! Aaah hadi ama!" diyerek çırpınmaya devam etti. Artık bu sessiz laboratuvarda ikizinin son kahkahaları yankılanıyordu...

-5 Yıl Sonra-

"Uyan lütfen Katane."

Robot gözünü tembelce açtı ve dil çıkarttı. Dan gerçekten uyanacağını mı sanıyordu? Henüz şarj olmamıştı bile!

-Bugün perşembe Dan.

Dan elini sapsarı saçlarının arasına soktu ve bakışlarını yere dikti "Biliyorum."

-O zaman neden beni dürtüyorsun?

-Çünkü-

-Cevap verme bana.

Katane haftasonları dışında sadece perşembe günü tam olarak şarj olabiliyordu. Dan ile bir anlaşma yapmıştı: Haftaiçi onunla birlikte liseye gidip üstünde profesörlerin ve Dan'in çalışmasına bir şey demeyecekti fakat perşembe günleri onu ASLA okula götürmeyecekti. Tatil günü olarak düşünmüştü bunu. En azından tatil yapmaya hakkı vardı! Gerçi perşembe de tatil sayılmazdı çünkü Dan'in odasını düzenlerdi. Dan o kadar dağınıktı ki... 16 yaşında olmasına rağmen temizlik konusunda 3 yaşındaki bir çocuktan farkı yoktu. Bu da Katane'yi delirtiyordu. Bazen o kadar dağınık oluyordu ki Katane odanın kapısını açamıyordu ve nihayet açtığında ise üstüne bir şeyler yığılıyordu.

-Lütfen Katane! Profesöre söz verdim. Affet beni söz sonra telafi için istediğini yapacağım.

Katane cevap verme gereği duymadan arkasını döndü ve yatağa sırt üstü bastırıp kendini kapattı. Dan uzandı ve arkasındaki butona bastı. Katane birden buz mavisi gözlerini açtı ve Dan'e dik dik baktı:

-Ne var Dan!

-Lütfen, sana yalvarıyorum! Hemen kalk yoksa... Yoksa!

-Yoksa?

-Seni taşıyarak okula götürürüm.

Katane bunun imkansız olduğunu biliyordu. Dan gibi çelimsiz birisi onu taşıyamazdı. En son denediğinde az kalsın belini kıracaktı. Katane 18 yaşında bir kız gibiydi. Dan'den biraz uzun, bele kadar gelen simsiyah parlak saçlar ve duygusuz buz mavisi gözler.

Dan ise sapsarı saçları olan yeşil gözlü biriydi. 5 yıl önceki felaketin izlerini hafızasından silememişti...

-Taşı o zaman.

Dan bir şey demedi. Küçük bir çocuk gibi Katane'ye sokuldu ve sarıldı. Katane de bir şey demedi. Sadece sarıldı ve kollarındaki çocuğun bu kadar büyümesine hayret etti. Daha dün gibi hatırlıyordu laboratuvar önlüklerinin yerlerde süründüğünü... Şimdi ise biraz daha uzasa önlüğü çekmiş gibi duracaktı.

-Profesörün sana süprizi vardı.

-Ne?

-Biliyorsun... Sen metaldensin ve seni her ne kadar ten rengi ile boyasak da açık duruyor. Bu yüzden sana yapay deri yaptık. Merak etme hamurumsu bir malzemeden. Yani yumuşacık olacaktın. Ayrıca dil dersine devam etmeliyiz.

Katane gözlerini büyülttü "Pourquoi? (Fransızca "Neden" anlamındadır.)

-Çünkü sadece Almanca ve Fransızca biliyorsun. Yabancı dil olarak. Senin için bir uygulama geliştirmeye karar verdim ve en kısa zamanda geliştirip programı sana yükleyeceğim.

-Bonne chance! (Fransızca "İyi şanslar!" anlamındadır.)

-Çok inatçısın Katane.

-Hayır değilim. Sadece bu kadar uğraşman sinir bozucu.

Dan bir anlığına durdu ve gözlerini kapattı,"Duyguların olduğunu bilmiyordum."

Katane daha fazla dayanamadı ve yataktan kalktı.

Okul- Saat 10.45

Profesör çok heyecanlıydı. Öğrencilerinden birinin 11 yaşındaki aklıyla yaptığı robotu tekrar görebilecekti. Çok saçma gelebilirdi ama o robota aşık bile olabilirdi! Katane duygusuz olsa bile emindi, bir gün o da profesörü sevecekti. Sonra profesörün üstünde çalışmasına hiçbir şey demeyecek, git gide daha da gelişmiş bir robot olacaktı. Sonra da duyguları hissettirmeyi başarabilirdi profesör...

Öğrencisi gülümseyerek içeri girdi ve robotu çekiştirdi. Katane gözlerini devirdi ama istemeye istemeye de olsa yürüyordu. Bu çocuk büyüyememiş miydi? Ne zaman profesörü görse gözleri parlar ve kekelemeye başlardı.

-Profesör! Katane'ye bugün başka bir dil öğreteceğim! Ve uygulama geliştirmeliyiz!

Koşarak profesörün yanına gitti ve hafifçe eğildi. Nefes nefese kalmıştı. Profesör gülümsedi ve çocuğun saçlarını okşadı. "Ne kadar da heyecanlanıyor." diye düşündü. Katane'ye baktı ve gülümsedi.

-Merhaba Katane! Seni görmek ne güzel.

-Bonjour. Comment allez-vous?

-Üzgünüm seni anlamıyorum.

-"Merhaba" ve "Nasılsınız?" dedi profesör.

-İyiyim teşekkür ederim. Sen nasılsın bakalım?

-Je ne vais pas très bien.

-İyi olmana çok sevindim!

-Ben "Kötüyüm." demiştim profesör.

-...

Katane ilk defa bu kadar aptal bir adam görüyordu. Gerçi ilk değildi neredeyse her gün onu görüyordu. Ama olduğu süre boyunca bu kadarını gördüğünü sanmıyordu. Herkes iyi olmak zorunda mıydı? Tabikide hayır! En iyi liselerden birinde profesör olmasına rağmen sadece Japonca biliyordu. En çok konuşulan dilleri umursamamıştı zamanında. Ama bunu reddediyor, "Ben istediğim dili biliyorum, bana yeter." diyordu.

Dan gergin ortamı düzeltmek için neşeyle "Haydi profesör! Süprizini hakediyor!" diye bağırdı ve Katane'ye sarıldı, "Değil mi tatlım?".

-Evet... Sanırım.

Dan gülümsedi ve Katane'nin ellerinden tutarak onu okulun laboratuvarına sürükledi.

Selam arkadaşlar. Önceki yazdığımı pek beğenmedim bu yüzden silmeye karar verdim. Onun yerine başka bir hikayeye başladım. Umarım sevmişsinizdir :). Yorum yazarsanız sevinirim ve bölümleri ona göre yapmaya çalışırım.

Katane (Askıda)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin