"Git!"
Adımlarını gülerek geriye attığında minik elini kaldırmış ve havada savurmuştu.
"Git ayye git! Jaehyun koşcak!"
"Böyle iyi mi?" Çimlere basıp geriye aceleci bir iki adım daha atarken sordun.
Mutlulukla çarptığı ellerini havaya kaldırdığı gibi hızla sana koştuğunda dizlerin üstüne çöküp kollarını açtın. Hızlını alamayıp omzuna sertçe çarpsa da ikinizde gülüyordunuz.
"Ayye! Baba iş?"
Dağılmış siyah saçlarını okşayarak düzeltirken "Evet,baba işte." dedin.
Minik,pembe dudaklarını büzüp başıyla seni onayladı.Bahçede vakit geçirmeye devam ederken bahçe kapısından büyük bir gürültü gelmişti. Evet evet kapınız biraz sesli açılıyirdu maalesef...
"Baba! Baba geldi! Jaehyun babaya giççek!"
Yan bahçeden ön tarafa doğru koşan miniğin peşinden ilerlemeye başladın. Sende fazlasıyla özlemiştin onu...
Fakat vardığınızda kapıda bekleyen kişi o değil annesiydi. Sana her zamanki bıkkın bakışlarını atması üzdüğü kadar strese de sokmaya başlamıştı bile... fakat Jaehyun'a etki etmediğinden olsa gerek minik bacaklarını zorlayarak koşmuş, bacağına sarılıp gülümsemişti.
Saatler akıp gitmiş, akşam olmuştu ve eve girmiştiniz. O koltukta otururken sende Jaehyun acıktığı için yiyebileceğini birşeyler hazırlamıştın. Şimdi ise yere oturmuş o oyun oynarken yemeğini yediriyordun.
"Annecim bak bana." Elindeki ayısıyla konuşmayı bırakıp sana döndüğünde kaşığı dudaklarına doğru uzattın. İtiraz etmeden ağzını aralayıp yedi ve ayısıyla konuşmaya devam etti.
"Ben buradayım diye ilgileniyormuş gibi yapmana gerek yok." Sen şaşkınlıkla ona döndüğünde burun kıvırdı.
"Alakası yok efendim. Normalde de böy-"
"Konuşacağına yemeğini ver çocuğa. Baksana bekliyor."
Biraz öfke, hafif kırgınlık ile sana bakan minik oğluna döndün. Büyük gözleri senin hafiften dolmaya başlamış gözlerinle kesiştiğinde gülümsedin ve bir kaşık daha uzattın.
Jaehyun'u doyurana kadar binbir iğneleme yapmış, alttan laflar sokmuştu. Seni sevmemesini anlayıyordun ama böyle konuşması sinir bozucuydu.
Tepsiyi alıp mutfağa gittin ve bulaşık makinesini açıp kirlileri yerleştirdin. Tekrar içeri dönmek yerine ellerini tezgaha dayayıp derin bir nefes aldın. Dayanmak zordu...
En baştan evlenmenizi istememişlerdi. Babası size biraz destek olsa da annesi koreli biriyle evlenmesi gerektiğini ve senin soylarını kirleteceğini söyleyip durmuştu. Sonuç ise onları fazlasıyla şaşırtmış, yıllardır onlara tek bir saygısızlık etmeyen oğulları evi terk etmişti.
Düğünden sonra tekrar konuşmuştunuz ve özür dilemişlerdi. Fakat bu özür sana değil de oğullarınaydı.
Babasıyla muhabbet kurdukça yakınlaşmıştınız, yaşlı adam seni kabullenmişti. Fakat annesi sadece onun yanında sana iyi davranır olmuştu (bu sana laf sokmak yerine konuşmaması oluyordu). O olmadığında sürekli uygun olmadığından, oğullarıyla aralarına girdiğinden bahseder olmuştu ve bu durum Jaehyun doğduğunda bile bir nebze değişmemişti.
Derin bir iç çekişle kafanı kaldırdığın an da zilin sesi evi inletmişti.
Hızlı ve bir o kadar da yumuşak ayak seslerini duyunca buruk bir gülümsemeyle döndün arkanı. Biliyordun ki, her zaman olduğu gibi kapıya yetişemeyecek, minik oğlun babasını karşılamış ve kucağına tünemiş olacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
One Shots [MX]
FanfictionMonsta X One shots. (OC) Shotlar,birbirinden farklı konuların Monsta X'in muazzam üyeleriyle birleşmesi ile ortaya çıkmıştır.