{9}

102 11 21
                                    

Mulan'dan

2 gün sonra...

Yaklaşık 1 gün önce tanıştığım kumral çocuk koridorun başında gözüktü. Ben ise hala daha yorgunluk ile onu izliyordum. Aurora'yı...

2 gün önce ona çarpan araba yüzünden şu an komadaydı. Reece elindeki kahvelerden birini bana diğerini ise biraz ileride sandalyede oturan George'a verdi. Aurora daha önce bizden çok bahsetmiş olmalıydı ki burada garip karşılanmamıştık. Snow zaten İngiltere'de yaşadığı için gelmesi şaşırılacak bir şey değildi.

Bense zaten yıllarca eğitimlerim yüzünden sürekli tek başıma yurtdışına çıkmak zorunda kalmıştım. Her ne kadar ailem hiç tanımadığım biri için bunları yapmamı saçma bulsada onları umursadığım söylenemezdi. Aurora benim hiç olmayan kız kardeşim gibiydi. Onunla bu şekilde tanışmak hayalimdeki tanışma şekli değildi.

"Ne düşünüyorsun?" diye sordu Reece. Aurora'nın anlattığından daha fazlasına sahipti. 2 gündür her an uyanabilir düşüncesi ile gözünü bile kırpmamıştı.

"Tanışmamızın böyle olacağını hiç düşünmemiştim" diye yanıtladım onu. Komada kaldığı her saniye uyanması daha da güçleşiyordu.

"Blake'den bir haber var mı?" diye sordum. Reece'in anlattığına göre 2 gün önce ben daha gelmeden hastaneye gelmiş sonra da bir süre onu uzaktan izlemiş ve gitmişti. Aklından ne geçtiğini bilmiyordum ama her ne kadar varlığımdan bile haberi olmasa da ona fazlasıyla kızgındım.

Çünkü biliyordum. Onu uyandırabilecek tek kişi Blake'di. Fakat o salak da ona en çok ihtiyaç duyulduğu zamanda kaybolmayı tercih etmişti.

"Hayır" diye yanıtladı ben iyice dalmışken Reece. Sonra konuyu değiştirmek istemiş olmalı ki "Onunla nasıl tanıştınız?" diye sordu gözlerini Aurora'dan çekmeden. Gülümsedim.

"Yaklaşık 2 yıl önce eski bir sayfada tanıştık. Nedenini bile hatırlamadığım bir sebepten dolayı kavga çıkmıştı. Bizde yaklaşık bir hafta boyunca her gün atışmıştık. Aynı fikri savunmaya çalıştığımızı anlayana kadar"

Gülmeye başladı. Bakışlarımı Aurora'dan alıp onun gülüşünde gezdirdim. Güzel gülüyordu.

Snow koridorda belirince ona döndüm. Bembeyaz teni yüzünden gözünün altındaki morluklar fazlasıyla belli oluyordu. Ailesi zaten sadece iki şehir ileride oturdukları için fazla zorluk çıkarmamışlardı ama saat başı arayıp onu kontrol ediyorlardı. Ailem hiçbir zaman bu kadar ilgili olmamıştı. Snow kendini biraz ötemizde oturan George'un yanına bıraktı. Bense telefonumu çıkardım ve mesajlarımı kontrol ettim.

Belle: Gelişme var mı?

Mulan: Hayır. Hala daha bekliyoruz.

Belle: Peki Blake?

Mulan: Ondan da haber yok.

Mulan: Merida nasıl?

Belle: İdare etmeye çalışıyor. Bizi merak etme. Bir şey olursa hemen haber ver.

Telefonu kilitledim. Belle ve Merida Fransa'da yaşıyorlardı. Aralarında bir şehir vardı fakat onlar yaklaşık bir yıl önce buluşmuşlardı.

Merida zaten kötü bir dönemden geçiyordu. Annesi sürekli onu daha iyi biri olması için yeni şeyler yapmaya itiyordu. Yeteneği veya isteği olmayan şeylere. O ise her ne kadar bize belli etmemeye çalışsada konuşma tarzından bile her şey anlaşılıyordu. Fazla yorulmuştu. Özellikle 1 haftada iyice sıkılaşan programı yüzünden fazlasıyla stresliydi. Sonra da Aurora'yı öğrenmiş ve bayılmıştı. Belle ise onun yanındaydı.

Snow bana seslenince yavaşça silkenelendim ve elimdeki boş kahve bardağını alıp yanımdaki çöp kutusuna attım. Ardından ise Snow'un yanına adımladım.

"Hazırsan hemşireyi çağıralım?" diye sordu. Başımla onayladım. Daha fazla erteleyemezdim. Snow, Reece ve George onun yanına girmişlerdi. Çünkü doktor uyanmamasının tam anlamıyla psikolojik bir şey olduğunu ve eğer onu dönmeye ikna edebilirsek döneceğini söylemişti. Bizi duyup duymadığına bile emin değilken bu kadar net konuşması diğerlerini umutlandırsa da bana saçma gelmişti. En azından ben öyle düşünüyordum. Taki Reece onun yanına girene kadar. Konuşmadı. Sadece 10 dakika durdu ve çıktı. Aslında çok fazla ortak noktamız vardı. Bunu geçirdiğimiz 1 günde bile anlıyordum. Ama şu an odaklanmam gereken tek kişi Aurora'ydı.

Hemşire çoktan yanıma gelmişti ve giymem gereken tıbbi eşyaları hazırlamıştı. Hızlıca üstüme geçirdim ve kapıdan içeriye girdim.

Kapıyı arkamdan kapattıktan sonra ilerledim ve yatağın köşesine oturdum. Bu haldeyken bile fazla güzeldi. Aklımda söylemem gereken şeyleri toparladım.

"Doktor ağzında bir şeyler geveledi. Beni bilirsin. Pek masallara inanmam. Ama seni biliyorum. Sen inanırsın. O yüzden deneyeceğim bir şeyler" Tekrardan derin bir nefes aldım.

"Seni uyandırabilecek kadar güçlü bir durumda değilim. Ben sadece senin pes etmemen için uğraşacağım. Çünkü biliyorum. Seni uyandırması gereken kişi ben değilim. Eh tabii senin masalını bulmak da bu kişiye düşüyor. Benim görevim ise o kişi gelene kadar yanında olmak. Belki biraz fazla oyalanıyor ama gelecek. Bunu herkes biliyor. Kendi masalınızı yaratın onunla. Çünkü masallar hep iyi sonla biter"

Yavaşça doğruldum ve bir süre onu izledim. Benim görevim tamamlanmıştı. Sıra Blake'deydi. Doğru masalı bulmak ona kalmıştı. Kim bilir belki de kendi masallarını kendileri yaratacaklardı.

-
Yarın tarih sınavım olmasına rağmen size kıyamadım ve bölüm atıyorum. Umarım beğenmişsinizdir. Bir sonraki bölümde görüşmek üzere💚

Sleeping Beauty // B.RHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin