Soonyoung kapının aralık olduğunu fark ettiğinde, kapıyı ittirip hızlıca içeri girdi. Koşarak yerde yatan Jihoon'a doğru yöneldi. Bileklerinden akan kan yerde bir gölet misali birikmiş; insana dehşet veren bir görüntüye sebebiyet veriyordu.
Soonyoung yakarışlarla Jihoon'u yakındaki bir hastaneye götürürken ağlamaktan ve seni seviyorum, beni bırakma demekten başka neredeyse hiçbir şey söylemiyordu.
Jihoon yalvarırım beni bırakma
Sedyeye konup ilk yardım odasına alınan gence baktı. Sonrası onun için de karanlıktı.
Koltukta oturmuş, bir haber beklerken ilk yardım odasına bile girmesinin yasak oluşuna bir kez daha küfretti. Dışarı çıkan hemşireyi fark ettiğinde koşarak yanına ilerledi. Bu sırada dizlerinin üzerine düşmüştü ama umursamadı bile.
Yalvarırım... bana nasıl olduğunu söyleyin.
Nefes alamıyor gibiyim.Kadın karşısındaki bu gence üzülerek baktı. Derin bir nefes alıp elini omzuna koydu.
Beyefendi... özür dilerim ama hastayı kaybettik.
Soonyoung, bir ölüydü. Kalbinin tüm her yerini kaplayan adam, yaşama nedeni, biricik Jihoon'u... ellerinden kayıp gitmişti. Üstelik... bu sefer ondan kendisini kurtarmasını istemişti. Başaramamıştı... yapamamıştı işte...
Koridorda saçlarını yolarak, duvarın köşesinde ağlarken içindeki acıyı tarif edecek herhangi bir kelime bulamıyordu. Konuşmayı unutmuş gibiydi. Kalbi patlayacak gibi atıyordu. Ağlamaktan şişmiş gözleri ve göz yaşlarını silmekten tahriş olmuş yanakları... bir çocuğu andırıyordu tam da şu an.
Bu böyle devam etti, saatlerce. Ağladı, onu geri istedi. Ta ki tanıdık bir ses duyana kadar. Ama... o... demişlerdi ki o...
Dikkatli olmalısınız. Neyse ki ciddi bir şeye neden olmamış bu kesikler. Birkaç gün düzenli pansumana gelin, daha sonra size vereceğim kremle devam ederiz. İyi olacaksınız bayım. Psikiyatri ile olan randevularınızı atlamayın.
Peki, efendim. Çok teşekkür ederim.
Kafasını kaldırıp gözlerini kırpıştıran Soonyoung'u, Jihoon ancak fark etmişti. Yanına ilerleyip diz çöktü.
Soonyoung?
Sorun ne?
Neden ağlıyorsun?Yerde nefessiz kalmış Soonyoung, kollarını sıkıca Jihoon'a doladı ve kokusunu ciğerlerinin en ücra köşelerine çekti. Umrumda değildi, ne olursa olsun bir daha onu bırakmayacaktı.
Seni çok seviyorum, Jihoon.
Seni dünyalar kadar seviyorum hem de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I Have a Black Dog | Soonhoon
FanfictionJihoon herkese olmadığı bir insan gibi davranıp, kendi benliğini saklıyordu. Soonyoung ise bunun farkındaydı. Kapak tasarımı @hwayoungsbae'ye aittir ♡