Yağmur beni affet

43 2 0
                                    

Herşey neden bu kadar hızlı gelişmişti. Daha İzmir'e geleli kaç gün olmuştu ki. Önce Berkay'ın yaptığı şey şimdi ise Yağmur'un yanlış anlaması. Kesinlikle Barış'a ihtiyacım var. Cebimden telefonumu çıkardım, Barış'ı aradım ve ilk defa telefonu açıktı. "Alo" "Barış biliyorum bana kızgınsın çok üzgünüm özür dilerim. Sana gerçekten çok ihtiyacım var. Birkaç saatliğine bile olsa İzmir'e gelir misin?" istemsizce gözümden yaşlar dökülüyordu. "Kötü birşey mi oldu?" "Gelince herşeyi anlatıcam. Lütfen gel" dedikten sonra cevaba fırsat vermeden yüzüne kapattım. Eve gelmiştim. Yağmur'da evde olmalıydı. Hızla yukarı çıktım. Kapı kilitliydi. "Yağmur herşeyi yanlış anladın bitanem lütfen aç kapıyı konuşalım" cevap yoktu. Müzik sesleri geliyordu içerden. Yağmur kendini müzikle sakinlestirirdi. Umutsuzca başımı önüme eğip odama geçtım.

Berkay'ın ağzından;

Ege halâ bön bön bana bakıyordu. "Şu aptal bakışı kes Ege" dedim soğuk bir sesle. "Sen ne yaptın Berkay ? 2-3 gündür tanıdığın bir kıza açıldın. Oğlum sen kafayı mı yedin?" cevap vermedim. Önümde ki kahveden bir yudum alarak denizi izlemeye devam ettim. Aleyna'dan hoşlanmıyordum. Fakat canım biraz oyun istiyordu. Yağmur'un benden hoşlandığı apaçık ortadaydı. Kızları iyi tanıyordum. Bir bakışından çözebiliyordum. Onları birbirine düşürmüştüm. Ve bu hoşuma gitmişti. Şimdi sıra Aleyna'nın yanında olup ona destek olmakta.

Yağmur'un ağzından;

Halâ olanları idrak etmeye çalışıyordum. Herşey neden bu kadar hızlıydı. İlk defa birinden hoşlanmıştım. Ve bunu kardeşimle paylaşmıştım. Ondan hoşlanıyorsa bunu bana söyleyebilirdi, anlayışla karşılardım. Ama onları el ele görmek canımı yaktı. Aleyna bana bunu nasıl yapardı ? Daha kaç gün oldu ki tanışalı.

Barış'ın ağzından;

"Mert bana İzmir'e bir bilet ayarla, bende eve gidip çantamı hazılayayım." "Ne bu acele birşey mi oldu?" "Aleyna aradı sesi çok kötü geliyordu. Sana ihtiyacım var gel dedi.Çok özledim zaten gitmem lazım" onaylarcasına başını salladı Mert. Vedalaşmadan gitmişti. Telefonumu kapatmıştım. Tek başıma odamda ağlamıştım küçük bir kız gibi. Şimdi bana ihtiyacı vardı ve ben oraya gitmek zorundayım.

Aleyna'nın ağzından;

Uyumuş olmalıydım. Gözlerim acıyordu. Berkay denen çocuktan nefret ediyordum. Bana olan duygularında samimi olduğunu düşünmüyorum. Kimse bu kadar kısa sürede açılmaz. Bu işin içinde  kesinlikle bir iş vardı. Ve ben bunu çözecektim. Yataktan kalktım ve balkona çıktım. Şehri izlerken birden aklıma parlak bir fikir geldi. Yağmur'un gönlünü alacaktım. Ve barışacaktık. Hızla odama girdim. Üzerime eşofman takımımı geçirip saçımı topuz yaptım. Kapının yanında duran çantamdan bir miktar para alıp aşşağıya indim. Aylin abla mutfaktaydı. Annem ise koltukta uzanmış bir moda dergisi okuyordu. "Güzel bayanlar ben çıkıyorum, bir isteğiniz var mı?" dedim. "Aleyna kuzum sen iyi misin ? Önce Yağmur ağlayarak geliyor ardından sen. Arandan bir saat geçiyor. Önce Yağmur çıkıyor şimdi de sen. İyi misiniz siz? Küs müsünüz?" annem aval aval suratıma bakıyordu. Ama benim takıldığım tek nokta Yağmur'du. "Yağmur dışarı mı çıktı?" "10 dakika önce falan çıktı tatlım sahilde yürüyeceğini söyledi" "Peki anne. Ben çıkıyorum." "Sen nereye?" diye sordu Aylin abla. "Biraz işim var. Sonra görüşürüz" diyip ikisine de öpücük attım. Yağmur'un evde olmaması süprizimi rahat hazırlamamı sağlayacaktı. Koşar adımlarla gördüğüm ilk kırtasiyeye girdim."Renkli fon kartonları alabilir miyim?" "Hangi renk istersiniz?" diye sordu tatlı bayan. "Olan tüm renklerden istiyorum" dedim. Onlar gelene kadar kenardaki kitaplara  bakmaya başladım. Ardından "İstedikleriniz hazır" diyen bayana döndüm. "Kantonların renginde birkaç tane de renkli kalem istiyorum" "Kalemlerimiz şu tarafta" diyerek işaret ettiği yere yöneldim. Hoşuma giden kalemlerden aldım ve ödemeyi yaparak çıktım. Şimdi sıra oyuncakçı bulmaktaydı. İzmir sokaklarında yürümeye başladım. Gürültülü ve kalabalık bir şehirdi. Etrafıma bakarken bir oyuncakçı gözüme çarptı ve vitrindeki pembe büyük ayıcık. Hızla içeri girdim. "Vitrindeki pembe ayıcığa bakabilir miyim?" "Tabi ki bir dakika" dedi görevli adam. Ardından ayıcıkla döndü. Yağmur'un beğeneceğine emindim. Ödemeyi yaparak çıktım. Sonrasında markete girdim. Yağmur'un sevdiği tüm şeker ve çikolatalardan aldım. Son olarak bizim sokakta bulunan pastahanenin yolunu tuttum. Şanslı günümde olmalıyım ki çilekli pasta aldım. Büyük bahçe kapısından zor taşıdığım ayıcıkla girdim. Umarım pasta ters dönmemiştir. Annem ve Aylin abla bahçede keyif kahvelerini yudumlarken şaşkın gözlerle bana bakmaya başladılar.  "Aleyna bunlar ne?" dedi annem yanıma gelerek. "Yağmur geldi mi anne?" " Hayır tatlım henüz gelmedi" "Tamam ben yukarıdayım" dedim ve yanağına küçük bir öpücük bırakarak eve girdim. Herşeyi yere bıraktım. Pastayı buzdolabının en arkasına koydum. Diğer şeyleri alarak yukarı çıktım. Ayıcık gerçekten ağırdı. Yuvarlanmamak için dua ediyordum. Odama girdiğimde ayıcığı balkonun Yağmur'un bölümü olan yere koydum. Ardından işe koyuldum. Lila bir kartona büyük harflerle YAĞMUR BENİ AFFET yazdım ve ayıcığın kucağına koydum. O tutuyormus gibi görünüyordu. Çikolataları ayıcığın etrafına yerleştirdim. Sonra fon kartonlarını küçük küçük kesip notlar yazdım. Aşşağıya indim ve "Anne Aylin abla lütfen süprizim bitene kadar eve girmeyin sizi seviyorum" dedim ve koşarak odama çıktım. Yazdığım notları dış kapıdan başlayarak her 10 adıma bir tane bıraktım notlar Yağmur'un kapısında bitiyordu. Yağmur'un bahçeye girdiğini görünce hemen pastayı alıp ayıcığın önüne koydum. Yağmur'un hayır diyemeyeceği şeyler hazırdı. Balkondaki yerimi alıp oturdum.

Yağmur'un ağzından;

Sahilde yalnız bir yürüyüş yaptım. İyi gelmişti. Ve bu esnada uzunca düşündüm. Aleyna bana böyle birşey yapmazdı. Hem isteksiz görünüyordu. Benim kardeşim suçsuz. Ona bir özür borçlu olduğumu düşünerek pastahaneden çikolatalı pasta aldım. Aleyna çok severdi. Hem barışmamıza yardımcı olabilirdi. Bahçeye girdiğimde Aylin abla ve Şebnem teyze koyu bir sohbet içindeydiler. Onları rahatsız etmeden merdivenleri çıktım. Birden yerdeki küçük pembe şey gözüme çarptı uzanıp elime aldım Hoşgeldin evin prensesi ;) yazıyordu. Buda neydi şimdi. Şaşkınlıkla içeri girdim. Ardından başka bir notla karşılaştım Kız kardeşin seni çok seviyor <3 Bu Aleyna'nın işi olmalıydı odamın kapısına kadar benzer notlarla karşılaştım ve her birinde salak bir gülücük yayıldı yüzüme. Odamın kapısında ki notu elime aldım Mumları takip et ;) kapıyı açıp içeri girdim. Balkon kapısına kadar küçük mor mumlar yanıyordu. Elimdeki pastayı kenara koyup balkona çıktım. Ve ağzım açık kaldı. Kocaman pembe bir ayıcık, en sevdiğim şeker ve çikolatalar onlar yetmezmiş gibi çilekli pasta. Ayıcığın elindeki kartonda YAĞMUR BENİ AFFET yazıyordu. Gözümden akan yaşları tutamadım. Karşıda oturan Aleyna'yı fark edince koşup boynuna sarıldım. İkimizde ağlıyorduk. "Özür dilerim Yağmur ama düşündüğün gibi degil " "Asıl ben özür dilerim aptalca düşündüm" ondan ayrıldım ve gözlerini sildim. "Seni seviyorum kardeşim" "Bende seni seviyorum kardeşim" dedim ve pastanın kremasından biraz elime alıp Aleyna'nın burnuna bulaştırdım. Aynı şeyi oda yapınca kahkalarımız yükseldi. Birbirmize sevgiyle bakıp sarıldık.Tam bu duygusal anda "Barış gelmiiiiiiiş" diyerek çığlığı bastı Aley. Aşağıya baktığımda bizi izleyen Barış'ı gördüm. Aley koşarak odadan çıktı. Barış bana bakıp sırıtırken Aley birden boynuna atladı. Büyük bir özlemle sarıldılar. Ardından Aley Barış'ın yanağına küçük bir öpücük bıraktı. İşte şimdi herşey yolunda :)

Vazgeçilmez OlmakHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin