4. Bölüm

36 8 0
                                    

Okulda hiç konuşmuyordu. Yüzüme bile bakmıyordu. Suçum neydi benim sevmek mi? Bu suçsa kabülümdür öderim bedelini. Fakat bu kadarı ağır değil mi? Herşeyden önce biz dost değil miydik?

Bir süre hayatım böyle sıradan devam etti. Her günüm onu resmetmekle geçiyordu. Yavaş yavaş yorulduğumu ve eskisi gibi olduğumı hissediyordum.

O gün Jane ile içkili bir mekana geçtik. Oturuyor şarkı söylüyorduk. Jane'nin telefonu çaldı arayan yağmur adamdı.

"Ne var ne istiyorsun?"

telefonu ben aldım ve hiç konuşmadan onu dinledim. O kadar güzel şeyler söylüyordu ki... Gülümsüyordum o konuşurken ta ki "cevap ver Jane ölüyorum" diyene kadar. Rüyam kısaydı ve bitmişti. Jane ona nerde olduğunu sordu. Gitmeyecekti, ben gidecektim.

Çakır keyf olmuş kafamla yola koyuldum. Çok kötü durumda olmalıydı ve onun beni tersleyeceğini istemeyeceğini hiç umursamıyordum.

Kusuyordu parkta kusuyordu. Yanına koştum. Gözleri kıpkırızıydı.

İçtiği şeyin alkol olmadığını elindeki düzensiz sarılmış sigaradan anladım.

"Jane nerde?"

-onun işi vardı ben geldim.

Teşekkür etti ve ona yardım etmeme izin verdi. Ayran ve çikolata aldım ona. Biliyordum neyin iyi geleceğini çünlü bunu kullanan çok kişi.görmüştüm çevremde.

Hiç konuşmadık hiç dokunmamıştım ona ve dokunamazdım. O benim değildi, bana ait değildi.

Yanında olduğumdan memnun gibiydi en azından öyle gösteriyordu. Ona bir.şeyler anlatıp duruyordum kafasının geçmesi.için.

Evine götürdüm ve bende eve gitmek üZere yola koyuldum.

Okulda sadece "dün.için teşekkür ederim" dedi ve muhabbetimiz öyle bitti.

Canım deli gibi yanıyordu!

Bir süre konuşmamıştık, daha sonra bir mesaj geldi.

"Yağmur adam"

-nerdesin?

Hemen üzerimi giyinip saçımı toplayıp çıktım. (saçımı toplayınca güzel olduğumu söylerdi)

Hiç soru sormamıştım nasıl olsa bir kaç dakika sonra neden benimle buluşmak istediğini öğrenecektim.

Kırmızı bir kazak, açık renkli kot giymişti. Saçları her zamanki gibi dağınık ve biçimsizdi. Göz altları mor ve çökmüştü. Ona aşık olmasam kesinlikle aciz olduğunu düşünürdüm.

İmkansızım da olsa genede adımlarım ona koşuyordu hep...

-Her defasında kendimi avutuyorum, bu zıkkımı kullanarak başka bir hayal aleminde kafamı arıyorum hep. Sen cok masumsun ve ben kötü biriyim. Bana nasıl aşık oldun. Benden neden vazgeçmiyorsun, her iğrenç halime şahit oldun beni tanıyorsun.

APTAL HERİF.

Bana bak diye bağırdım

"Ben senin dış görünüşüne bakmadım. Ben senin içini gördüm ulan. Ben imkasızım olmana rağmen bi lafınla geldim sana. Yalnızdım umutsuzdum benim dünyam hep soğuktu. Bi gülümseyişinle ısındı içim."

Ağlıyordum ve ellerim titriyordu. İlk defa bir.erkeğin önünde ağlıyordum.

-Seni en iyi ben anlıyorum.

sımsıcacık ellerini belimde hissettim. sarıldı. Ve bunun ilk ve son olacagını düşünürek kokusunu ezberlemeye çalıştım.

Havalar sıcaktı okulların tatil olmasına az kalmıştı.

Jane ile kavgalıydık ve nerdeyse hiç konuşmuyorduk. Yağmur adamla bem herşeyden önce dosttuk. Her ne kadar ben ona aşık olsamda bu bize zarar vermiyordu. En azından dostluğuna alışmıştım ve ayak uydurmaya çalışıyordum. Şimdilik...

Benim için sadece o vardı. Zaten bir ailem yoktu genelde evde tek kalırdım. Babam zaten yoktu... Arada bir bize gelir film izler muhabbet ederdik.

O gece...

Temmuz ortası gibi havalar sıcak ve ben gene film açmış izliyordum. Birden kapı çaldı. Korkmuştum.

Yağmur Adam.

Saat dokuz buçuk ona geliyordu. Hiç konuşmadan ayakkabılarını çıkardı ve oturma odasına geçti. Şaşkın şaşkın ona bakıyordum. Elimde sigara vardı külü düşene kadar ayakta kitlenmiş bakıyordum sadece.

Elinde küçük bir su şişesi vardı.  Benden bir kağıt istedi. Hiç konuşmadan dediklerini yapıyordum.

"Sen zannediyor musun keyiften içiyorum bunu. Ölücem kızım ben vücudum bunsuz yapamıyor. Ve sen hala beni sevdiğini söyleyecek misin?"

Ağlamadım. Gözlerim dolmadı bile.

"Seviyorum" sesimin bu kadar cıktığına bende şaşırdım.

"Yalandı."

"NE?"

"Evet Jane'i sevmiyordum. Bana hayatını anlattın. Su yaptığıma bak. Bende seni seviyorum bana baktığın o ilk günden beri. Bi kaç kez söylemeyi denedim fakat yaşadıkların aklıma geldi. Aynılarını yaşatamazdım kızım. Sen üzülme diye denedim. Yalan söyledim fakat dayanamayorum. Yokluğunda daha fazla sarılıyorum bu sanal mutluluğa"

Konuşurken bir yandan şişenin kapağına alüminyum folyo yerlerştirmiş kürdanla delik açıyordu.

Şaşırdım. Lanet olsun ne diyeceğimi bilemiyordum. Tek dediğim

"Bu yolda ya beraber yürücez ve beraber ölücez, ya da seni kurtarmama izin vereceksin."

Sesim titremeden güçlü ve kesin bir.tonla konuşmuştum.

Dudaklarımı dudaklarıma değmişti. Kanımı ısıtıyordu. Yaşadığımı hissediyordum.

Saçlarıma dokundu. "Bir insanın sevdiğini öpmesi dokunması müthiş bir şey. Bir senedir bekliyorum seni. Ne kadar şanslıyım bu yumuşacık saçlara sadece ben dokunuyorum, Kalbin sadece benim."

Gözleri dolmuştu bunları söylerken, işin kötü yanı bende ağlıyordum.

Erkeklerde ağlar...

Elindeki hapı ve fişeği (Uyuşturucu) tuvalete atmıştım. İkimizde bir sigara yaktık konuşuyordu bana 1 senenin kendi için ne  kadar zor geçtiğini, beni ne kadar sevdiğini anlatıyordu.

Hayatımda içtiğim en güzel sigarayı onun sesi eşliğinde doldurdum ciğerlerime...

Yagmur AdamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin