Yine gideceğini biliyordum. Her gece olduğu gibi kaybolacaktı oyuncakları ile. Ağaca yaslanarak onu izlemeye devam ettim. Ne de olsa gidecekti değil mi? Anın tadını çıkardım.
Bakışları bana dönerken yutkundum. Hayır, bu başka bir rüya olmalı. Hiç bakmamıştı diğerlerinde. Eliyle beni yanına çağırdığında gözlerimi kocaman açtım. Evet, bu başka bir rüya olmalı.
☆☆☆
Rüyamın sonunu getiremeden uyanmış olmama koca bir siktir çekerek hızlıca yataktan kalktım. Wonwoo ile olan fotoğrafımıza bakarak ona küçük bir öpücük gönderip aşağıya indim.
"Cidden, Soonyoung.."
Parmaklarımı saçlarımın arasından geçirdikten sonra kıçını dönüp, koltukta ayı gibi uyuyan Soonyoung'a baktım.
"Ya sen neden sürekli burada uyuyorsun? Kocaman ev git bir odada kalsana. Dengesiz misin, salak mısın? Anlamadım ki."
Bir kaç hırlama sesi duyduktan sonra korkarak geri çekildim. Bunun uykusunda ne yapacağı belli olmaz, ısırır falan hiç uğraşmayayım en iyisi.
Kendimi mutfağa attıktan sonra buzdolabının kapağını açtım. Baktım, baktım belki üç dakika baktım. Kapağı açtığım gibi kapatırken dudaklarımı büzdüm. Yine aradığım şeyi bulamamıştım. En büyük sorunlarımdan biri budur sanırım.
"Ne yapıyorsun on saattir orada?"
Arkamdan gelen ses ile sıçrarken güzel bir de küfür etmiştim.
"Gerzek herif, altıma yapacaktım ne sessiz sedasız yaklaşıyorsun," Soonyoung'a gözlerimi kısarak baktıktan sonra gidip kendime bir bardak su koydum.
"Bakıp duruyordun buzdolabına, suç benim mi yani şimdi? Ayrıca mükemmel güzellik uykumdan beni mahrum ettin, kahvaltı bile hazırlamamışsın. Çok ayıp, hiç oldu mu bu hareket?"
Cidden bu benim kuzenim mi bakışımı ona yollarken ardından gelen büyük bir göz devirme hissi ile onu orada bırakıp içeriye geçtim. Kendimi koltuğa attıktan sonra telefonumu elime alarak mesajlara bakındım.
"Yarın kamp düzenleyeceklermiş. Dün gece konuştular sen uyuyordun, bende geliriz biz dedim," yanıma oturan Soonyoung'a dönerek başımı salladım.
"Yani.. Şey o gelecek mi? Yazdı mı?"
Soonyoung telefonumu elimden alarak bir şeyler yaptı. Bir kaç dakika sonra telefonu tekrar bana verirken göz kırptı. Dünyayı kurtarmış edasıyla kollarını göğsünde birleştirirken ona bu kadar önemli ne yaptığını sordum.
"O kadar numaranın arasında Wonwoo'yu bulmak çok zor. Senin mükemmel kardeşin düzgünce bir stalk ile hemen halletti işi. Wonwoo'nun o içine kapanık kişiliğinin altını çizerek bayağı zor olduğunu eklemek isterim."
Kuzenimin saçlarını karıştırdıktan sonra ona bu hediyesinin karşılığında kahvaltı ısmarlayacağımı söylediğimde çoktan ayağa kalkıp hazırlanmaya başlamıştı bile.
Ben ise yapabileceğim en güzel şeyi yaptım. Wonwoo'nun numarasına baktım. İçimde kelebekler birbirleri ile bir bütün olurken, vücudumun tüm organları heyecan içinde o güzel profilini görmeyi bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mil Anos // Meanie
FanfictionBin yıl. Seni sevmem için bin yılım var. Seni bin yıl, doya doya seveceğim.