1.Bölüm-Egemen Yalısı

1.8K 64 9
                                    

Kasvetli,boğucu bir günün huzurunda yazıyorum bu satırları.Arkada çalan narin şarkı ruhumun senfonisine eşlik ederken,yüzüme vuran mum ışığıyla birlikte güzel bir yolculuğa çıkıyorum.Kalemim dans ediyor sayfaların üzerinde.Ruhumun ince çizgileri geçiyor bir bir bu kağıda.Ne karalarım bilinmez,belki bahsederim gökyüzünün maviliğinden,belki bahsederim yeryüzündeki umutsuz evlerden.Kısa bir hikaye olur yazdıklarım bazense uçsuz bucaksız bir roman.Bir söz vardır ünlü yazar Sait Faik'ten: "yazmasaydım,delirecektim.". O misal karaladıklarım.Hayat feslefem olmuş bu söz bir şeyi çok iyi anlatır bana;dertlerini sahte yüzlere anlatmak yerine bir boş kağıda anlatmak daha iyidir.Kimse anlamaz seni,senden öte.O yüzden boş bir kağıt ve sen en iyi ikilidir.

Bu sayfaları karalarken nereden başlayacağımı bilemiyorum bazen.Aklımın en ücra yerlerindeki dağılmış eşyaları kurcalıyorum önce.Kabuslarımı,korkularımı,kaygılarımı...Tek tek yazmak istiyorum hepsini.Eksiksiz,düzenli ve eskiyi hatırlamanın verdiği burun sızlatıcı yanık duyguyla.Bunun sonunda ya bu sayfalar yanar ya da ben.Hayat zaten belirsizlikler değil midir?

Gelgelelim artık asıl yazacaklarımıza,mavi gökyüzüne.Güneş hiç mi sıkılmaz doğmaktan,insan hiç mi bıkmaz her gün uyanmaktan? Sözler ya da gözler aynı şeyi mi hissettirir hem semaya hem insana? Aynı etkiyi mi bırakır bu yaratılan mavi denizle,iki ayaklı canlılar? Sonsuz bir mavi,sonsuz yeşil ve diğer renkler.Aralara serpiştirilmiş canlılar.Doğanın güzellikleri böylesine sonsuzdur biz kendimizi soyutlarken.İnsanı,doğadan çok severiz.En büyük hatayı işte böyle yaparız.Hapsederiz kendimizi dış dünyadan ayrı kanı pompalayan dört odacıklı bir organa.İnsan kırar,insan kırılır.Doğa öyle değildir.Doğa bir anne gibi sarıp sarmalar seni.Kafan atar koşarsın ormanda tüm oksijeni doldurarak bağrına.Kafan atar bağırırsın bir boşluğa.Doğa asla kırılmaz,alınmaz.En önemlisi asla kırmaz.Affeder seni tüm hatalarınla.Solan bir çiçeği suladığında dönmez mi yine yüzünü güneşe?

Umutsuz evlerde barındırır bu doğa içinde.Bu umutsuz evlerde izini bırakan bir çok darbe vardır insanların içinde.Kimi arkadaşlarından kimi sevgilililerinden kimi ise ailelerinden yer bu darbeleri.Bir şekilde herkesin daha çocuk olan ruhları bir anda büyümeye mahkum edilirler.Bazılarının sadece ruhu değil,kendileride çocuktur daha.Bu hikaye öyle bir hikaye.İki ademoğlunun zevkleri sonucu birleşmesinden ortaya gelen bir varlık hikayesi.Daha filizlenmeden ağaç olan bir tohumun yazacakları...

Hayat,herkesin tırmanamayacağı zorlu bir merdivendir.Kaderin seninle dalga geçer gibi önüne hep bir engeller takar.En acısı da bu kader seninle birlikte doğar.

Egemen Yalısı'nda kaosun hakim olduğu zamandı.Karşımda duran babama öylece bakıyordum.Yaşımın etkisiyle dediklerine tepki veremiyor,susmuş dinliyordum.Sinan'ın bağırışları,Gökhan'ın şok olan suratı ve daha hiçbir şeyden anlamayan Selin'in bile bir an durgunlaşması.

"Her şey geleceğin için Yağız.Amerika'ya gidecek ve eğitimini orada tamamlayacaksın."

Gözlerim yavaş yavaş anneme döndü.Bir deniz gibi durulmuş gözlerine vuran ışık sayesinde gözlerinin dolduğunu görebiliyordum.

"Benim size ihtiyacım var,tek başıma yapamam." diye çaresiz bir cümle döküldü ağzımdan.Sahi dünyanın öbür ucunda ne yapardım?

"Artık büyümeyi öğrenmen gerek Yağız.Bu senin iyiliğin için."

"Daha on iki yaşımda Amerika'ya giderek mi öğreneceğim büyümeyi?"

"Geç bile kaldık."

Bu cümle kulaklarımda yankılanırken personellerin bağırışıyla kendimize geldik.Hepimiz dışarıya koşarken,kapının önüne geldiğimde,yerde yatan Sinan'ı gördüm.Yanına giderek yere oturup başını dizlerime aldım.

KaranfilHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin