Chapter 3.

74 4 1
                                    

(Harry'nin ağzından devam ediyor)

İşte bu garip. Yani bir eşi olmasına rağmen geldiğinden beri bana kur yapmaya çalışması. Bu ne tür bir sürtük böyle, tanrı aşkına?

"Madem bir kocan var ne diye bana asılmaya çalıyorsun, cidden o adama acıyorum!"

Sesim gereğinden yüksek çıkmıştı. Bu Talia'nın irkilmesine sebep olmuştu.

"O artık yok tamam mı! Evan öldü! Beni terkedip lanet olasıca toprağın altına girdi! Ve seni gerizekali herif bir bok bilmeden konuşma!"

Gerçekten sinirlenmişti. Her cümleyi her kelimeyi bağıra bağıra söylemişti. Hiçbir tepki veremedim. Sadece yüzüne bakıyordum. Ne konuşabiliyor ne de hareket edebiliyordum.

Hışımla arkası döndü ve geldiğimiz yoldan yere vura vura yürümeye başladı. Ben hala arkasından bakarken bir anda arkasını döndü.

"Ve sana asılmıyordum. Belki arkadaş olabiliriz diye düşünmüştüm. Ama boşversene."

Bunu o kadar sakin ve yavaş söylemiştiki sanki az önce hiçbir şey olmamış gibi. Değişken bir ruh hali vardı sanırım. Bu çörek getirdiği zamanda yapmıştı. Ve o çörekler harikaydı. Neyse. Beni şaşırtan şey onunda hayat arkadaşı ölmüştü ve tıpkı benim gibi hala onun anılarıyla beraber yaşıyordu. Yani parmağında ki yüzüğü çıkarmadığa göre büyük ihtimalle bu böyleydi. Sanırım onu kırmıştım ve sürtük olduğunu ima ettiğim için de kendimi kötü hissediyordum. Ondan özür dilemeliydim fakat yinede arkadaş veyada onun gibi bir çok ıvır zıvırdan istemiyorum. Bir ortak noktamız olmasına rağmen. Ben yalnız başıma mutluyum.

*

Bayan Evans beni ve her söylediğimi ciddiyetle dinliyordu.

"Peki gerçekten bir arkadaş istemediğine emin misin Harry?"

"Evet em-" Lafımı kesti.

"Emin olma. Bazen şans tanımayı bil, olmaz yerine olabilir diyebilmeyi öğren Harry. Yoksa yaşadığın bu hayat herzaman aynı ve sıkıcı olur."

"Ama ben sıkıcı hayatımı seviyorum. "

Derin bir nefes aldı. Sanırım sakin kalmaya çalışıyordu. Çünkü kaşları çatıktı.

"Kendini kandırıyorsun. Herşeyinle kendini kandırıyorsun. Artık şundan vazgeç!"

Sesi azda olsa yükselmişti. Ve devam etti. Söylediği cümleler kanımı dondurdu.

"Talia'nın veya da herhangi bir kadının sana Emma'yı unutturacağından korkuyorsun. Yeniden aşık olmaktan ve yeniden birileri kaybedeceğinden korkuyorsun."

Doğruydu. Hepsi harfi harfine doğruydu. Sadece ağzım açık bir şekilde karşımdaki bu dobra bayana baktım.

"Ama korkunun ecele faydası yoktur Harry. Bunuda hatırla."

"Ne yapmamı istiyorsunuz?"

"Talia. Onunla arkadaş ol. En azından dene. Kaybedeceğin hiçbir şey yok."

Kafamı sakince salladım. Bayan Evans'a güveniyordum.

Oturduğu rahat dönen sandelyeden kalktı ve az öncekinin aksine şevkatli bir gülimsemeyle yanıma yaklaştı. Ayağa kalktım çünkü sarılmak istediğini anlamıştım. Kollarını boyu boynumun hizasında olduğü için sırtıma doladı. Bende ona doğru eğildim ve kafamı boynuna gömdüm. Gözyaşlarına akmamaları için sinyaller gönderdim. Sanırım değişik ve beni feci etkileyen bir seans olmuştu.

*

TALIA'NIN AĞZINDAN

Saat gecenin 1'iydi. Maria çoktan uyumuştu. Beni ise uyku tutmuyordu çünkü hala aklımda bir adet kıvırcık kafa vardı. Sahi bir eşi varsa neredeydi, neden birlikte yaşamıyorlardı? Ya da sadece tatilde falandır. Gerçi böyle bir yunan tanrısı bırakılıpta gidilir mi canım? Böyle düşündüğüm için kendimi ayıpladım. O evli bir adamdı. Ona sinirliydim. Hemde çok. Baa sürtük demeyi ima ettiği için değil. Evan'dan sonra barlarda kör kütük sarhoş olup altına yattığım birkaç erkekten bunu duymuştum. Ve bu duruma alışıktım. Gerçi artık bunları yapmıyorum. Geçmişimi tamamen silmek için çalışıyorum. Fakat Evan'dan birtürlü kurtulamıyordum. Konu bunların hiçbiri değil. Konu Harry'nin beni sürekli terslemesi. İşte sinir olduğum tek şey bu.

Tam uykuya dalıyordum ki kapı çaldı. Bir an tereddüt ettim. Çünkü bu saatte Tanrı'nın bile bizi unuttuğu bu evde kapıyı kim çalabilirdi. Kulpu çevirdim ve karşımda yere doğru eğilmiş koluyla kapının yanından destek alıp ayakta durmaya çalışan bir Styles buldum. Sarhoştu. Her halinden belliydi.

Kafasını kaldırdı. Ve yarım ağız sırıttı.

"Beni içeriye davet etmeyecek misin?"

Kelimeleri ağzında geveliyordu ve arada hıçkırıyordu. Girdiğim şok etkisinden çıkmaya çalıştım ve yardim etmek amaçlı kolunu boynuma daladım, belinden tutarak içeriye taşıdım. Fazla ağırdı. Ama şuan umurumda olan kısım onunla olan temasım. Tamam kabul ediyorum bu farklı hissettirdi. Bunu hiç beklemiyordum. İçki kokuyor olmasına rağmen saçlarından gelen nane kokusunu alabiliyordum. Pekala etkilenmiyorum tamam mı? Kesin sesinizi.

Kanepeye kadar taşıdımkendini anında kanepeye attı ve boylu boyunca uzandı. Bende yere çöktüm. Aynı göz hizasına gelmemizi sağladım.

"Neden buradasınız Bay Styles?"

"Kes şunu tamam mı? Ben üzgünüm Talia. Sana o şekilde davranmamalıydım. Sadece lanet olası kafam çok karışık ve ben nasıl davranmam gerek bilmiyorum."

"Pekala anladım. Lakin bu cümleleri ayık olduğunuz bir vakit söyleyin. Ayrıca eşiniz bu saatte burada olduğunuzu bilirse üzülebilir."

Bu söylediklerim karşısında büyük bir kahkaha attı. Maria'nın uyanmasından korkuyordum.

"Kes şunu!" Sinirli bir şekilde tısladım.

"Pe-pekala. O y-yok. Y-yani Emma. Öldü."

Hadi canım! Bu nasıl bir ironi böyle! Gözlerim kocaman açıldı ama hiçbir şey söylemedim. Ne söyleyebilirdim ki zaten?

"Şaşırdın değil mi? Evet bende şaşkınım. İkimizde ölmüş eşlerimizle olan evlilik yüzüklerimizi takan çatlakların tekiyiz."

Yine kahkaha atmaya başladı. Bu sefer daha sessiz bir şekilde. Söyledikleri cidden komik değildi fakat bende ona eşlik ettim ve ikimizde acınasi halimize gülüyorduk. Bu iyi hissettirmişti. Sanki birbirimizi anlayabiliyorduk. En iyi biz anlayabiliyorduk. Bu daha da güzel hissettirmişti. İlk defa birinin beni anlayabildiğini hissetmiştim.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 07, 2014 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Umut IşığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin